part98
“aklıma gelmedi değil” dedi ölü bir sesle frankenstein..”ama..bu kadar…saplantılı olabileceğine inanmak istemedim…”
“eh öyleymişim.. yapacak bir şey yok (: …benim aylarca, yıllarca neler yaşadığımı, nasıl hissettiğimi anlayabiliyorsundur artık..”
Hırıltılı bir soluk aldı.. dudakları, gözleri titreşmeye başladı..
“ben seni yatağıma aldım hayvan herif..” dedi ağlamaklı bir fısıltıyla..
Kaşlarımı kaldırdım.. gülümsedim…tam bir pislik rolündeyim..tam bir şerefsiz orospu çocuğu…
“bütün o…bütün..o…konuşmalarımız…bütün o..gecelerimiz.. bana sarılırken…gülümserken….”
Diye saymaya başladı tıkana tıkana.. göz yaşları devrilmeye başlamıştı göz pınarlarından yanaklarına doğru.. kısa sürede küçük çaplı bir şelale oluşturdular, çenesinin altına kadar indi kimisi, kimisi yarı yolda yere damladılar..
“evet hepsi oyundan ibaretti..” dedim pişkin pişkin..
Hıçkırıp sesli nefes aldı…ellerini dizlerini üzerine yapıştırmış, mengene gibi kavramış sıkıyordu.. biraz geri çekildim.. pençe filan atarsa gözümü çıkarmasın kaltak, tırnaklar uzun.. belli olmaz bu karıların sağı solu, bir tanesi birayla yıkamıştı beni hatırlarsınız..
“nasıl bu kadar…sen…sen ruh hastasısın oğlum..sen…saplantılısın…sen var ya..senin bir üst modelin, işte böyle seri katiller.. sapıklar, tecavüzcüler….sen de onlardan farksızsın.. götün yese onları da yaparsın ama.. hanım evladı olduğun için cesaret edemiyorsun…sapıksın sen…hastasın.. acıyorum ebruya.. zavallı…”
Ebrunun adını ağzına alma lan!..
Gülmeye başladım..
Banktaki iki kişiden biri ağlayıp saydırıyor, öbürü gülüyor.. etraftan birilerinin gözü takıldıysa şayet epey garipsemişti.. umurumda değil..
“senin acımana ihtiyacı olduğunu nerden çıkardın ebrunun? O da her şeyin farkında ve gayet memnun” dedim oyunculuğumun son raddesini kullanarak..
iyice irileşti yeşil gözler.. nefesini bile tutmuştu sanki.. gözüne far ışığı vuran geyik gibi kaldı karşımda..
“ne sandın kızım?..biz birbirimiz için yaratılmışız ebruyla..o da bunun farkında.. yoksa yediğim onca boktan sonra bana geri döner miydi? O benden de beter.. benden de acımasız.. benden her gün intikam alıyor…ben senden bir güncük almışım çok mu (x” dedim hastalıklı bir ifadeyle.. (özür dilerim ebru.. milyonuncu kez)..
Kız öğürür gibi bir şey yaptı..bir eli boynunda..bir eli hala dizinde..
Sonra yine yüzüme baktı..bu kez az önceki şokun yerini nefret almıştı..
Elinde olsa beni bir kaşık suda boğardı.. hemen, şu saniye, elinden gelse beni şuracıkta öldürebilecek bir insanın bakışlarıydı bunlar..
Uuu…siz kadınların nefretinden her zaman korkmuşumdur bebeğim…ama ben de en az sizin kadar soğuk kanlı bir katilim.. çok leşim var ayşen…sen de sadece onlardan birisin.. tamam üzerine biraz fazla misyon yüklemiş olabilirim ama, kendini o kadar da özel hissetme bence..sen benim emeklilik ikramiyemsin..
Ayaklandı..
“güle güle” dedim elimle selam ederek..
Tahrikim işe yaradı, ayakta arkasına dönüp,
“yanına kalmayacak bu yaptıkların” dedi..
Oh jesus…ne boş bir tehdit..
Bir adım atıp yanına yaklaştım, kolunu sıkıca yakalım.. yüzümde yine yavşak bir gülümemeyle,
“daha da ileri gidebilirim eğer istersen? ister misin?..bunu yapabilecek güce sahibim..sen yeter ki benimle uğraşmaya çalış, benden karşı intikam alma arzuna devam et…daha fazla motive olmamı sağlayacak bir şey varsa o da bunlardır..”
“bırak kolumu.. şerefsiz..” dedi tıslayarak.. gözlerindeki meydan okuma, yerini sorulara bırakmıştı…neyi kastetmiştim acaba, “daha ileri gitmek” deyimiyle..
Kolunu bıraktım..
“şurada kalmış 1 ay, dersini almış bir şekilde bu şehirden siktirip gitmen için bir şans veriyorum sana.. yoksa olacaklar pek hoşuna gitmeyebilir…neler yapabileceğimi tahmin edebiliyorsun değil mi? ne de olsa ben saplantılı psikopatın tekiyim? Ha?..(x”
Sesli ağlamaya başladı.. arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı yanımda..
Yallah..
Becerdim lan galiba…ne söylediysem inandı.. yuttu ve korktu…
Ebruyu da ufak yollu bir şekilde, imalarla oyunun içine kattığım için, ona ispiyonlama yolunu da tıkadım diye düşünüyorum..
Eğer sonradan cozutup kafayı kırmazsa, şimdilik her şey kontrol altında gibi..bir ay daha böyle kalması yeter.. sonra kim öle kim kala.. kaçıcaz bu şehirden..
içinde bulunduğum ruh halinden çıkmak dakikalarımı aldı..
Ne pis rol kesmiştim lan öyle?..uh..”and Oscar goes to tsigalko” anasını satayım…bir an ben bile kendimi sosyopat, psikopat, tecavüzcü
sapık gibi hissettim..
Yoksa harbiden de öyle miyim lan?!
Sakinleşmeye çalışarak eve kadar yürüdüm..
Önüme, arkama baktım da şöyle bir, daha da alınacak intikam, görülecek hesap kalmamıştı hani..
Söz…yemin ediyorum bir daha bu işlere bulaşmayacağım…hele ki ebruyu riske asla atmayacağım…
Bu saatten sonra yapacağım tek şey ise, oyunculuğumun işe yaramış olması ve ayşenin rahat durması için dua etmek..
Ondan intikam almak, yani en uzun vadeli ve en karanlık hesabı kapatmak, bana huzur verir, geleceğe daha güvenli baktırır diye düşünmüştüm ama, tam tersine, daha fazla kaygı ve mutsuzluk verdi bana..
Şimdi yine, bir süre boyunca aklımın yarısı onunla kalacaktı.. daha da rahatlamak şöyle dursun, olan rahatımı da kaybetmiştim sanki..
Bu durumların bir faydası olduysa, o da hiçbir şeyden haberi olmayan garibim ebruya olmuştur.. zira o gece ve sonrasındaki gecelerimizde, sanki günah çıkarırcasına ateşe verdim yatağımızı.. karılarını aldatan kocaların vicdani rahatsızlıklarını, yatak performanslarını arttırarak gizlemeye çalışmaları misali, ben de o güne kadar yapabildiğimden kendimin bile haberimin olmadığı şeyleri yaptım.. ikimiz de memnun kaldık.. bana sarılmış, başı göğsümde uyurken, dünyanın en mutlu kadınıydı o..dünyanın en boktan adamının kollarında olduğunu bilse ne düşünürdü kim bilir..
Cehalet, bazen gerçekten de mutluluktu sanırım.. umarım ebru, benim ayşene gururla bahsettiğimin aksine, asla bu karanlık taraflarımı tam anlamıyla bilmez, bu konuda hep cahil kalırdı..
Yoksa o bile bana tahammül edemezdi..
O bile bana tahammül edemezse,
Kim edebilirdi ki?...
bu gecelik benden bu kadar panpalar (:
işler planladığım gibi gitmediği için, balo öncesi kısmı bitiremedim,
yarın akşam gelip o kısmı halledeceğim, sonra da cumartesi gecesi buluşacağız son bir kez daha inşallah (:
hepinize iyi geceler
selamlar herkese,
bu gece gelip balo öncesini bitiriyorum, 01.00 gibi geleceğim panpalar.
ancak hikaye finali bu cumartesiye yetişmeyecek sanırım. ben hafta sonu olsun istiyorum hikaye finali, o yüzden bir sonraki cumartesiye sarkma ihtimali yüksek, bu durumda epey uzun, 35-40 partlık bir final gecesi olacak demektir.
neyse, gece görüşmek üzere, sevgiler
herkese iyi geceler (:
10 dakikaya ilk part ile başlıyorum.
bir yoklama alalım bakalım, yarı final gecesinde kimler burada :p
* * *
http://fizy.com/#s/1ago0l
Sessiz geçen birkaç gün..
Zaman ilerledikçe, kaygım ve korkum azalacağına, daha da artıyor.
Hep, sanki her an uyandırılmak üzere olduğum bir rüyada yaşıyor muşum gibi hissediyorum..bir sabah uyanacağım ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye korkuyorum..
Düşünsenize, ayrı ya da bir arada, ne olursa olsun koskoca dört yılı geride bıraktığım, son bir senemde hayatımın tek anlamı ve amacı haline gelen, bana yaşama isteği veren, etrafımdaki kötülüklere, en çok da kendi içimdeki kötülüklere tahammül gücü veren, ailesiyle tanışma durumuna kadar geldiğim, ailemle tanışma durumuna gelen, parmağına yüzüğü takıp, “sen benim kaderimsin” dediğim kadını kaybedebilirim lan?..
Kaybedebilirim?
Ya da, kaybetmesem bile, tamiri mümkün olmayan şekilde incinebilir..bir kez daha..sanki yeterince acı çekmemiş gibi, bir daha kan kusabilir..
Nasıl..ahh..aptal kafam nasıl…
Alınmış intikam..kesilmiş roller, yapılmış blöfler…
Diyorum ya, işler iyiye gideceğine, rahatlayacağıma, huzur bulacağıma, olan huzurumu da kaybettim..
Üzerimde yarattığım bu gereksiz gerilimin tek faydasıysa, bahsettiğim gibi, ebru ile olan ilişkimizin daha da sıcak, daha da şefkatli hale gelmesi..
Sanki elinden alınmadan önce, son bir kez daha yasak bir kitabı okumak, yasak bir resme bakmak gibi..sanki bir idam mahkumunun son arzusuna tutunup sarıldığı gibi..
Ben de sarılıyorum ebruya..sanki her an, ama her an ellerimin arasından kayıp gidecekmiş gibi..
Her günümüze, son günümüz diye uyanıyorum..
Her gecemizde son gecemizmiş gibi sevişiyorum..
Bir gece..bir gün gelecek ve o her şeyi öğrenecek..
O zaman ne yaparım? Nasıl açıklarım? Nasıl ikna ederim?..
Ya da açıklayabilir miyim ki? Buna gücüm, takatim, yüzüm olur mu ki?..
Yalanı, suçu her an ortaya çıkacakmış gibi hisseden bir hırsız..bir katilim..raskolnikov dan halliceyim..onun gibi tedirgin..onun gibi kuruntulu…paranoyaklık derecesinde endişe yüklü..
Yalnız kaldığım zaman, beni mahveden bu karanlığı, ebru yanımdayken, ona gösterdiğim ilgi ve sevgiyle tersine çeviriyorum da, bir nebze de olsa rahatlıyorum..
O da hiç şikayet etmiyor, ya da sorgulamıyor, üzerime gelmiyor..
Bana karşı her zaman, herhangi bir durumda, herhangi birine karşı olabileceğinden on misli anlayışlı ve iyi olmuştur ebru..herhangi birinin olabileceğinden on misli anlayışlı..on misli sevgi dolu.. hayır abi, zaten bunu nereden anlıyorsun; sen kızı aldat, terk et, üzerinden seneler geçsin, iki ağla zırla, peşinden git ve tekrar sana geri dönebilsin..
Bu nasıl bir yürek?..belki de, bir başkası için aptallık, ya da enayilik gibi görünebilirdi bana geri dönüşü..ama benim için bir cesaret gösterisiydi..bir sevgi gösterisi..aşk gösterisi…öyle ki beni utandıran, mahcup eden bir gösteri..
O kadar küfrettim kendime, “bu kızı nasıl oldu da üzebildim” diye..
Şimdi gene aynı boku yedim…bir insan aynı hatayı ikinciye yapar mı yahu?..nasıl bir insan aynı ölümcül hatayı ikinciye yapar..bak, ölmüşsün, aptallığından ölmüşsün..ve mucize o ki, diriliyorsun?
Sonra gene aynı aptallığı nasıl oluyor da tekrar.. yeniden ve yeniden yapabiliyorsun? Seni öldüren aptallığı?..
Hiç mi adam olmayacağım ben.. hiç mi akıllanmayacağım?..ne zaman büyüyeceğim allahım.. kötü çocuk olmaktan bıktım.. dengesiz ruh halimden, karanlık karakterimden, şeytanından, meleğinden, fesatlığımın ve kindarlığımım her türlüsünden bıktım..
Gıcık mı oldun? “döv”
Yoluna mı çıktı? “vur, kır”
Seni kandırdı mı? “sen onu daha kötü kandır”
Canını mı yaktı? “sen onu öldür”..
Bu muyum ben?..her türlü iyiliğe kötülükle karşılık veren, her türlü kötülüğe, daha da büyük bir kötülükle karşılık veren?
Şu dört yılın bir muhasebesini yapıyorum da, hani, “iyi yapmışım” “iyilik yapmışım” diyebileceğim ne var? Yok..yok bulamıyorum yahu…vallahi yok..
Ama her türlü pislik var…sadakatsizlik var, kavga gürültü var, zina var, küfür var, alkol var, kibir var, açgözlülük var, tamahkarlık var..
Şükretmek yok..
Biat etmek yok..
Sabretmek yok..
iyi olan hiçbir şey yok lan hayatımda…ahaha….yok?... sorsalar,
“iyi bir insanım yeaa” derim..
Neyin iyi lan?... neren iyi senin?..doğduğun güne lanet olsun, sen bu dünyaya kaostan ve üzüntüden başka ne armağan ettin?..
Uyuyamadığım geceler, sabahı işte böyle ediyordum dostlar.. kendime kızarak, kendime çatarak.. kendi kendimi cezalandırarak..
Ne ara sabah oluyor, gün aydınlanıyor anlamıyorum bile.. kendime olan sitemlerim o kadar sonsuz ki, zaman su gibi akıyor,en değer verdiğim insanların yanındayken, en sevdiğim filmi izlerken, en eğlendiğim oyunu oynarken ki geçiş hızını ikiye, üçe katlıyor..
Böyle kendime söve söve, kendi kendime konuşa konuşa kafayı sıyırmasam bari..ee malum.. artık kimse de kalmadı, ne melek var, ne de şeytan.. sadece ben ve epeyce hırpalanmış, kara kuru bir vicdan..
Belki de, ebru bir gün olup da gerçekleri öğrendiği zaman yaşayacağım acılara alıştırıyorumdur kendimi.. askerdeki acemi birliği gibi, önce acı çekmeyi hatırlatıyor, öğretiyorumdur kendime.. daha büyüklerine direnebilmem için kuvvetlendiriyorumdur.. hastalığın kendisinden korunabilmek için, öncesinde vurulan aşılar gibi..
tekrar selamlar (:
yazıyoruz bu gece durmak yok, sınavı olanlara da bol şanslar diliyorum, ruhen yanınızdayım, gerçi bu faydadan çok zarar verebilir size ama neyse :p
….
http://fizy.com/#s/1ago0w
Ebru ile, annesini görmeye gittiğimiz günden sonra konuştuğumuz ilk mevzulardan biri de, kadının beni nasıl bulduğuydu. Hevesle sormuştum,
“nasıl annem beğendi mi beni? :p”
“hıı beğendi, kendi alacakmış öyle dedi :p”
“yeaa o anlamda demedim kızım..nasıl buldu diye soruyorum işte..ne dedi sana?”
“valla mı? (x”
“ya offs..taşşa…gırgır geçip durma..konuyu da değiştirme..anlat, bilmek istiyorum (:”
“hehe..beğendi işte ya..güzel çocukmuşsun..öyle diyor (x”
“hee…iyi..iyi bir şey demi?”
Gülmeye başladı..
“evet..hem pek terbiyeliymişsin..hem içtenmişsin..ikisi bir arada..böyle pek güzel kombin olmuşmuş filan (:”
“ehehe..tabi lan..öyleyimdir xd”
“ha bir de çok mütevaziymişsin” dedi bu sefer yandan yandan gülümseyerek..saniyede ayarı veriyor valla..ama işte hep benden öğrendi
bu numaraları…demi kız ebru? Saftın sen bak, ben yetiştirdim seni, gel aganın gıllı göhsüne ehehee..(mütevaziliğe devam gördüğünüz gibi)
“hıı…o konuda biraz abartmış olabilir :p”
“en azından mütevazi olmadığın konusunda mütevazisin (:”
“öyleyimdir, desem..olmaz..çok karıştı bu iş be, nerden sordum :p”
“neyse işte..karışık bir şey yok..gayet sevmiş seni..ama hemen havaya girme, daha babamla tanışmadın..artı, annemi de öyle bir görüşmede tavlayamazsın..benden söylemesin ”
“yok..canım..ben zaten ortada kazanılmış bir zafer görmüyorum henüz..o yüzden cici çocuk taklidi yapmaya devam edicem bir süre daha, ne zaman ki kızlarını beyazlar giydirip evlerinden kaçırdım, o zaman içimdeki canavarı serbest bırakabilirim nihahahahaaaa”
“kafasını kırarım o canavarın ben merak etme, sonra gene biz bize kalırız yani sorun olmaz ((:”
“duyduğum en güzel tehditti bu..:p”
“eöff cıvıma (:”
“yerim..”
“ye (:”
Aşkla sokulduk birbirimize..
Zaten ona karşı hissettiklerimde hiçbir eksiklik ya da problem yoktu..yanında rahattım..rol yapmak zorunda kalmıyordum..ama kollarına sığınırken, kapının dışında bıraktığım şeyler beni öyle korkutuyordu ki, bazen, onunlayken bile ne kadar kendim olabildiğimi kestiremiyordum..
Hayatım kendi gölgemden kaçarak mı geçecekti böyle..hep günahlarımdan kaçarak?..
Malum olaydan 10-12 gün sonra, ebru bir sabah okulda, benimle bir şey konuşmak istediğini söyleyince, bir an bütün iç organlarım santrifüje tutulmuş gibi hopladı, döndü içimde..
“bir şey söylemem lazım sana” demişti temkinli bir ses tonuyla..
Bir şey söylemen gerektiği zaman, söylemek istediğini söylemene gerek yoktu ki ebru? Her an, ne istersen, teklifsizce konuşabilirdin benimle.. giriş cümlelerine ihtiyacın yok bebeğim..ne zaman istersen.. neyi istersen söyle…
O zaman bu çekingen giriş de neyin nesiydi böyle?..
“söyle bir tanem?..ha..yırdır…” dedim korkuyla..
“bizim.. sosyal sorumluluk projesiyle ilgili..”
Rahatlamıştım..bir an da gevşedi sinirlerim..
“hıııı….ee..neymiş bakalım?” dedim keyifle..
“şimdi benim projede son dönemim olacak bu dönem.. yani son dönemimdi zaten öyle diyeyim.. artık mezun oluyorum ya, oradaki işimden de ayrılacağım.. neyse işte.. böyle benim gibi onlarca mezun var daha tabi.. işte..bunlar da her sene yemek düzenliyorlar hem ilk dönemini dolduranlar için tebrik, hem de ayrılacak olanlar için veda yemeği şeklinde..”
“ee..ne güzel (: biz de gittik ama yemek memek düzenlemediler valla vefasızlar”
“iyi ama sen yarım dönem mi ne gittin yani ben 2.5 yıldır görevliyim burda.. xxxx di demi senin ki?..”
“evet.. güya daha ünlü , isimli filan.. sizinkine göre..ama yemek yedirmediler işte :/ :p”
“nereye daha ünlü len?..hiç öyle bir şey yok (: ..neyse konuyu şeyetmeyelim.. işte..bu yemeğe gitmeyi düşünüyorum da..”
“ve benden, kocandan da izin istiyorsun öyle mi..hı hı hııı.. bilmiyorum, şimdi izin vermeyedebilirim yani.. afsafsaf”
“hayır salakcım, izin istemiyorum (: ..benimle beraber gelir misin diye soracaktım, +1 im olarak ”
“haaa…ooo…demek öyle (: ..bilmiyorum gelsem mi? gelmeyedebilirim yani asfsafsa”
“gıcıklık yapma ya..gelirsin demi?”
“ne zaman?”
“bu cumartesi..”
“valla aslında arkadaşlarla..
“başlatma arkadaşlarına.. yalnız mı göndereceksin beni..bak zamanında bana asılan, hatta teklif eden çocuklar da var orda, kurtlar var kurtlar.. beni kurtların arasına yalnız mı yollayacan tsigalkooooo (:”
“ne! Lan!..tamam geliyorum.. kesin o sakallı, kirpi saçlı demi.. biliyom zaten.. oydu..o..gördüydüm..”
“salak salak konuşma (: hay allahım deli ya..evli barklı koskoca adam be o, söylemedim mi ilk konuştuğumuzda? (x”
“hıı.. öyle miydi?..neyse.. tamam yaz yaz yaz….yaz sen beni..+1 de..geliyom.. kurt avlarım biraz.. postunu yüzer mont yaparım…yaz…(x”
“(: eheh.. aferim ha şöyle..hem bir sürü güzel kız da olacak tabi birine yan bakarsan gözünü oyarım orası ayrı”
“aynı zamanda benim için de bir çeşit test bu yani…bakalım tsigalko güzel kızların arasında ne kadar sadık ve dirençli kalabiliyor filan gibisinden? (:”
“aynen öyle ”
“en güzeli benim kolumda olan olacağı için sorun yok ya..pek zorlanacağımı sanmıyorum ”
“hııımmm (: iltifatlar, iltifatlar…bence o kadar emin olma.. taş gibi hatunlar var yani ben kız halimle iç geçiriyorum görünce bazılarını ona göre ”
“ben de iç geçiririm.. sadece o kadar yani..ah..cimdikleme.. tamam..(:”
http://fizy.com/#s/1aicr0
Hafta sonu çabuk geldi..tıpkı son finaller gibi..
Bir hafta sonra, öğrencilik hayatımın muhtemelen son 8 sınavına gireceğim..finallerin finali…karmaşık duygular var içimde..yaşadığım ayşen kaynaklı korkuya ek olarak, aslında tatlı heyecanlar da var yani..
Ne güzel bak şimdi..son son sınavlara gireceğiz..sonra baloya gideceğiz..kep atacağız…vedalaşmalar, kucaklaşmalar..güzel, duygu dolu anlar…
Tüm bu duyguları daha naturel bir halde, daha konsantre ve tadını daha fazla çıkararak yaşayabilirdim..
içimde fener gibi yanan şu korku olmasaydı eğer…kendi ellerimle yarattığım korku…ah..ah aptal kafam..ah..
Ebru süslenip püslenmiş..belirgin ama hafif tonlarda bir makyaj, lacivert, boyundan askılı, omuzları açıkta bırakan uzun etekli bir abiye elbise giymiş..çok hoş gene..çok..bu kadar güzel olunur mu ya..yok bir de taş gibi kızlar varmışmış da, bilmemneymişte..bırak allah aşkına..venüsü, afroditi koyan iki yanına, acaba benim gözüm görebilir mi onları senin parıltından…istese de göremez bak..ama istemez zaten..
“evet..bu akşam işim iyice kolaylaştı ebrucum sağ ol..o omuzları yerim ayrıca..(:”
“azcık kıyak yaptım işte çok zorlanma diye..sen yine de uzun bacaklı mini eteklilere dikkat et, bir yanlışın üç doğrunu götürür ona göre ”
“hey allahım ya..az daha güvenilir olaydım iyiydi” dedim şakadan hayıflanarak..
Ebru ciddiye aldı, beni, yine eski mevzularla ilgili kendimi örseliyorum sandı,
“saçmalama şaka yapıyorum ya…ne güvenmemesi..” dedi ciddi bir sesle..
“ben de şakasına söyledim zaten..niye gerildin o kadar?” dedim..
“yok..ben gerilmedim de..sen gerildi sandım..” dedi bu sefer yumuşayarak..
“niye gerileyim hayatım? Ha evet, şu kurtlar mevzusu beni biraz gerdi..şu omuzlara bir şal mı alsan acaba? ”
Sırıtarak sarıldı..
“gel hadi gel geç kalmayalım..başımın belası..(:”
Mekana gittik..böyle kır düğünlerinin yapıldığı ya da açık hava partilerinin düzenlediği tarzda bir yer, et lokantasıymış..epey kalabalık, bizimkiler (yani ebrununkiler..ne ara benimkiler oldu bunlar be tanımam etmem aq) mekanı kapatmış gibiler.
Her yerde klasik takım elbiseli, ya da daha spor takımlar giymiş genç, orta yaşlı erkekler, gece elbiseleri içinde genç kadınlar..
Pek çok merhabalaşmanın ve kucaklaşmanın yaşandığı bir yemek öncesi ortamı mevcuttu, arka planda gitarlı mitarlı melodiler.. eric clapton, joe cocker filan, bir de tabi mütemadiyen “hoş geldiniz canım” “aa naber?” “aay hoş bulduk tatlım” “merhabalar, hoş geldin şekerim” tarzı, bana samimiyetten uzak gelen süslü karşılama cümleleri dönüyor insanların birbirine söyleyip durduğu..
“gel bak kiminle tanıştıracağım seni” dedi ebru gülerek.. elimi yakaladı, peşinden sürükledi..
Kiminle?..imzasını filan isteyebileceğim tarzda biri mi? justin bieber mi?..
Ebruyla, bundan teee ebesinin nikahı kadar zaman önce aynı masada görüp içten içe kıskandığım kirli sakal, kirpi saçlı elemanı
karşımda buldu..
“miraç bey merhabalar? (:”
“ebrucum hoş geldin (: merhabalar delikanlı (:”
Bana mı dedin lan?..merhaba.. moruk..
“eşim, Dilara, ebruyu biliyorsun (:”
“merhabalar (:”
“merhaba canım (:”
Adamın yanındaki kadın eşiymiş, ama ablası gibi göründüğünü söylemem gerek..ya da, sanırım aslında eleman çok genç gösteriyor.. evet evet öyle olmalı.. şimdi, 20 küsür yaşında bir adama babacan bir edayla “delikanlı demek için, en az 40 lı yaşlarda olmak gerek diye düşünüyorum ben..ama adam en fazla 35 gösteriyor..o kadar bile göstermiyor lan..ne ayaksın usta sen? vampir misin ne ayaksın?..edward?..
Ebru beni tanıttı,
“tsigalko, sözlüm, tsigalkocum, miraç bey bizim bölge sorumlumuz, Dilara hanım eşi”
Sözlüm derken..
“merhabalar, memnun oldum (:” dedim..
Vay emenike..ben her geçen gün level atlıyorum yalnız ebru tarafından birileriyle tanıştırılırken.. erkek arkadaştı, sevgiliydi, aileyle tanışmaydı derken, şimdi de sözlü oldum.. hadi bakalım, biz bu gidişle bir aya nişan, üç aya da nikahı kıyarız gibime geliyor x)
Daha sonradan dalgasını geçmek üzere bu olayı kafama yazdım ehehe..
http://fizy.com/#s/1ahd7h
“seni de mezun ediyoruz bu dönem öyle mi?” dedi adam yarı gururlu yarı hüzünlü bir şekilde,
“inşallah, çok şey öğrendim sayenizde, çok güzel anılarım oldu proje sayesinde teşekkür ediyorum hepsi için”
“ben teşekkür ediyorum ebrucum, sizin dönem gerçekten çok çalışkan arkadaşlardan kuruluydu, sen onlarında arasından parladın, ilerki hayatında faydasını daha da fazla göreceğine inanıyorum, ama böyle veda konuşması gibi konuşmayalım, belli olmaz belki mezuniyetten sonra da devam edersin ara verir, geri dönersin ”
“ben de sevmiyorum ya hiç vedalaşmaları..ama büyük ihtimalle farklı bir yol çizmem gerekecek, öyle görünüyor yani kesin konuşmayayım, sonra kürkçü dükkanı misali olmasın” dedi bizimki,
Gülüşmeler filan..
Ben salak salak sırıtarak dinliyorum..uzaylı mısınız lan siz? Ne konuşuyorsunuz olm..proje mroje..dünyayı ele geçirmeye mi çalışıyorsunuz aq..
Öküzlük de ben de ama, kıza hiç sormadım siz ne bok yiyorsunuz diye, sadece işte, gönüllü yardım melekleri tarzı bir şey olduklarını biliyorum..çocuklardır, yaşlılardır, yoksullardır..klasik dalgalar işte..pis zenginlerin vicdanlarını rahatlatma ve aynı zamanda biraz da statü ve karizma kasma amaçlı düzenlediği tiyatrolardan biri..
Demi kız? Öyledir kesin :p
Şahsen ben kendi sosyal sorumluk projemde yaşadıklarımdan sonra artık böyle düşünüyorum..kötü şeyler yaşamadım yanlış anlaşılmasın, ama öyle “karşılıksız, gönüllü yardım melekliği, iyilik severlik” falan filan yalan yani..
Hiçbir şey karşılıksız değildir bu dünyada..ana babanız bile aslında size karşılıksız iyilik yapmıyor..akıllarının bir köşesinde her zaman “acaba ben yaşlandığımda o da bana bakar, yardımcı olur mu?” cümleciği gizli kapaklı bulunuyor..
Bu kötü bir şey değil tabi, zaten öyle bir düşünce olmasına da gerek yok akıllarında, ben zaten üzerime düşeni yaparım, ama işte diyorum ya, öyle karşılıksız iyilik filan…masallarda kuzucuklarım…only in cool stories..
Yemekten önce muhabbetler devam ederken, ebru bir ara kayboldu (kurtlar!) bakındım karşıda bir kız grubunun arasına dalmış, bak bak..zilli ya, demin kolumdan tuttu götürdü tanıştırmaya, gene tanıştırsana işte kızlarla da?..bakiyim, valla harbiden de dediği kadar var..mini etekliler..oh..oh bacaklara gel..böyle topuktan bir başlayacaksın..baldırdan..kalç….ögfsdfsaf….ne diyorum ben ya..ebru haklı... yok vazgeçtim bebeğim tanıştırma sen beni..böyle uzaktan iyi, şimdi, yakına girersem yalarım filan istemeden, ayıp olur..(:
Geçtim sütunlardan birinin önünde beklemeye başladım..
Bir iki çocuk vardı sol tarafımda, selamlaştık , derken ufaktan sohbet ediyoruz, ebru geldi o ara,
“canım,ben beş dakikaya gelicem hemen şuradayız kızlarla bir şey ayarlıyoruz, on dakikaya da yemek başlayacak, sıkılmıyorsun, kızmıyorsun demi?” dedi bir solukta hızlı hızlı konuşarak..
“ha..yok..yok ya koşturma (: buradayım ben tamam” dedim rahatlatıcı bir şekilde.
“iyi beş dakikaya geldim” dedi bir öpücük yolladı dudaklarıyla ve yanımdan ayrıldı..
Biraz sonra o çocuklar da gittiler, iki tane kız geldi bu sefer sol tarafımdaki sütuna..ben de elleri arkadan bağladım bekliyorum.. zaten görüntü itibariyle de tam elleri arkadan baş fedaiyim, altta koyu renk kot, üzerimde açık renk bisiklet yaka tişört, onun üzerinde lacivert blazer ceket, saçlar önce biryantinle yatıştırılmış, sonra da biri enseden, diğeri ise artık bel civarına gelen saç ucuma yakın bir noktadan olmak üzere iki lastik tokayla bir araya getirilmiş, hafif sakal da var.. aslında tipim iyi bu gece, beğendim yani ben.. arabanın camından da kontrol ettim demin, hoştu.. lakin mekandaki onca takım elbise-baby face elemanın yanında biraz fedai kalıyorum işte.. neyse..
Ebru gözüktü gene, birkaç metre öteden hızlı adımlarla sırıtarak ilerliyor, bana doğru bakıp “azıcık daha sabret” der gibi baktı masum gözlerle, bir de sanırım yanımdaki kızlara el salladı, çünkü kız da karşılık verip,
“selam canım” dedi yapay bir sesle..
Sonra ebru gene kalabalığa dalıp kayboldu..
Olduğum yerde ayak değiştirip değerlendiren gözlerle etrafı süzerek beklemeye devam ettim, kalabalık yavaş yavaş iç tarafa, masalara doğru ilerliyordu..
O sırada, daha birkaç saniye olmuştu ki yandaki kızlardan biri diğerine,
“tanıyor musun sen bu kızı?” diye sordu..
Bu kız dediği ebru muydu acaba? Hemen kulak kabarttım..
“evet mezunlardan, geçen sene tanışmıştık ebru muydu neydi adı” dedi concon bir şekilde..ses tonu pek hoşuma gitmedi..
“hı.. çok samimi değil misin, aranız nasıl?”
“iyii.. devamlı görüyorum biz aynı grupta da görev yaptık bir iki kez, gerçi çok fazla konuşma fırsatı bulamadık ama tatlı bir kızdır yani, elektriği iyi işte.. özellikle erkeklere karşı (:” dedi kıkırdayarak..
Nefesimi tutmuş bir şekilde dinliyordum..
Öbür kız, konuştu,
“nasıl yani.. çok mu şey?”
“ha yok..o anlamda demedim ya..çok beğenen var onu diyorum..bir de çok dikkat çekiyor hem eskilerden, hem çok şey biliyor filan.. çocuklar tav oluyorlar tabi de yüz vermiyor pek, kabul etmemiş”
“ben de onunla ilgili bir şey soracaktım sana öyle selamlaştığınızı görünce, tanıyorsun diye”
“ne, sor?”
“bizim mert yazıyor buna da..bilgin var mı diye şey ettim” dedi diğer kız kıkırdayarak,
Dişlerimi sıktım.. ayağımın ucuyla çimleri rendeliyorum..
“hıı..şu senin kankan meeertt..(: ..o da fena çocuk değil ha sen kendine niye ayarlamıyorsun onu? (: “
“yok kızım ya..konuyu değiştirme gözde çok fenasın ha (: ..”
“canım sevgilisi var diye biliyorum bu kızın ben.. sınıfından bir çocukmuş hatta.. epeydir 3-4 senedir çıkıyorlarmış”
Anaa benden bahsediyorlar lan (:
“hıı.. ondan kimseye yüz vermiyor diyorsun..iyi mert e söylerim ben..”
“yani.. gerçi çocuk bunu aldatmış mı ne bir iki kere ama yüzük var parmağında kızın demek ki bir şekilde arayı düzelttiler..”
Kızardığımı hissettim..
Benden bahsedilirken güzel bir şeylerin konuşulmasını nasıl bekleyebilirdim ki zaten..de..sen nerden biliyorsun kızım bunları..amk zillisi..
“sen nerden biliyorsun bu kadar şeyi, Allahtan pek tanımıyorsun kızı ha, bir de tanısan :p “
“bir ara neslihanla takılmış, geçen sene mi ne..ondan duydum ben de..”
“hangi Neslihan? Besyo?”
“aynen.. kız ünlü ya (:”
Benim yüzüme bira atan kaltak.. amında şampanya patlatayım senin emi.. pabuç dilli orospu..
Lan olm bu insanlar arası konekşın nasıl bir olaydır lan?..bu nasıl ibretlik bir sahnedir ben anlayamıyorum..
Fi tarihinde kızın birine iki günlüğüne takılıyorum, sonra o gidip arkadaşlarına bir şeyler anlatıyor filan da, sonra ben onları da yanımda konuşurken duyuyorum filan..
Oha ulan..oha..ya cidden ibretlik bir durumdayım.. hatta dünyaya getirilme amacım, sırf insanlar ibret alsın diye herhalde.. böyle bir şey , böyle bir ağ, böyle bir örgü olamaz.. böyle bağlantılar, böyle tesadüfler olamaz…filmlerde, dizilerde bile olamaz lan…ne biçim bir hayat bu, nasıl bir imtihan, nereye sıkışmışım ben böyle ya..kapana kuyruğun kaptıran fare gibiyim.. tekerlek döndüren hamster gibiyim..hep acı çekiyorum, hep şuursuzum, hep başladığım yerdeyim.. kendi etrafımda dönüyorum..
“çok kaşar o da ya..valla illallah bir kız…”
“sorma..”
Ebru ileriden hızlı adımlarla yaklaştı.. beni beklettiği için özür diler gibi gülümsedi,
“aşkım, mezunlar konuşma yapacakmış, üzerime de attılar sorumluluğu ben okuyacağım metni o yüzden koşturuyordum.. kızmadın demi?”
“hayır, çok sevindim senin okuyacağına dedim” gülümseyerek, sonra da kafamı yandaki kızlara doğru çevirdim,
Böyle, ben diyim mor..siz deyin lacivert bir renk.. yüzleri böyle şişmiş biraz.. goradaki mavi suratlı uzaylı gibi bakıyorlar..
Ebru selam verdi,
“gözdecim naber?..”
“iyh…iyi.yim..eb..ru..cum.. senden?” dedi kız zorlukla..
“iyi bende ya kusura bakma, deminden beri koşuşturmaca, bana okutacaklarmış mezunların metnini (: “ “senin ismin neydi?” dedi diğer
kız da gülümseyerek,
Öbürü yine aynı şekilde, kabızlı göt misali kasılarak ve tıkanarak yanıtladı,
“meliha.. memnun oldum”
Sonra da kızlarla beni tanıştırdı hemen şip şak..
Pis pis gülümsedim yüzlerine.. onlar da gergin gülümsemelerle karşılık verdiler..da işte o suratların halini bir görmeniz lazım, allık kutusuna düşmüş gibi oldu yanaklar filan, organik domates gibiler ikisi de..
http://fizy.com/#s/1ah7ul
Yavaşça masalara doğru ilerledik biz de,
“ne biçim kızardı kız ya..” dedi ebru gülümseyerek ,belli belirsiz bir sesle dudaklarının arasından..
“heh?” dedim duymamış gibi bir yüz ifadesiyle
“yok bir şey..saçların güzel olmuş limon mu sürdün :p”
“hıı..yumurta akına buladım”
“(: sen de civcivsin zaten demi?”
“yok horozum ben..kart cins”
“öff..bir şey demeye gelmiyor sana da (:”
Yemeğimizi yedik, insan kalabalığı ve uğultusu arasında uslu uslu oturdum..içimden, az önce yaşananların muhakemesini yaptım..
Herhalde daha fazla kötü reklam olunamazdı..
Bu, belki de bir çeşit işaretti bana..
Kızlar, onunla bununla gezince adları orosupuya, kaşara çıkardı da, erkeklerin yanına mı kalırdı peki?
Kalmıyor bence..
Ve ben ebrunun neyle yüzleşmeye çalıştığını, neyle karşı karşıya kaldığını ve nasıl bir adamla yaşamaya çalıştığını, bunları yaparken ki psikolojik yorgunluğunu daha da iyi anlayabiliyordum..
Bundan sonra var ya, bu kız benim ağzımın içine sıçsa, gıkımı çıkarmaya hakkım yok benim…
Ben ki beş dakika içinde, hiç tanımadığım iki tane kızdan bunları duydum, kim bilir ebru kimlerden neler duyur, hani dedikodulara, hangi muhabbetlere tahammül etmek, duymazlıktan gelmek zorunda kalıyor…
Düşünün o psikolojiyi…aldatılıp terk edildiğiniz yetmiyormuş gibi, bir de milletin bok dolu ağzının lafını çekiyorsunuz..
Şimdi anlayabiliyorum…neden ara sıra gelgitler yaşayıp birden bire empati yeteneğini kaybederek kız çocuğu gibi davranıyor olmasını..
iyi bile dayanıyor, çok bile kaldırıyor bütün bunları..
Kendimi koyuyorum da onun yerine, ben yapamazdım her halde…
Her gün, sevgiliniz hakkında “o kız aslında şöyleymiş” “aslında kaşarmış” “orospuymuş” “iki biraya veriyormuş” gibi muhabbetlere kulak misafiri olduğunuzu düşünsenize?
En iyi ihtimalle katil olursunuz..
Ebrunun da milletten duyup dinledikleri, bunların erkek için olan versiyonu işte…erkeğin kaşarı, erkeğin orospusu ile sevgili durumunda ve fıtratında öyle vurma kırma da olmadığı için, zaman zaman içine atmak, zaman zaman da bana patlamak zorunda…
Hepsi geçecek ebru..söz veriyorum…hepsini atlatacağız…kaçıp gidelim bu şehirden…arkamıza bile bakmayalım..
Herkesin bitmesin istediği, tadını çıkara çıkara yaşamaya çalıştığı şu son günleri, ben resmen apar topar yaşıyor, okuldan ayrılıp gideceğim günü iple çekiyorum..
Sırf kaçıp kurtulabilmek için…
Bu lanetten..
Belki de, benim değil, şehrin lanetidir bu, benim üzerimde etki gösteren…
Gideceğim…kaçacağım bu yerlerden…kaçacağız ebru..
panpalar, son bir part kaldı geriye, biraz uzunca olabilir, ne de olsa gecenin finali, hikayenin de yarı finali,
en geç 03.00 gibi partı düşürüp bu geceyi burada bitireceğiz
http://fizy.com/#s/1agrl6
Peri kızı, gecenin sonunda mezunlar adına konuşmayı yaptı, hayran gözlerle izledim kadınımı..
Sonra yeniden, aniden, bir kez daha sardı, onu kaybedebileceğime dair olan korkularım zihimi..o, benden güç almak için tutarken elimi, aslında ben güç alıyordum onun varlığından..
“bu sefer ben planlıyorum, öyle hediyeydiii, sürprizdi filan yok..” demişti..
Yıl dönümümüz..
Tam bir sene oldu bugün ellerimiz yeniden kavuşalı..tam bir senedir nefes alabiliyor köhne ruhum..sigara müptelasının ciğerleri gibiyken bir zamanlar, şimdi biraz daha temiz, biraz daha temizlenmiş..
Hediye almamak konusunda yemin ettirdi bana..ikimiz de bir şey almayacaktık güya..ben, bir demet gülle ihlal ettim kuralı, o haftalık bir karikatür dergisinin bütün sayılarını barındıran bir setle..
“benimki hediye değil ki ama? Sana ödünç veriyor muşum gibi farzet? Benimdi bunlar, tek tek biriktirdim..şimdi senin..aslında gene ikimizin yani (:”
“e benimki de çiçek? Çiçekte mi almayaydım yani, allah allah? (:”
“iyi hadi neyse..çiçekler kabul edilebilir..ama cidden başka ne olsa götürüp geri vermek zorunda kalacaktın ona göre..”
“hadi ya..kabul etmeyecektin yani hediyemi? inadın beni üzmekten daha önemli?” dedim şakadan bir sitemle..
“ee ama öyle konuşmuştuuuk?” dedi mızmızlanarak..
“e tamam canım almadım ben de işte zaten :p”
“aferin sana (:”
Daha önce önünden geçtiğimi hatırladığım ama hiç içinde bulunmadığım bir restorana götürmüştü beni, güzel yer, keşke daha önce gelseydim dedim..
“nice yıllarımıza..” dedi hülyalı bakışlarını gözlerime dikip..
Kadeh kaldırdık,
“nice yıllarımıza” dedim ben de..artistik ve marjinal romantik bir cevap kasacak durumda değildim..gözlerinin büyüsü, zaten oynak olan aklımı iyice alıp götürmüştü uzak diyarlara..
“çok heyecanlanıyorum ben biliyor musun?” dedi cıvıldayarak..
“neden?” dedim göz kırpıp,
“ilerisini düşündükçe…şimdi mesela..yakında balomuz var..mezun olucaz..sonra asker yolu gözlemece..iş bulmaca..sonra…ahh…sonrasını düşünemiyorum bile..ne zaman düşünmeye çalışsam kalbim küt küt atmaya başlıyor bayılıcam diye korkuyorum (:”
Güldüm, uzandım masanın ucundan yanağını okşadım..gözlerini kapadı, başını avucuma yasladı..
“korkuyor musun yoksa ilersinden?” dedim anlayışla..
“yoo..korkmak değil ya anlatamadım..o bilinmezliğin heyecanı var..bilinmezliğinde de değil de…heyecan işte ya..saçmalıyorum farkındaysan konuştukça (:”
“sen ne düşünüyorsun peki..ilerisi hakkında..yani, mezun olduk, ben askere gittim geldim, iş bulduk, çalıştık vesaire…hadi sen söyleyemiyorsun ben söyleyeyim malum..evlilik..”
Derin bir nefes çekti içine, göz kapakları titreşti..gülümsemesi bütün yüzüne yayıldı..yüzü de avuçlarımın arasına..o kadar mutluydu ki..enerjisi ve duyguları parmak uçlarımdan bana doğru yayıldı..
“ben diyorum ki..acele etmemize gerek yok..önce bir maddi manevi temellerimizi sağlamlaştıralım..çünkü evlilik kolay bir şey değil biliyorsun” dedim..bir yandan da korkuyorum yanlış anlar diye..hani, oyalamaya çalışıyorum gibisinden..
“cidden böyle mi düşünüyorsun?” dedi gözlerini iri iri açıp,
“yani..ama bunu oyalama gibi görme sakın..”
Güldü,
“hayır..tam tersine çok mantıklı görüyorum..ya cidden böyle mi düşünüyorsun, çok mutlu oldum şu an (x”
“evet, önce hem maddi hem de manevi anlamda kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecek, hatta durmayı da bırak yürüyüp koşabilecek hale gelmeliyiz..bu da öyle çok uzun bir zaman almaz aslında..ikimizde mühendisis..iyi kötü üç-dört sene içinde de sektöre kendimizi kabul ettirip ona göre kazanmaya başlarız..maddi problemimiz olmaz, tabi allah bilir yani, hastalık filan göstermesin..bir bir türlü felaket var..ama ben hani normal şartlar için konuşuyorum”
“allah korusun ya..aynen..” dedi..
“neden böyle direkt maddi konulardan girdin dersen, çok önemsediğim için değil, ama bir aile babası olarak ben karımın rahat imkanlarla yaşamasını, çocuğumun geniş imkanlarla büyümesini isterim..baba gibi, her koca gibi..herkes gibi yani..herkes kendi ailesi için en iyisini ister..ve ben, kendi ailelerimizden de destek almak istemiyorum..elbette yardım etmek isteyeceklerdir, ederler de, ama 20 küsür sene zaten sırtlarında taşıdılar..artık yük olmamalıyız onlara..”
“evet ya…biz bunları niye daha önce konuşmamışız bu arada? Süper mantıklı konuşuyorsun şu anda var ya hep korkuyordum ya farklı düşünüyorsak diye..allahım çok şükür (x” dedi sırıtarak..
“mantık evliliği yapıcaz biz zaten senle ya :p” dedim ben de sırıtıp,
“evet..doğrudur…benim bütün mantığım sana aşık olduğumu söylüyor mesela..”
Gülüştük…
“heyecanlan..” dedim, “ama sakın korkma..ikimizde akıllı, mantıklı, bilgili, olgun insanlarız…anlayışlı insanlarız…üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yok…zaten ben herhangi bir engele aşamayacağımızdan korkmuyorum, sadece, daha da rahat, daha da az yıpranarak nasıl aşarız onu düşünüyorum…sen dünyanın en mutlu kadını olmalısın..anladın mı?..duygusal anlamda, ruhsal anlamda, fiziksel anlamda en az zorlanan, en az yıpranan kadını olmalısın..benim sevgilim bunu hak ediyor..daha aşağısını değil..”
Dolu gözlerle, yüzünde anlamlı bir gülümsemeyle baktı yüzüme..yanağındaki elimi aldı..dudaklarına götürdü..öptü..öptü..
Sevgiyle süzdüm güzel yüzünü..
Seni kaybedemem ebru..olmaz..
Bazen öyle şeyler düşünüyorum ki..aklıma, ayşenin kafasına sıkıp ormana bir yere gömmek bile geliyor..nasıl bir parazit, nasıl bir illettir ki bu, dört senedir ciğerimin içine yapıştı, gitmiyor..varlığı, varlığım için gelmiş geçmiş en büyük tehlike..
Ulan ayşen…kendi iyiliğin için..bak, hadi beni siktir et, ama kendi iyiliğin için çeneni tut, defolup git sonsuza kadar..yoksa, eğer beni bu rüyadan uyandırsan, yapacağım şeyleri ben bile kontrol edemem, durduramam o saatten sonra..
Ebru ile aramıza girecek en küçük bir kırgınlık bile beni uykularımdan ederken, onunla tamamen kopmam halinde, buna sebep olan kişi ya da buna sebep olan şeyi, bir kamekazi uçağı gibi, kendi yok oluşum pahasına yok ederim..
Olmaz..
Bu saatten sonra olmaz..
Finallerin finalleri geride kalmıştı, balomuza da kala kala 4gün kalmıştı..
Haftalar öncesinden seçenekler belirlenmiş, oylamaya sunulmuş ve üç tanesinin arasından biri ezici bir çoğunlukça kabul edilmişti..
Başta bunu istemeyenler ne yapacak, bilemiyorum, ama gelmeyenin çok şey kaçıracağı kesin.
Önerilerden biri, tıpkı ebruların sosyal proje yemeği gibi, açık+kapalı alanda, gençlik partisi tadında bir balo idi,
Bir diğeri, şehir merkezindeki bir otelde konaklamasız, bitiminde herkesin evine dağılacağı bir balo,
Sonuncusu ise şehir merkezi dışındaki bir otelde, gece konaklamalı bir balo..
Hangi şıkkın tercih edildiğini az çok tahmin etmişsinizdir (:
Cumartesi günü sabahtan yola çıkıp yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculukla otelimize varacak ve öğleden sonrası ile akşam üzerini yüzerek, güneşlenerek ya da etrafta takılarak geçirecektik..
Gece yemekli-danslı eğlencemiz, ilerleyen saatlerde ise arzu edenler için disko partisi. Ertesi gün akşamüzeri otelden ayrılacak ve aylardır konuşulan o büyülü zaman dilimini noktalayacaktık..
Yalnız bazı şeyler, balodan alacağım tadın damağımda kalmasına yol açacaktı ki, bunlardan biri, sadece bölüme özel bir gece olmasıydı..yani bizim bölüm ve ikinci öğretimlerimiz haricinde katılan olmayacak. Biz bizeyiz..bu iyi bir şey gibi görünebilir ama, tolganın böylesi bir gecedeki varlığı çok ama çok hoşuma giderdi..neyse ki en azından nilay ve neco var..
En yakın dostumdan yoksun olacaktı gecem..
Ayrıca ikinci öğretim demek, bazı eski vukuatların gündeme gelmesi demekti..
Evet, mine..ve onun salak arkadaşları..
Mine den kaynaklı bir sorun olacağını sanmam aslında, belki o gerilebilir biraz ama ben rahatım..benim korkum, o salak fatih miydi neydi amk..mal mal konuşan, az daha elimde kalacak olan yavşağın sorun çıkarması..
Ayrıca gecenin, henüz bu sene başlayan ilişkilere, yeni çiftler ev sahipliği yapacağı (magazin programı terk bir cümle oldu farkındayım) da düşünüldüğünde, biraz kasıntı bir ortam olabilitesi de yüksekti..şimdi kızların hepsinde ekstra kibarlıklar, erkeklerde kendini kanıtlama çabası vb…
Eh..
Artık neler olup biteceğini o günler geldiğinde göreceğiz..o günlerin gelmesine de pek bir şey kalmadı aslına bakarsanız..
2008 yılındaki tsigalko için sadece dört gün,
2013 yılındaki inci sözlük okurları için ise bir hafta var..
işte bu kadar panpalar (:
hikayemizin finali *** 2 mart cumartesi gecesi 00.30 dan itibaren***
partların uzunluğu ise, muhtemelen bu gecekilerin iki katı kadar olur.
elimde partlar hazır olacağı için 5 dakikada bir partları atacağım, bekletmek yok (:
son gecemize yedi gün var, bir yandan sabırsızlanıyorum anlatmam gerekenleri bitirmek için, inanılmaz bir yük inecek omuzlarımdan bilemezsiniz..
bir yandan da üzülüyorum, başlığı ve burada dönen muhabbetleri özleyeceğim, dile kolay 15 ay boyunca ben yazmışım siz okumuşsunuz, insan işi değil yani (:
özel mesajlar, evet, epey birikti, gene küfürler gelmeye başladı cevaplanmadığına dair,
onları önümüzdeki hafta boyunca fırsat buldukça yanıtlayacağım.
hala güzin abla soruları soranlar var, artık onlara bir şey yazamayacağım, nedenini belirtmiştim bir önceki sefer, artislik yapmadığımı biliyorsunuz..
ya da artistlik yapıyorum lan?! amk ibneleri, hep siz mi yapıcanız? ben de yapıyorum artizlik... (:
hepinize iyi geceler, sevgiler,
önümüzdeki cumartesi görüşmek üzere, esen kalın.
selamlar herkese (:
bilgi güncellemesi yapalım.
şimdiden 15 part oldu yazdıklarım, en az bir o kadar daha olur gibi geliyor bana.
tarih ve saatimizde bir değişiklik yok, çok ekstrem bir durum olmadıkça da olmayacak, zaten partlar da hazır olacağı için, uygun saatte bilgisayar başında ve internete bağlanabilir halde olmam yeterli olacak.
yine de büyük konuşmayalım da..göt olup durmaktan gına geldi (:
özel mesajların bir kısmını cevapladım, kalanları da cumartesiye kadar hikayeyle beraber cevaplayıp bitireceğim.
casting konusunda hala kararsızım, 4 yılın sonrasındakileri anlatmak ne kadar işime gelir tartışılır.
belki çok kısa şekilde geçebilirim bazı bilgileri ama iyi ölçüp tartmam gerek, ciddi şekilde düşünüyorum yapıp yapmamayı.
arada yine böyle uğrayıp gelişmeleri sizinle paylaşacağım, şimdilik aktaracaklarım bu kadar,
"tsigalko okoronkwo izmirden bildirdi"
@pompanter, nihayet be panpam
herkese selamlar
38 word sayfası ve 11.500 kelime şu an da final gecesini beklemekte.
onlara bir 6-7 sayfa ve yaklaşık 1.500 kelime daha ilave olacak yarın geceye kadar ve nihayetinde 40-45 parta yakın bir yazıyla hikayeyi sona erdireceğiz.
sözümü tutmanın haklı gururu içindeyim, yok mu bana alkış, goy goy filam (:
2 mart
cumartesi, gece yarısından sonra görüşmek üzere, sağlam gelin
iyi akşamlar herkese (:
final öncesi son bilgileri aktarayım hemen,
49 word sayfası uzunluğunda ve 14143 kelimelik bir yazı hazırlarım sizler için. yaklaşık 40 şarkı da hikaye finaline eşlik edecek.
bu finalden ne beklediğinizi bilemiyorum, ama tahminimce her zamanki gibi, beklediğinizden çok daha farklı ve aslında daha çok hoşunuza gidecek bir şey bulacağınızı düşünüyorum.
herhangi bir teknik-sosyolojik-fizyolojik aksaklık yaşanmadığı takdirde,
gece en geç 01.00 gibi başlamayı düşünüyorum. duruma göre biraz daha erkene çekebiliriz saati.
her beş dakikada bir part şeklinde düşünürsek, 3,5-4 saatlik bir zaman dilimi yapar bu. kendinizi hazırlayın, sabahlıyoruz bu gece (:
görüşmek üzere, sevgiler (:
tekrar selamlar herkese,
son 1 saatin içindeyiz, 00.00-01.00 arası her an başlayabilirim. son ayarlamaları yapıyorum artık.
40-41 part var bu gece planladığımız gibi giderse işler 4 saatlik bir birliktelik olacak.
canlı yorumlarınızı bekliyorum, yoklamayı başlatın x)
next---->