part66
herkese iyi geceler, yorumlarınız esirgemeyin panpalar,
görüşmek üzere
bu arada, son bir not daha,
dahice (?) fikrimin ne olduğunu tahmin edebilene,
ee... evet.. tahmin edebileneeee...
yani.. şuku verebiliriz en fazla sanırım x)
aynen, fikrimin ne olduğuna dair yorumlarınızı bekliyorum, doğru bilen çıkarsa şuku yağmuru yaparız, iyi demi?
selamlar panpalar,
bu gece 23 gibi başlarız kısmetse, dün misafirlerim vardı, milli maç filan derken gelemedim
epey ilerleriz bu gece, yeter amk yorulmaya başladım artık atlayacağım bazı yerleri
pankus pipini kırıcam ama bak haa (:
arkadaşlar geliyorum birazdan, yerlerimizi alalım
http://fizy.com/#s/1ahd7h
karanlık..
çağlardır, gizin, gizemin, bilinmezliğin simgesi..
korkuların en kudretlisi..kötülüğe ve çirkinliğe sağlanan bir tür doğal kamuflaj..onlarla bizi ayıran ince çizgi..gecenin dehşeti ve terörünü gözlerimizden ve hassas kalplerimizden sakınan bir tür örtü, tül..ardında barındırdığı gizlerin hayaliyle bile bizleri dehşetle baştan çıkarabilir..
bundandır ki, karanlık, belki de insanlık tarihinin başlangıcından beri, kötünün ve kötülüğün hizmetindedir..onları gizler, onlara yaşama ve gerektiğinde saldırma imkanı verir..bir annenin yavrusunu sarmaladığı gibi sarmalar..
ve karanlık,
o pazar gecesi, buseyle olan buluşmamda, bu kez benim hizmetimde olacak!!
nihahahahahha!!!
dıt dırırııııın dıt dırırıt!
ehehe..korkmayın lan (:
elimde, envai çeşit, renk renk, şekil şekil mumların, küçük, süs misali şamdanların olduğu kabarık torbayla, sırıta sırıta dükkandan çıkarken aklımdan geçiriyordum "karanlık, belki de ilk kez bu kadar masum bir amaca hizmet edecek (:"
öyle ya, evimdeki, odamdaki, bana o gecenin ritmini bozacağına dair rahatsızlık veren, şıklık ve estetikten uzak nesneleri bir günde yok edemezdim belki, ama görünmemelerini, en azından "kabak" gibi görünmemelerini sağlayabilirdim!
işte bu noktada karanlığın ve mum ışığının gizleyici özelliğine sığınıyordum, katacakları romantik efekt de cabası..
lan ne kadar zeki bir insanım ben yeaahaha nalet ossun (:
iki gündür diken üstünde olan keyfim, nihayet yerine gelmişti..güzel olacaktı o gece..şimdiden hayal edebiliyorum..her saniyesini, sanki şimdiden oynuyor, aklımda yaşıyorum..
eve gitmeden önce berbere de uğradım,
ee madem romantizm diyorum, bilmem ne diyoruz, o zaman şu obi-van kenobi sakallarından da kurtulucaz mecburen hacı..
berber dükkanından bir 4-5 yaş kadar gençleşmiş ve epey berber dayamasına maruz kalmış bir şekilde çıktım..oh lan..yüzüm de ferahladı sanki aq, üşüdüm be (:
evden önceki son durağım ise süpermarket oldu, şöyle havlu kalınlığında eşşek gibi peçetelerden aldım güzelinden, hoş desenli..
odama gelip poşetleri bıraktığımda, odanın oldukça derli toplu görünen haline bakıp, üzerine, pazar gecesi için düşündüğüm koreografiyi yerleştirdim aklımda..güzel... süper..olacak olacak..
tasarımla ilgili dertlerim bittiğinde, nihayet gecenin bir diğer ana objesi olan "yemek" meselesini düşünmeye başladım..en iyisi internetten biraz araştırma yapmak..hadi bakalım..
sandalyeyi çekip oturdum, laptopun ekranını bir kaldırdım ki, ekranla tuşlar arasına yerleştirilmiş a4 kağıtla göz göze gelmem bir oldu,
üzerinde, dolgulu harfler ve kara kalem yazısıyla "kerhaneye gidiyoruuuzz" yazıyor, yazının etrafında boy boy meme, göt, papatya, sik taşak, roket, milli forma çizimleri,
ulan benim bir boşluğuma denk geldi..bir boşluğuma denk geldi arkadaş, zaten günlerdir sinirlerim gergin, bir boşalma oldu.. nasıl gülmeye başladım..ama anırıyorum yani, o gülüş, gülüş felan değil (x
zorlukla nefes alarak iki büklüm doğrulmaya çalıştım, gözlerimden filan hep yaş gelmiş, of..bu ne lan ahahahahha... ah..ah..tamam.. karnım...
biraz sakinleşeyim diye bekledim ama, kağıda bakınca gene kıkırdamaya başlıyorum (: neyse sonunda biraz nefeslendim, elimde kağıtla odadan çıkıp tolganın odaya daldım,
"kapıyı çal ayı"
"lan bu ne amk sen mi çizdin bunları? afsagfasga"
bu elimde salladığım kağıdı görünce yatakta yan devrilip gülmeye başladı.. böyle bir dakika kadar daha anırarak güldükten sonra yorulup nefesimiz kesilince, bu masanın üstünde duran başka bir a4 ü alıp bana doğru salladı,
"bana da bırakmışlar ahahah, tam puşt bunlar lan x)"
"ahaha..kim bu, hangisi"
"nuriş çizmiştir herhalde ya x)"
"ee..kerhane filan demişler?"
"hee, olm adamlar aralarında anlaşmış gidiyor lan? bizi de çağırıyorlar işte, bu da davetiye afasfaggsa"
"vay amk? bildiğin gidiyorlar?"
"valla lan, bugün hatta, birazdan çıkarlar, demin geldiler sen yoktun, bana elden verdiler davetiyeyi x)"
"benim de laptobun içinden çıktı safsaf... ee..bugün gidecekler diyon da, gece bizim program var olm? nuriş nereye gidiyo?"
"ya daha kaç saat var amk sizin programa, adam rahatlayıp gelcek işte x)"
"eaallah allaaah... ibnelere bak lan sen (:"
"sorma aga beni de komaya soktular öğlen öğlen x)..sen nerdeydin lan sahi?"
"aga kızı yemeğe çağırıcam ya ben..bir şeyler aldım işte odaya.. süs müs.."
"oo (: iyimiş.. göt bana hiç böyle özel hazırlıklar yapmıyon odana gelince xp ..ne yemek yapcan kıza bakam? biliyon mu lan sen yemek yapmayı sanki zuhahah"
"sie lan (:..yapıcam bir şeyler ama.. daha karar veremedim :/"
"cidden ne yapmayı düşünüyon kanka? kıza taze fasulye cacık yedirmicen her halde? x)"
"yok lan... lan, nesi varmış taze fasulyenin? hıyara bak, görende her gün fransız restoranlarında takılıyor sancak"
"ehehe..ama cidden aga, madem öyle süs müs kastın, esnaf lokantası menüsü yapma bari x)"
haklıydı tolga.. cidden ne yemek yapıcam ben?..nohutlu pilav mı yapıcam amk? yanına bir de hoşaf açayım tam olsun.. töbe töbe.. şimdi nimete hakaretten çarpılıcaz bir de ayak üstü..
http://fizy.com/#s/2b71c5
çaresizce çöktüm tolganın yatağa..
"aga bilmiyom valla ya..aylardır tencere bile karıştırmadım doğru dürüst.."
"heeh işte ben de onu demeye çalışıyorum amk bi saattir..bildiğini de unutmuşsundur sen?"
"olabilir..internetten bakıcam işte bişeyler ya :/"
"internet mi? ne gerek var olm? senin yanında bu işlerin gurmesi duruyor lan eheheheh"
şaşırmış bir şekilde tolgaya döndüm,
"yardım mı edicen la bana (:"
"yardımdan da ziyade, direkt ben yapabilirim uygun bir ücret karşılığında xd"
"vaay amk..yap lan x) ne istiyosan vereyim? gerçi, benim sahip olup da senin sahip olmadığın bir şey de yok ki be aga :/ ne verebilirim ki sana :p"
"ooo..bak şimdi damardan girdin işte, aaynen enjeksiyon x)..tamam lan, bir şey istemiyorum amına koyim, sen dediğim malzemeleri al yeter, ayarlıcam sana..agandan kıyak"
"obaa..olm kralsın lan (: "
"eyvallah eyvallah, ama senden özel bir istek hakkımı da saklı tutuyorum, gerektiğinde her an kullanabilirim x)"
"tamam aga ayıpsın ya, ne alayım? ne yapıcaz?"
"hıışşşh... bak şimdi güzel kankıaaa... " deyip elini omzuma attı,
"önce beni sikmicen demi? x)"
"x) hah işte özel istek oydu sagfag... neyse dinle, tavuk sote ana yemek, tavuk göğsü alacaksın, yanına patates de yaparım, 3-5 tane de patates lazım olur..çok iri olması şart değil"
"dur lan yazayım bari"
"ya salak mısın tut aklında işte..tavuk sote-patates iyi mi?"
"iyi ya iyi iyi, süper "
"tamam..eee..çorba olsun mu?"
"aa..çorba sahi, aga çorbayı ben hallederim ya? benim uzmanlık alanım sonuçta x)"
"emin misin?"
"lan daha geçen hafta yapmadım mı tel şehriye? tamam tabak çanak ellemiyoz dedik de, o kadar da değil... bir çorbayı da yaparız herhalde"
"e iyi o zaman, çorbayı sen yap..şehriye mi yapıcan gene?"
"ne yapiyim? mercimek filan çok zor be aga, bi de güzel olmazsa.."
"iyi iyi, şehriye çorbası yapıyorsun sen o zaman... şimdii... tatlı olcak mı lan? x)"
"olsun mu?"
"olsun tabi olm, kemal paşa yapayım alırsan?"
"kemal paşa?..bilmem ki..senin keki yapsana lan? yapamaz mısın?"
"hıı... kek dedin ayıp ettin bak şimdi.."
"niye bea?"
"olm onu iki saat unu yumurtası..vay amk..tamam lan onu da yaparım..siktin beni aga nerden girdim bu işe x)"
"hacı öyle diyosan küserim valla bak :/"
"tamam lan tamam..ibneler gitsinler de nereye gideceklerse, keki bugünden yaparım"
evet o aşağıdaki ibnelerin fırını da var yanılmadınız..tek eksikleri digitürk herhalde,(onu da seneye bağlatıyoruz beyler merak etmeyin asfdsafsa)
"süpersin! x) tamam, çorbaaa..tavuk..kek..başka bir şeye gerek var mı?"
"daha ne amk siktin zaten ebemi x) daha bir şey istiyorsan da sen ekle artık.."
"tamam aga ya, çok sağ ol valla, şu anda bir hayat kurtardın ve izdivac ile sonuçlanabilecek bir sürecin başlamasına vesile olacaksın x)"
"hehehe... sahi lan, söylücen mi kıza o gece?"
"öyle planlıyorum abi ama..hayırlısı her şeyin.."
"aynen aynen..hadi bakalım lan..amına kodumun (: ..seni de böyle gördüm ya (: ... "
"eyvallah aga (:"
kapı çalınınca bakmaya gittim, ibneler gelmiş, gülen üçlü gibi kapının önünde sırıta sırıta duruyorlar,
"naaber hacı, aldın mı mesajı :p"
http://fizy.com/#s/3wj3cb
"olm siz var yaa (: geberiyordum lan gülmekten..hanginiz çizdi onu?"
"tabi ki ben " deyip kollarını şampiyon sporcular gibi havaya kaldırdı nuriş,
"lan senin gece programın yok mu sikik? ne işin var sikişte?"
"ohoo aga o zamana kadar 3 kere gider gelirim"
"nerde burası? kerane?"
"xxxx de bea" dedi alper komşu şehrin adını söyleyerek, "devlet keranesi aga, tamamen yasal, vesikalı sikicez x)"
"vay anasını" der gibi mimik yaptım, o arada bunlar koridoru adımlayarak benim odaya doğru yürüyorlar, tolga da çıktı,
alper,
"hah aga, tamamsınız demi? geliyosunuz?"
"ne gelmesi lan..amk abazaları (: ..akşamüstü sizin fırını kullancam ben bu arada haberiniz olsun"
"tamam aga sormana bile gerek yok, kek mi yapıcan lan? x)"
"hee..ama bu ibne için sadece"
"niye? ha, bi de niye gelmiyonuz olm siz? tsigalko giyinmiş?"
"o daha yeni geldi dışardan da ondan giyinik amk"
"haa..tsigalko? aga? geliyon demi? bak büyük macera var yani..kaçmaz bu fırsat x) bu iki çüksüzü bile ikna ettim lan? siz gelmezseniz ayıp valla"
ben gülerek,
"ya ne işim var olm mal mısın ya..sizin de ne işiniz var, kerane merana, kamyoncuların siktiği karılarla mı sikişceniz?"
"yeoooaa amma yaptın hacı sen de, olm, devlet diyorum, vesikalı diyorum, gayet mis gibi hatunlar var lan?"
"gittin mi sanki daha önce?"
"eveet? üniye geldiğimiz sene kayıt günü gitmiştik bir arkadaşla?"
"heassiktir lan? hani nerde o arkadaş?"
"olm adam xxxx (komşu şehir) de okuyor lan bizim üniversitede değil ki?"
"hee..iyi..siz gidin bakalım..amk abazaları..nerden de geldi aklınıza anlamadım ki? x)"
"e azdıık aga? ben şahsen yazdan beri... tık yok x)"
"ehehe, bak sen hele bak hele baak (: ..artiz"
"ne abi, tabi siz ibneler birbirinizi bafilediğiniz için sıkıntı yok tabi safsafasg"
"kes lan (:"
"iyi biz gidiyoz gelmiyosanız?"
"siktirin gidin"
"nuriş geç kalma sikerim aga, akşam program var"
"yok abi ya, çoktan geliriz..hadi size de iyi bafiler (:"
"sie sie hadi..(:"
piçleri yolladık evden..vay amk..adamlar resmen keraneye gidiyor lan..hahaha..
tolgaya baktım, duvara dayanmış mahsun mahsun gülümsüyor,
"ben de cansuyu çağırayım bari aq" dedi
"oooh..ooh..ben de gidip boysfood u açayım bari o zaman aq.."
"hehehe..siktir lan..ben kızı muhabbet için çağırıcam olm..seviyeli bir ilişkimiz var amk, senin gibi tavşan co culuk oynamıyoruz x)"
"e iyi yeaa..malzemeleri alayım bende gidip..söylesene tekrar.."
"tamam, kek istiyorsan kağıt kalem kap gel, malzemeler fazlalaştı x)"
süpermarkete,tolganın dediklerini almaya giderken bir yandan da aklımdan geçiriyordum,
"vay be tsigalko, millet kerhaneye gidiyor, kız arkadaşını eve atıyor, sen romantik yemek düzenleme derdindesin..aah ah..aşk işte..nelere kadir..(:"
dönüşte çiçekçiye uğrayıp gül aldım gene..bu sefer farklı bir amaçla kullanacağım hayırlısıyla (:
panpalar bu arada @orlandoc "mum" u bilmiş, kendisini şukulayalım lütfen
bir 10-15 dakika atıştırma arası veriyorum, buçuk gibi yeniden yazmaya başlayacağım, görüşmek üzere
http://fizy.com/#s/1dllyw
cumartesi gecesi...
programımızı yaptık hayırlısıyla..buse gelir mi diye umdum ama gelmedi..neyse, yarın görüşeceğiz nasılsa, parkta buluşacağız önce, sonra ben onu ordan alıp bize getireceğim..çok güzel sürprizlerim var çok (:..bir tanesi hayatının sürprizi olabilir hatta..siz biliyorsunuz ne olduğunu..danayla ilgili..hani danaa, kuyruk, o kuyruğun kopması filan var ya
nilay yurttan kız arkadaşlarıyla gelmişti gene, bizimkilerin yanına biraz oturdum, bunların masaya oturmadım bile (ki hemen yan taraftaydı aslında) öylesine gözlerimle selam verdim filan..zaten eda da var aq..getirme artık şu kızı..neco bizim masadaydı (haayret)
geçen cuma, benim okula gitmediğim gün yani, staj ve tez mevzuları konuşulmuş..
haa..yaa..bu sene 3. sınıftık demi biz? yazın staj var..sene sonunda tez alımı var..vay amk..git gide mühendis oluyoruz be (: ..laboratuvarlardı, sınavlardı derken, şimdi de stajlar mıtajlar (: ..güzel güzel..kanım kaynadı valla (: ..o konularda bilgi verdi bana biraz, almam gereken bir kağıt mı ne varmış ilgili hocadan..eh, pazartesi alırık ya onu da..
erken çıkıp eve döndüm, bir an önce yatağıma uzanıp gülze hayallerime dalmak için sabırsızlanıyordum çünkü, nilay, ben böyle soğuk davranınca ne yaptı ne etti hiç bilmiyorum valla, bakmadım bile doğru düzgün yüzüne..
pazar sabahı..
zınk diye 8 de uyandım allahın pazarı... lan..yat uyu işte be? daha karga bokunu yememiş, sen ayaktasın..bugün özel sektöre bile tatil lan? yat uyu?
uyuyamadım..çok heyecanlıyım arkadaş... saatler kalmış şurda..sanki sezon sonu derbisi bekliyorum anasını satayım..öyle bir sabırsızlık var içimde..kıpır kıpır...
tolgaya baktım bi, ohoo..daha götünde pireler uçuşuyor, dudaklarını da şişirmiş uyuyor fosur fosur (:
keki yaptı, allah razı olsun..içi çikolatalı..akışkan gibi böyle..piç çok iyi geliyor elinden bu işler valla..kuma olarak mı alsam napsam acaba bunu x)
ben de yapacak bir şeyler bulayım kendime dedim, artık uyandım nasılsa..gittim viledaya su-mark koydum, koridoru sildim, odamı sildim biraz da..masa örtüsünü örttüm masama, laptobu filan kaldırıp attım, masayı odanın ortasına doğru çektim, halıyı yaydım, etrafta olan ıvır zıvırları yine sağa sola tıkıştırdım, askılığı tolganın odasına koyucaz, öyle anlaştım, amk bornozlar mornozlar üzerinde, kepaze gibi..
yatağımı tekrar tekrar düzelttim, tek bir kırışıklık istemiyorum..
mumları bile şimdiden dizdim, kızı almaya çıkmadan evvel yakıcam hepsini, önce bir kaç tanesiyle deneme yaptım, nasıl yanıyor, nasıl kokuyor, (kokulu mumlar var) uzun-şamdanlı olanlar yanarken sağa sola yatma filan yapıyor mu?
e yani, romantizim yapıcez derken evi yakmayalım demi sonra? (:
yemekleri akşamüstü yapıcaz, tolga sote çabuk soğur, zamanlaması önemli, onu sen kızı almaya gittiğin sıralarda ben ayarlar, altını kapar aşağı kata kaçarım dedi.
öğlene doğru birden bire çok büyük bir salaklığımın ve eksikliğin farkına vardım..lan? içecek yok? ne içicez yemekte?..
o sıralarda anca uyanan tolgaya da danıştım, piç taşak geçti gene,
"ayran içersiniz aga..amk romantik yemek demiyor musun? siktir git, şarap mı alıcan ne alıcaksan al işte.."
gitti küçük boy kırmızı ve beyaz şarap aldım birer tane..bir de kolayla vişne suyu da aldım ki, hani kız alkol almayayım filan derse diye (hem vişne-şarap esprisini de yaparım, komik olur ehehe..salak) gerçi içici bir kişilik geçen çarşamba gördüğüm kadarıyla ama olsun, her ihtimali düşünmek lazım..
sonra da, elime pilot kalemi, önüme, o desenli kocaman, krem rengi peçeteleri aldım, ve becerebildiğim en güzel el yazısıyla, yanımda açık duran kitaptaki satırları üzerine karalamaya başladım..zor bir işti..onca şeyi, hatasız, güzelce, bulaştırmadan yazmak..tam olmayacak gibi umutsuzluğa düşmek üzereydim ki, nihayet 4. peteçeteyi hatasız ve muntazam bir şekilde hazırlamayı başardım..onu şöyle bir kenara kaldıralım, değerli bir parça o (: ...
pazar akşamı...
"çorba.."
"oluyor.."
"patetesler hazır mı?"
"tamamdır.."
"tavuğu haşlamaya başlıyorum ben"
"ben içeri geçiyorum o zaman iki dakika, çorba karıştırma istemiyor nasılsa"
"tamam sen takıl"
odama geçtim, dün aldığım gülleri vazodan çıkarıp özenle yapraklarını yolmaya başladım,
tabaktan kafasına dökmüycem lan x) ..masayı süslemek için..
... saat 19.45...
"tolga? ne durumdasın aga?"
"oldu bu artık ya..bak ben üzerine biber filan serpmedim kız acı sevmiyordur belki diye, sen sorarsın servis etmeden önce, seviyorsa pul biber çok güzel oluyor söyliyim"
"tamamdır aga, eyvallah ya (: sana manyak bir borcum var, aklımda "
"hadi hadi (: ben bir 15-20 dakika sonra tavanın altını kapar çıkarım, çok ağır gelmeyin, soğumasın"
"okey, aga? öbür tencerede ne var?"
"pilav da yaptım (:"
"ne?"
"olm çorba var ama, sade sote-patatesle doymazsınız lan,güzel görünüyor tipi fiyakanı bozmaz yani :p, senin şehriyelerden de kavurdum, şehriyeli pilav "
"va... vaaay anaa... ben de diyorum ne kokuyor böyle..olm var ya..gel aga bi sarılcam lan valla içimden geldi x)"
"ehehe sstt tamam lan x).."
"tamam kaçtım ben, çıkarken ışıkları da kapa, mumları da yaktım ben demin, bir kontrol edersin inmeden önce"
"tamam tamam..inşallah evi yakmazsın hacı x)"
"sus sus aman (:"
... hızlı adımlarla parka doğru yürümeye başladım..tam 8 de demiştik... hadi göreyim seni buse (:
http://fizy.com/#s/1dllyy
"selam (:"
"selam (:"
"tam 8 de (:"
"ee öyle anlaşmıştık "
"valla süpersin, dakiklik büyük nimet bence (:"
"tabi,zamanında epey bekletilmiş gibi konuştun :p"
"he?..ha (: ..e tabi, anneler ve kız kardeşler bunun için var..ömrüm onları beklemek, alışveriş poşetlerini taşımakla geçti be (:"
"hıı (: benim ablaları gör sen bir de x)"
"ya valla..kadınlar işte (: görmeden de tahmin edebiliyorum, elde poşetler, mango senin zara benim geziyorlardır :p"
"uff sorma (: neyse, ben de onlardanım ama, şikayetim yok yani x)"
gülüşerek sohbete devam ettik..kısa bir yürüyüşün ardından bizdeyiz..
evden daha önce bahsetmiştim ona, işte nasıl bulduk, nasıl kalıyoruz filan..siz de hatırlarsınız..
anahtarı çevirdim, kapıyı açtım..kalbim gümbür gümbür çarpıyor..tamam, yemekler güzel yaptık, dekorasyonu uydurduk felan ama, sunum da güzel olmalı..
ışığı yakmadan koridora daldım, apartman ışığı içerisini biraz aydınlatıyor..ayakkabılarını çıkarıp arkamdan o da girdi, hemen bir terlik verdim, üşümesin körpe ayakları..
ben tam kapıyı kapatıyordum ki,
"ışığı yakmadın ya? nerden yanıyor? (:" diye sordu sevimli sevimli..
"dur dur (: ..yakma..sürpriz var (:"
"hıı..hadi ya? hadi bakalım (:" dedi şaşkın, beklenti yüklü bir ses tonuyla..
kapıyı kapattım..koridorun karanlığı daha da belirginleşti ama tamamen karanlıkta kalmış değiliz..zira yolun sonundaki, benim odamın kapısının camsı kısmında ve altında tatlı, soluk, sarı bir ışıltı süzülüyordu..
busenin yanına doğru yaklaşıp koluna dokundum usulca,
"yürüyelim?"
yürüdük yavaş yavaş..kalp atışlarım iyice hızlandı..inşallah beğenir lan..
kapıya iyice yaklaştık..sanırım artık buse de anlamıştı, kafasını hafifçe çevirip bana baktı, donuk, şaşkın bir gülümseme yüzünü kaplamıştı..kapı tokmağını çevirdim..mum alevlerini dalgaladırmamak için yavaş yavaş açtım kapıyı..
vay be..
ben bile büyülenmiştim mazaradan..hemen aceleyle yakıp çıktığım için durup seyretmeye vaktim olmamıştı..
odanın iki karşı köşesinde, yerde, üçer yuvarlak mum..
pvc dolabın tepesinde her iki yakın köşede ikişer tane daha..
masanın üzerinde toplamda 4 uzun, 2 yuvarlak mum..
tv sehpası diye alıp kullanmaya fırsat olmayan sehpanın üzerinde 5 yuvarlak mum..
vişne çürüğü rengi masa örtüsü, üzerinde şimdiden tabaklar yerleşik, içerde çorba tabağı, altta daha geniş, şu kenarlıkları çok alcak olan yemek tabaklarından, o tabağın içinde, yani çorba tabağının kenarlarında yolduğum gül yaprakları var..alttaki tabağı hiç kullanayacağız zaten, o bir nevi altlık gibi..güller için..yine masanın üzerinde gül yaprakları..ama örtüyle benzer renk oldukları için uzaktan net seçilemiyor..
dev peçeteler, yanı sıra normal peçeteler de var, çatal-kaşık hazır..
kapıda bir süre durakladıktan sonra, konuşmadan, ağır bir iki adım atarak içeri geçtik..ben, busenin sağ tarafında, yarım adım kadar da arkasındayım..elim kolunda hala..
bir kaç saniyelik sessizlik daha oldu..
zaten kız koridordan beri konuşmuyor..en son bir dönüp gülümsedi işte..
oh..
bayılıcam galiba heyecandan..
ne olur beğenmiş ol buse..
sakin olmam lazım..cool görün tsigalko..ev sahibisin... sakin..
http://fizy.com/#s/1ago96
tekrar döndü bana doğru..saniyeler var ya saniyeler..hani şu gözünüzü açıp kapayana kadar bile biri, ikisi akıp giden saniyeler..
durdu..
vallahi durdu lan?..
"güzel..olmuş" dedi kesik kesik..gülümsemiyor... ama somurtmuyor da?..
"teşekkür ederim" dedim alçak sesle mahcup mahcup..sonra yine aynı şekilde ekledim.. "eğer..bu şekilde yiyemem dersen..ışıkları yaka.."
"yo güzel böyle" dedi hemen..yanımda durmuş, başı hafifçe bana çevrili, odaklanmış bir şekilde bakıyor..korktum lan..buse..orda mısın?..
yavaşça yanından yürüyüp sandalyelerden birini çektim yapmacık bir hareketle (: ..sırıtıp, "sen geçebilirsin, ben çorbaları koyayım (:"
"tamam" deyip dudaklarını bitiştirdi, gülümsedi hafifçe, "peki bakalım" dercesine boynunu kırdı biraz..
oh!..valla beğendi galiba? hı?..ne dersiniz..ama çok gerildi kız beyler sanki ha? ciddileşti mi ne?..abarttım mı sizce? önce planlarla dolu sevgililer günü gezmesi..şimdi de bu?..amaaan..abartmışmışım... lan zaten bu gece teklif ediyorsun kıza be aq..daha abartması mı kaldı..
çorba tabaklarını aldım gülümseyerek, bu da meraklı gözlerle beni izleyerek, küçük bir gülümseme fırlattı, ellerini saldayenin kenarına koymuş, omuzlarını biraz kasıp boynunu içeri çekmiş, ıııyy o kadar tatlı görünüyor ki şu an x) ..ısırıcam..
odadan çıktım, koridor-mutfak ışığını mecburen yakmak zorunda kaldım, çorbalarımızı doldurdum, ıımm..güzel görünüyorlar valla..eh, ben yaptım sonuçta :p..
odaya girdiğimde buseyi, alttaki tabakta dizili gül yapraklarıyla oynarken gördüm, girdiğimi görünce dönüp gülümsedi gene..mum ışında, güzel yüz hatları daha da güzelleşmiş, hayal gibi, peri gibi oturuyor resmen... bir peri... masal kızı... benim evimde..karşımda..masamda... benimle beraber yemek yiyor..uyandırmayın sakın..şayet bu bir rüyaysa bile..sonsuza kadar uyumak zorunda da kalsam umurumda değil..
geçip karşısına oturdum ben de..
konuşmadan, sadece bakışarak bir kaç yudum aldım çorbalardan, buse,
"güzel olmuş" dedi yine..aynı şeyi demin de söylemiştin, hem de aynı ses tonuyla..robot olmandan kuşkulanmaya başladım valla buse, zaten insanüstü bir güzelliğin var karşımda delil olarak, daha da fazla kanıt bırakma istersen? anladık işte, bu dünyadan değilsin..(:..bambaşka bir yerden geldin..anladım... zaten ilk görüşümde anlamıştım..
gülümseyerek karşılık verdim, "afiyet olsun (:"
biraz sonra, etrafına da bakınarak, (mumları filan inceliyor)
"bu kadar uğraşmana gerek yoktu ama ya" dedi mahcup olmuş gibi,
"bir şey yapmadım ki? (:"
"her gece böyle yiyoruz diyorsun yani (:" deyip gülmeye başladı..ben de bu ani esprisiyle kontrapiyede yakalanmıştım..epey güldük..ortam ısındı..buse..seni bu yüzden de seviyorum işte..sayabileceğim yüzlerce sebepten biri de bu olsa gerek..
"evet, tolgayla baş başa :p"
"(: sahi o yok galiba?" diye sordu..
"aşağıdadır herhalde (:"
"hıı (: ..bizi baş başa bıraktılar..ya..ben böyle hazırlayacağını bilsem abiye bir şeyler giyer gelirdim :p..ne biliyim öyle yemek diyince..öğrenci evi, yemek..makarna filan takılırız diye düşünmüştüm (: ..sahi makarna mı var yoksa?"
gülmeye başladım yine..ne makarnası ne yemeği, seni yiyip yutucam birazdan böyle şekerlik yapmaya devam edersen (:
"sürpriz yemeklerim var" dedim şakadan bilmiş bilmiş..
"eh..(:" deyip gülümsedi..biraz sonra tekrar,
"evi yakarım diye korkmadın mı?" diye ciddi görünmeye çalışarak sordu ama muzip gülümsemesini saklayamadım..ben gene gülmeye başladım..lan yeter dalga geçme artık be (:
gülerek,"buse..(:" dedim tek elim refleks olarak yüzümün bir kısmını örter gibi..e utandım ama ne yapiyim..romantizm filan uçtu gitti zaten yani..
"tamam sustum" dedi sırıtarak.."şey olsun diye şey yaptım biraz..eee..anladın işte (:" dedi.
"ne olsun diye? anlamadım valla?" dedim saf saf,
kız gözlerini sağa sola kaçırarak, "ya... fazla romantik oldu ya hani..biraz şey olduk..öyle..rahatlayalım diye.." dedi cümleleri zar zor toparlayarak..obaa..o da mı heyecanlandı lan yoksa?
doğru söyle kız? çok hoşuna gitti, sen de heyecan yaptın, hatta biraz utandın, kasıldı demi? doğru söyle x)... çünkü sen de boş değilsin bana karşı..bu romantizm hoşuna gitti ama bir yandan da seni zayıflatmasından korkuyorsun..doğru söyle bana..çünkü ben sana bütün kartlarımı açık oynayacağım bu gece... ne olur bu "hayatımın oyunu"ndan kalkıp gitme..oyunların, hayallerin gerçeğe dönüşmesinin tam da eşiğindeyiz çünkü... öyle seveceğim ki seni..sen bile şaşıracaksın..
bitmiş çorba tabaklarını alırken,
"nesi varmış romantizmin?" dedim imalı bir gülümsemeyle, göz kırptım..odayı adımlayarak yemeklerimizi almaya gittim..
http://fizy.com/#s/1amrup
önümüzde tolganın yapıp, benim üzerine yattığım soteler, patatesler, biraz da pilav.. bardaklarımızda kırmızı şarap..
o şarapla pilavı da aynı masaya getirebilme başarısı bana has olsa gerek çarpılmasak bari mübarekler (:
"baya baya..güzel olmuş bunlar?" dedi sırıtarak yine..
"teşekkür ederim (:" dedim..çok da fazla üstüme alamıyorum çünkü ben yapmadım amk..neyse..
"sen sakallarını kestirmişsin bu arada, yakışmış" dedi,
"teşekkür ederim, yeni mi fark ettin :p"
"yok..da..söylemeye fırsat olmadı..baksana etrafa.." deyip sıkılgan bir şekilde gülümsedi,
şeytana uyup, biraz sıkıştırdım bunu,
"ha yani yolda gelirken de mi fırsat olmadı :p" deyip gıcıklık yaptım, ama gülüyorum tabi mütemadiyen, tamamen şaka, komiklik yapıyorum yani, lütfen ciddiye alınmasın (:
o da şakadan kızmış gibi baktı, kaşlarını çatmaya çalıştı biraz ama gülümsemesine engel olamıyor..
"tamam heyecandan söyleyemedim " dedi yarı ciddi şekilde..yani, hani bak sen bunu ima etmeye çalışıyorsun ama, hiç zahmet etme ben direkt söyleyeyim tarzı bir hareketti bu..acaba ne derece haklıyım?
"hah şöyle, itiraf et işte :p"
gülümsedi,
"sonuçta ilk defa böyle baş başa yemeğe davet ediliyorum, o kadarcık olsun"
aa, harbi mi lan? ciddi misin yoksa bu şaka mı?
ses rengime fazla anlam yüklemeden, sanki öylesine sorarmış gibi sormaya çalıştım ama beceremedim..heeey heyyyy tsigalko..öyle oyun oynayabileceğin kızlardan biri değil karşındaki..salak..ayça mı oturuyor sandın masanın ucunda? buse ulan bu buse! kime poz yapıyorsun sen..
"a, ciddi misin?"
kız gayet normal şekilde cevap verdi, ki zaten hiç oyunbaz bir karakter değil fark etmişsinizdir..öyle diğerleri gibi bir artislik, kendini kanıtlama çabası içerem, imalı cümleler kurmuyor hiç, arada üç beş espri yapıyor işte o da artık birbirimiz biraz tanıyıp az buçuk samimi olduk diye..onun hatrına...
"evet, ilk kez oluyor böyle bir şey (: tabi öyle arkadaşlarla beraber filan toplu gitmişlimiz var, kız olsun erkek olsun, ama bu şekilde, (sonra etrafı gözleriyle gösterip bir kez daha) , "" bu şekilde "" (: ilk kez (: "deyip gülümsedi..
"hıı..vay be (: ..aslında..benim için de öyle" dedim sakin bir gülümseme de ekleyerek..
"e hani tolgayla her akşam yiyordunuz ya?" dedi gözlerini kısıp, gene güldük..
... yemeğin ardından kek de getirdim, çok geldi filan dedi ama ısrar ettim en azından tadına bak filan diye, neyse, kabul etti,
"hah, tatlı yiyip tatlı konuşalım (:"
"(: kesin kilo aldım bu akşam..keki de mi sen yaptın? nasıl yaptın ya fırınınız da mı var?"
"ee (: ehe..bizim alt kattaki arkadaşların maşallahı var, çamaşır makinesi, fırın... x)"
"valla iyimiş (: ..hmm..kek de..güzel bu arada (: ..bunların tarifini de alayım ben en iyisi :p"
ne! aman tarif filan sorma kız, valla rezil olurum..
zoraki gülümsedim..
nihayet yemeklerimizin sonuna doğru geliyorduk artık..şimdi bu atmosfere uygun konuları açmanın tam sırası..gerçi buse de pek müsaade edecek gibi durmuyor, paso gır gır, işte biraz da kendini koruma psikolojisi sanırım beyler..böyle fazla yoğun atmosferlerde utangaç kızlar çabuk geriliyor,
hem utangaç hem de salaksa, susup put gibi oturuyor ya da burçin gibi abuk hareketlere giriyor, kasılıyor, saçmalıyor,
utangaç ve zeki olanlar ise işi espriye, gır gıra vurarak hem kendini, hem de karşısındakini rahatlatmaya çalışıyor, bu sayede romantik atmosferin getireceği olası itiraf-duygusal ve fiziksel yakınlaşmalarından önüne geçmeye çabalıyor...
şu andan itibaren sanırım en kritik soru, "buse bu ana kadar beni hiç reddetmedi, gel dediğimde geldi, benimle bir arada olmaktan hiç çekinmedi..peki bu kabullerin sınırı ne? beni gerçekte ne olarak görüyor? her an takılabileceği, iyi bir arkadaş mı? yoksa yanında geçirdiği saniyelerden zevk aldığı, hoşlandığı, potansiyel bir erkek arkadaş adayı mı?"
benim hislerim, zaten yeterince açık diye düşünüyorum..
peki ya buseninkiler?
işte onları da, benim bir şekilde yolunu bulduracağım muhabbetin sonucunda öğreneceğiz..
yani yarın gece (:
hepinize iyi geceler panpalar,
yorumlarınızı esirgemeyin
yeni katılan, yeni yorum yazan, eski olupta yeniden uğrayan panpalara da selamlar (:
arkadaşlar bir-iki parta sığmazdı sonrasında olanlar, o yüzden kesmek zorunda kaldım, hikayedeki bu gecenin tamamını bitirmek, yarın gecenin de tamamını alabilir, zaten ondan sonra 1-2 ufak olay var ve epey ileriye atlayacağız zamanda..
herkese selamlar panpalar, yorumlar bomba ehehe (:
bu gece 00.00 dan sonra buluşalım
tekrar selamlar, kaldığımız yerden devam edelim
arkadaşlar sağ el orta parmağıma bir şeyler oldu amk, her tuşa değişimde sızlıyor ekleminden..amk bu geceyi buldu..
yazmaya çalışacağım ama hızım epey düşebilir -ki zaten pek yüksek değil ya- şimdiden uyarayım yani..vay amk görünmez kazadan daha görünmez bir olay bu, anlamadım noldu durduk yere..
..iyice gerildim..
artık malum mevzuları açmanın tam sırası..ya şimdi, ya hiç..
ama korkuyorum bir yandan da :/ ya dilim sürçerse, ya saçmalarsam edebiyat yaparken.. evet, edebiyat yapıcam..ama bir sor niye?
beyler, bu, belki de benim kızla son yüz yüze konuşmamdır? nerden bilebiliriz? hoş gecenin sonu nasıl bitecek, belli değil ki? ya reddederse beni? olmayacak şey de değil... işte o zaman.. bırakın bir daha konuşabilmeyi, yüzüne bile bakamam her halde..
işte o yüzden, bırakın doya doya konuşayım.. edebiyat parçalayayım.. hani,tam olarak zaten mümkün değil ya ama, belki biraz olsun içimdeki duyguları ona tarif edebilirim... ve belki de en azından acır bana..
tam nasıl başlasam diye kara kara düşünüyordum ki, o konuştu,
"çok güzel olmuş her şey, teşekkür ederim davet ettiğin için (:" deyip içtenlikle gülümsedi..
ben, "ben teşekkür ederim.. geldiğin için.. gelmeye de bilirdin çünkü" dedim..
bir iki saniyelik bir bakışma oldu.. işte başlıyoruz..
http://fizy.com/#s/1ahdin
"neden gelmiyim ki?" deyip saf saf gülümsedi kendi halinde..
"bilmem? gelmeyen de gelmez yani..şey..buse, sence çok mu abartmışım? ya da..genel olarak çok mu abartıyorum dersin?" dedim sıkılgan bir şekilde..
biraz düşündü..yüzü ciddileşmişti.."ya..abartıyorsun demeyeyim de..hani, öğrenci evinde yemek deyince böyle bir şey hayal etmiyor tabi insan (:"
güldük..sustuk sonra..konuştum,
"içimden gelerek yaptım..beğendiysen ne mutlu bana (:"
"beğendim..teşekkür ederim tekrar..(: ..ben de içimden gelerek kabul ettim zaten x) hani dedin ya, gelmeyen de gelmez diye :p"
"(: ya zaten, hani, acaba ne zaman resti çekeceksin diye bekliyorum biliyor musun? ,
buse, kantinde beraber yiyelim mi? olur,
buse, sevgililer gününde dışarı çıkalım mı? olur,
buse, bana yemeğe gelir misin? tamam :p
yani her yeni bir şey soruşumda içimden, eyvah kesin bu sefer abartın deyip kabul etmeyecek diyorum (:"
gülmeye başladı..biraz utandırdım galiba..utanma gı, kıyamam..şaka yapıyom ben..kaynaşalım diye..üzerindeki gerginlik azalsın diye..şayet varsa tabi..ama var gibi..
"pek kıramıyorum insanları galiba " deyip imalı imalı sırıttı,
"e bu sayede de epey şey paylaştık sayılır, kısa zamanda baya anımız oldu :p ..sahi, cidden benim aylardır, yıllardır tanıdığım ama bu kadar şey paylaşmadığım bir sürü insan var... seni tanımak, tanımaya çalışmak çok güzel..farklı.."
bir kaç saniyelik bir sessizlik oldu gene..ikimiz de bin düşünüp bir konuşuyoruz resmen..iyice yoğunlaştı ortamın atmosferi..
"doğrudur..herkese aynı şekilde yaklaşamıyor insan..biraz mizaçla alakalı sanırım..ama sen sıcakkanlı birisin zaten ilk gün anlamıştım (:"
"ilk gün..ben de senin farklı biri olduğunu ilk günden anladım.."
"farklı mıyım? " deyip mahsun mahsun gülümsedi, sanki kötü bir şeyle itham ediliyormuş gibi..
"bence öylesin" dedim ciddi, sakin bir ses tonuyla..
tekrar bir sessizlik oldu..bunu stage 3 e geçişimizin loading kısmı olarak düşünebilirsiniz..
artık bölüm canavarlarıyla karşılaşma vakti..
ağzımdan neler çıkacağına pek de karar vermeden, doğaçlama bir hissiyatla konuşmaya başladım,
"geldiğin yerde.. neler bıraktın? sana tamamen yabancı bu yere geldiğinde neler hissettin?..eminim güzel bir arkadaş çevren vardı, aylarca, yıllarca bir arada olarak, yavaş yavaş, sağlam adımlarla ilerlettiğin arkadaşlıklar?.."
aniden atmosfer ve konuşmanın gidişatı değişmişti.. gır gır yapılabilmeye açık ihtimallerden ve yollardan uzaklaşıyorduk.. uzaklaşıyordum, bilinçli bir şekilde, ama spontane olarak..
"vardı tabi iyi arkadaşlarım" dedi gülümsemeye çalışarak.."dediğin gibi, aylarca, yıllarca bir arada olduğum, sevdiğim insanlardı..ama kısmet işte, ayrılmak zorunda kaldım.. burada başkalarıyla tanıştım sonra (:"
"aynen.. kısmet..sen, kalk taa samsundan, buralara gel, bu şehre, bu üniversiteye..bu bolüme..o gün o kantine gel, o sandalyeye otur (: kısmet..(:"
benim nostaljik gülümsemelerime, o da biraz şaşkın, biraz meraklı gülümseyişle karşılık verdi.. gözleri, ağzımdan çıkacak kelimeleri kollar gibiydi..bu garip, henüz yabancı (e tabi yabancı sayılırım daha) olduğu çocuğun lafı getirmeye çalıştığı yer de neresiydi ki böyle?..
"oradaki kurulu düzeninin ve arkadaşlıklarının üzerine, burada girdiğin ve haklı olarak belki de biraz temkinli yaklaştığın yeni ortamındaki sivri tip olmak aslında çok da hoşuma giden bir şey değil... dedim ya, sana bir şeyler teklif ederken hep bir "hayır" beklemeye başlamıştım sonunda.. sanki "ne bu hız?" diyecekmişsin gibi korktum..ama seni de bir an önce tanımak istediğim için, kendimi engelleyebilmiş sayılmam.. gördüğün gibi..(:"
"ben şikayetçi değilim ki bundan?..rahatla biraz" dedi anlayışla gülümseyerek..
acaba olumlu bir yöne doğru mu gidiyoruz, yoksa kurbanlık koyunun gözünün bağlanması paralelinde bir merhamet gösterisi mi bu?..
http://fizy.com/#s/1d77s6
gözlerimi, yüzüne bakmak için zorlayarak konuşmaya başladım tekrar,
"sen güzel bir kızsın buse..bir kere, güzelden de öte, bir ışıltın var bence..insanları çekiyor..o yüzden, kız olsun, erkek olsun, insanların ilgisine alışkınsındır diye tahmin ediyorum..rahatsın yani..sen rahat olabiliyorsundur ama ben olamadım..olamıyorum..sana karşı diğerleri gibi sıradan olmak istemiyorum bir yandan, ama bir yandan da hayatın sadece iki insan arasında geçen bir hikayeden ibaret olmadığını bildiğim için, engel olamıyorum herkesin yaptığı ve belki de artık senin görmekten bıktığın şeyleri yapmaya.."
kız karmaşık bir yüz ifadesiyle beni dinliyordu..az önceki iltifatım için alçak sesli bir "teşekkür ederim" den başka ses çıkarmadı..diyeceklerimi merak ediyor, içinde bulunduğum müşkül duruma (ki bence artık her şeyin farkında) saygı duyuyor ve konuşma işini bana bırakıyordu..
devam ettim,
"lisedeki yüzeysel arkadaş ortamında çıkıp da buraya, yani..bu şehre, üniversiteye ilk geldiğimde, hiç bir şeyin farkında olmadığımı, hiç bir şeye sahip olmadığımı anlamam pek zamanımı almadı..aslında ben hiç bir şey yaşamışım meğer..onlarca sandığım dostlarım, arkadaşlarım, bir elin parmakları kadar bile yokmuş..
zaman geçtikçe yavaş yavaş, sahip olabildim bazı şeylere..çok şükür yani..iyi dostlar edindim..kimisini daha yolun başında kaybettim..mesela tolga, biliyorsun işte (: şu hayatta kanka diyebileceğim bir kaç adamdan biri, aynı zamanda az önce yediğimiz sotelerin ve kekin de gerçek mimarı (: (lan ne diyorum ben?)..senin yemeğe geleceğini günler öncesinden söylediğimde bana yardım etmeyi teklif eden, biz eve gelmeden önce son ana kadar bekleyip yemeklerin soğumasını, mumların devrilmesini engelleyen adam aynı zamanda.."
kız şaşkın şaşkın bana bakıyordu..durmadım,
"sonra nilay var, kankam nilay, ..ya bir insan nasıl bu kadar bana tahammül eder, hep mi arkamı toplar, her düştüğümde de mi kaldırır, derdimi dinler, benimle ağlayıp benimle mi güler? dersen..işte nilay da o..annemin üniversite şubesi..(gülümsedi)(: ... sonra okan var tabi..bahsetmiştim sana da..dostluğumuzun tadı damağımızda kalan arkadaşım..bilmem kaç bin kilometre öteden bile birbirimize yetişiyoruz hala..
ailem..arkadaşlarım..öyle denk geldiler, öyle güzel girdiler ki hayatıma..baktığın zaman sanki şikayet edecek hiç bir şeyim yok gibi..
ama tüm bunların ötesinde, tüm bunlardan farklı, bambaşka bir boşluk oluyor insanın içinde..çünkü ailenin kalbindeki yeri farklı, dostlarının ki farklı..o boşluk bunlarla dolmuyor..
21 sene..düşün koca 21 senedir dünyadayım, bu toprağa ayaklarım değiyor yani neredeyse çeyrek asırdır..belki yaşadığım dünyaya aklım ereli daha 10 seneden fazla olmadı ama, sonuçta onca zamandır buradayım..o boşluk da benimle beraber..hep içimde..yalan değil zaman zaman doldurmaya çalıştım ama, hep eksik kaldı, eksik geldi ölçüsü, tartısı..
sonra bir gün birini gördüm işte..kısmet..(: ..bana hiç hissetmediğim şeyleri hissettirdi..hiç yapmadığım, yapamam, utanır, çekinirim dediğim şeyleri yaptırdı..planlar kurdurdu, sonra "yapay" görünmekten korktuğum için bozmak, ama işi de şansa bırakmaya korktuğum yeni baştan yapmak zorunda kaldığım planlar..hayatımda hiç olmadığı kadar hızlı koştum peşinden, erken davrandım kendimce, çünkü, nihayet, sahibini buldum dediğim o eksik kısmın, geç kalırsam sonsuza kadar öyle kalmasından korktum..
korktum buse..sana doğru, senle ilgili bir şeyler yapmak isterken, yaparken de korktum, seni ürkütürüm, beni terslersin diye..ama bir şeyler yapmadan beklemekten, ağırdan almaktan da korktum, ya geç kalırsam diye.."
işte bu be..
sözlerimin etkisini tartmak için yüzüne baktım dikkatle..
allak bullak olmuştu.. evet..yani daha fazla nasıl ima edilirdi bilemiyorum ama, birazdan zaten imasız şekilde de söyleyeceğim..
derin bir rahatlama nefesi verdim..ben üzerime düşeni yapmıştım artık.. ellerimle, yanımda duran büyük, desenli peçeteyi aldım gayri ihtiyari.. yanlamasına açıp önüme koydum..o da gözleriyle beni takip ediyordu..bir kaç saniyelik düşünme zamanının ardından, o da çekingen ellerle yanında duran ve o ana kadar kullanma gereği duymadığı süslü peçeteyi titreyen parmaklarıyla önüne çekti, açtı benim gibi.. orada, benim saatler öncesinden kaleme aldığım, ünlü bir şiirden böle parçalaya ona uydurduğum satırlarla göz göze geldi şöyle bir.. yandaki mumu biraz kendine doğru çekti, yazıları okuyabilmek için,
"kitap okurum, içinde sen varsın
şarkı dinlerim, içinde sen
oturdum ekmeğimi yerim,
karşımda sen oturursun
çalışırım, karşımda sen
en güzel deniz,
henüz gidilmemiş olandır
en güzel çocuk
henüz büyümedi
en güzel günlerimiz
henüz yaşamadıklarımız
ve sana söylemek istediğim
en güzel söz,
henüz söylememiş olduğum sözdür
o şimdi ne yapıyor?
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
evde mi, sokakta mı?
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
o şimdi ne yapıyor
şu anda şimdi, şimdi..
belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
ve ne düşünüyor, beni mi?
yoksa ne bileyim,
fasulyenin neden, bir türlü pişmediğini mi?
yahut insanların çoğunun neden böyle bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor
şu anda şimdi, şimdi.."
dikkatli gözlerini satırlar üzerinde gezdirmeyi bitirip yukarıya, bana doğru kaldırdığında tamamen bulanıklaşan yüz ifadesini gördüm..
"benim ne düşündüğümü artık biliyorsun (:" dedim yarı efkarlı yarı inançlı bir tonla,
"peki sen ne düşünüyorsun buse?"..
peçeteyi kibar parmaklarıyla kapatırken, cevabını duymadan önce son bir çırpınışım oldu,
"ne dersen saygı duyarım.. acele oldu, beklenmedik oldu, ya da erken oldu dersen.. asla sorgulamam... ama diyorum ya..bekleyemedim.. göze alamadım yani beklemeyi..ya biri benden önce davranırsa, ya da o başka birini düşünmeye başlarsa diye korktum.. bekleyemedim buse.. bekletmemek lazım sevgileri..bu gece gözlerimizi kapattığımızda yarına bile uyanacağımız şüpheliyken, ertelememeli.."
dolan gözlerimi gizlemek için önüme baktım, çatallaşmaya başlayan sesimi gizlemek için de sustum..
artık olan oldu.. dedim ya, ben üzerime düşeni yaptım.. boynumu taşın üzerine uzattım.. gözlerimi kapadım..
silahımı bıraktım..
kalkanımı, zırhımı attım..
göğsümü gere gere, delikanlı gibi.. hesap etmeksizin, kıvırmadan, kolayına kaçmadan, oyunlara başvurmadan, dikildim işte karşına..ne desen kabul buse..
ne desen kabulüm... senin canın sağ olsun.. güzel yüzün, gözlerin bensiz gülecekse, benden bir başkasına gülecekse, varsın onun, onların olsun.. senin mutluluğun, benle ya da bensiz, benim mutluluğumdur..
yalan yok.. şaka yok..ima, gır gır, varsayım filan yok..
ben varım.. sana olan duygularım var.. aşkım var.. ister al, ister at-yok say..
zar zor bir kez daha kaldırdım gözlerimi.. kız bir eli yüzünde, ağzını , burnunu zarifçe örtmüş, gözleri boşluğa dalmış..
kalbimin.. hatta kalplerimizin gümbürtüsünden başka ses işitilmiyor odada... çık çıkmıyor..
konuşsun diye bekledim..
ne diyecekti? yoksa hiç bir şey söylemeden çantasını alıp, masadan kalkıp, fırlayıp gider miydi?..
konuş buse..bir şeyler söyle..iyi ya da kötü.. ölüm fermanım bile olsa dilinin ucunda, okumaktan çekinme.. söyle..o kelimeler benim bu güne kadar duyduğum en güzel sesin, söylediği en kutsal şeyler olacak gözümde.. içeriği, anlamı, sonucu ne olursa olsun..
yeter ki bir şeyler söyle..
next--->