part67
panpalar şiir benim değil tabi ki, ünlü bir şiirden kesitler alarak oluşturdum, tamamı bu değil, daha uzun (:
ayrıca fena arabeske bağlamışız sanırım, da öyleydi be beyler, valla o gece yaşadığım duygu selini mümkün değil kelimelere dökemem zaten, ciğerim yırtıldı amına koyim ciğerim be..
http://fizy.com/#s/1d78il
...
"aslında.." dedi..
oh..konuşmaya başlıyor, hadi bismillah..
"ben... "
kesik kesik, miyavlar gibi çıkıyordu sesi..oha..ben acayip bir ruh halindeyim zaten şu anda, dünyada bile değilim de, o da tuhaf olmuş beyler..olumlu mu, olumsuz mu bilemem ama o da epey etkilenmiş durumda şu an..inşallah pozitif bir etkidir bu..
"..kızlar da..şakasına söylemişlerdi filan ama... ben de..ama ani oldu tabi... bu şekilde olacağını düşünmüyordum... mesajla ne biliyim..başka..imalarla..tsigalko konuşamıyorum şu an.." deyip gülümsemeye çalıştı nefes nefese...
gülümsüyor..yapma buse..sakın..eğer ağzından çıkacaklar beni infaz edecekse, öncesinde sakın böyle ümit verme, zaten dağılmak üzere olan ruhumu hepten tuzla buz edersin..
"..kolay kolay üzerine alınan biri değilim ben.." dedi sonra biraz daha kendini toparlamış bir şekilde..başını kaldırmış, artık gözlerimin içine bakıyordu..ben de kaçırmadan karşılık vermeye çalıştım..ama ölüyorum anasını satayım..birazdan ne var ne yok fırlayacak içimdekiler, atlar gibi çatlayarak ölücem..
"..hızlı oldu..evet, ani oldu..ben pek üzerime alınmamaya çalıştım..ama..(iç çekti)..o kadar güzel konuştun ki..kaçamıyorum ben de..bilmiyorum sence olabilir miyim o, kayıp parçan..beklediğin kişi?.."
"ilk gördüğüm saniye senin olman gerektiğini anladım" dedim.."çok başka bir şey bu buse..gerçekten... senin benim gibi hissetmediğini biliyorum..zaten mümkün değildir her halde..ben sadece..üzerime düşeni yapmak istedim..çünkü eğer söylemeseydim..söyleyemeseydim..aklımdan ölene kadar çıkmazdı bu..sevildiğini bil istedim... acele, ya da ani dersen..bir şey diyemem..çünkü ben seni gördüğüm ilk saniye senden hoşlandım, seni tanıdıkça da resmen aşık oldum... o kadar güzelsin ki..sanki içinin güzelliği dışına vurmuş gibi..beklediğin kişi olabilir miyim diyorsun da, asıl ben sana layık olabilir miyim? bence mesele bu.."
ağladı-güldü gibi bir yüz ifadesiyle sağa sola bakındı, görünmez birilerinden yardım isterdi gibi sanki..ard arda gelen samimi itiraflarım, araya filtre koymadan dobra dobra içimden geçenleri söylüyor olmam, onu da böyle davranmak zorunda bırakır gibiydi..
ben net im,
açık oynuyorum..bütün kozlarımı..olmayan kozlarımı daha doğrusu...
kazanan sensin..sen ol zaten..
bütün oyunların da, hesapların da, iddiaların da... umurumda bile olmaz..hatta kendim kazanmışçasına sevinirim..
öyle ipleri elde tutmaymış, ilişkide dengeymiş, hiç gözümde bile değil..al, senin olsun bütün iplerim..bütün tartışmalarımızı da sen kazan gerekirse..bütün hayatım senin..
bunları ona da söyledim beyler..
budur yani..
bu kadar..
karşında sana körkütük aşık bir çocuk var..
ne diyeyim ki daha?..ne düşüneyim, nasıl bir duygu besleyeyim sana karşı?
zaten bir ruhun, diğerine karşı hissedebileceği en kutsal şeyleri hissetmekteyim..
daha ne verebilirim ki sana? bundan daha değerli olan ne var dünyada?..
http://fizy.com/#s/1agyo2 özlemişim bu şarkıyı..
göz göze kaldım uzun saniyelerce..
gülümsemeye çalıştıkça büzüldü de dudakları..gözlerinde, güzel yüzünde bir duygu karmaşası..
"çok mu kolay olacak böyle?" diye sordu saf bir ses tonuyla ve imadan uzak olarak..ciddi ciddi soruyordu yani, kinaye filan yapmıyor..
yutkundum..derin bir nefes aldım..
"kolay mı?..sen kovmadıkça bir ömür koşabilirim arkandan..kolay oldu diyorsan yani..benim vaktim var..yeter ki sen rahatsız hissetme kendini.."
gülümsedi.."o..onu demek istemedim ben" dedi mahcup bir şekilde..
"ya..o zaman?" diye sordum gülümseyerek..
"..bilmiyorum..bilmiyorum tsigalko..o kadar şey oldu ki... yani öyle bir şey yaptın ki... ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyorum, ne demem gerektiğini bilmiyorum... yine söyleyebilirdin bana mesela..mesaj çekerdin ya da..okulda kenara çekerdin (: ... böyle oldu hep bu güne kadar..etrafımdakilere de, bana da..ama bu..bu çok başka bir şey cidden.."
"erkekler işte demi?" dedim gülümseyerek, "hep isterler..kenara çekerler, mesaj çekerler (: arkadaşlarını gönderirler, ağaç altına, çardağa beklerler (: ... bu farklı evet... esasen ben de bu güne kadar hep senin dediklerini yaptım zaten... ama bu farklı... bu sefer, hissettiklerim de farklı, karşımdaki insan da farklı... ben de farklıyım..bu başka bir şey cidden buse... öyle büyümüşte küçülmüş, feleğin çemberinden geçmiş kıyakçı tipler gibi konuşmak hoşuma gitmiyor ama, bir daha böyle hisseder miyim bilmem..sanmıyorum pek... insan kaç kere sever ki hayatında? gerçekten ama.."
derin bir nefes alıp sandalyesinde geri kaykıldı, kendini topladı, vücudunu dikleştirdi..gülümsemeye çalıştı tekrar..
"ben ne desem hafif kalacak bu saatten sonra" dedi kederli gözlerle..
yüzüne bakmaya devam ettim..
"keşke bu kadar açık olmasaydın.." diye devam etti, yüzüne anlayışlı bir gülümseme yerleşmişti..
"sorun değil" dedim, "utanmıyorum.."
"ama ben utanıyorum işte" deyip güldü.."şimdi ben de sana benim kayıp parçam ol diyeceğim, sahte gelecek kulağımıza.."
kalbim ağzıma fırladı..dişlerime çarpıp geri sekti..
oh..ne?..
haykırma içgüdümü engelleyerek, "söylemeyi dene?" dedim..yüzüm ne halde bilmiyorum ama her halde aniden flaş patlatılmasıyla çekilmiş bir fotoğraftakinden hallicedir..öyle komik, öyle şaşkın..
"sen de benim..kayıp parçam ol o zaman.." dedi..
uzun bir kaç saniye daha bakıştık..kızı yüzü titreşir gibi oldu..gözlerimi kapattım bir iki saniyeliğine..elimi uzattım masanın karşı ucuna..
biraz sonra bir el tuttu uzatılan eli... kadife gibi dokundu, uzun, ince parmaklar..gözlerimi açtım..mutlukla-efkar karışımı, gülen gözlerle karşılaştım..masanın ortasına doğru eğildim biraz, elimdeki eli kendime doğru yaklaştırdım..ve karşımdaki meleğin avucuna, bu güne kadar dudaklarımdan çıkan en masum öpücüklerden birini kondurdum..
o öpücük, mühürledi ikimizi..el ele kaldık öyle..epey abandone olmuş, ama yine de gülümseyebilen yüzler birbirini seyretti uzun süre..
bilmem kaç dakikayı, gözlerimizle konuşarak, sessizce geçirdikten sonra elini kibarca avucumdan çekip sordu,
"bunu hatıra olarak alabilir miyim?" dedi desenli peçeteyi çocuksu bir neşeyle sallayarak..
güldüm,
"bir fotokopisini istiyorum ben de (:"
2007 şubatının o güzel pazar gecesi, dünyada, samanyolu galaksisinde, ya da evrenin her hangi bir yerinde, hangi önemli ve yüce olay olup bitmiştir bilmiyorum,
ama bildiğim bir şey var ki, o da benim alın yazımın değiştiği...
benim için o gecenin ve o geceye değin sabahına uyanabildiğim tüm gecelerin arasında yaşanmış ve yaşanabilecek en yüce olay işte buydu..
o gece buseyle sevgili olduğumuz gece oldu..bir rüyanın başlangıcı..uyanmayı asla istemeyeceğim bir rüyanın, sonu olmaması için dua edeceğim bir masalın başlangıcı..
panpalar canım yana yana yazdım, bu kadar olabildi anca, aslında hem daha kısa sürede, hem de biraz daha betimleyerek yazmak isterdim ama parmağım izin vermedi..
bu gecelik burada bitirelim,
yarın gece kaldığımız yerden devam inşallah, takip edenlere teşekkürler (:
vay amk ne geceydi o öyle be..hatırladım gene güller açtı yüzümde valla.. bazı şeyleri insan unutmuyor, unutamıyor beyler.. hayatınızda unutamayacağınız, güzel anılarınızın bol olmasını dileyerekten, noktayı koyuyorum,
iyi geceler.
herkese selamlar panpalar, yorumlarınız çok hoş gerçekten, okurken benim de yüzümde salak salak gülümseyişler belirdi (: aşk güzel şey zaten be, eskisi de yeni de, mazide kalmışı da, nostalji olmuşu da..aşk güzel şey..
ayrıca bu kadar kalabalık olduğumuzu bilmiyordum lan? dünyayı ele geçirebiliriz yani o derece :p
bu gece 00.00 dan sonra başlarız gene, parmağım geçti gibi, işte hep bunlar eski sakatlıkların marazları, bu ellerin, parmakların başına gelmeyen kalmadı, topun diklemesine gelmesi mi dersin, üzerine düşmek mi dersin, kum torbasına dengesiz vuruş yapmak mı dersin.. hala nasıl bu kadar kibar kalabildiler şaşıyorum zaten, başkası olsa yerimde ork eline dönerdi amk x)
son olarak @zengin piçozun entrysine yorum yapayım,
valla başta ne demek istediğini anlamadım bile panpam,ama sonradan ekleme yapmışsın, aydım duruma. o anlattığım hikaye benim çocukluğumda başımdan geçmiş bir olay, sonra bir tane de uygulamalı korku hikayesi anlatmıştım onun üzerine, ama baktım ki insanlar pek ilgilenmiyor, ben de kafa sikmek istemedim ne yalan söyliyim, dedim onların yerine bir ara kendi üniversite yıllarımı anlatırım (ki buna karar vermemde çok önemli bir etken daha var, onu da hikayenin sonunda açıklayacağım, unutmayın) içinde korku da var, komedi de var, hüzün de var..
yani durum bundan ibaret, yalan, dolandan pek anlamam ben, tamam hayal gücüm fena değildir, iyi de süslerim kelimeli belki ama yalanı pek beceremiyorum, yine de herkesin kendi düşüncesi tabi, ne diyebilirim ki? (:
@ zenginpicoz :d hayırlısı be gülüm
1-1.5 saate kadar görüşürüz panpalar, yarın milli maçlar filan var, hem basket hem futbol, o yüzden kaynayabilir, bu gece yazalım en azından
panpalar, 40-45 dakika bekledim düzelir diye, gelmeyince açtım dizi izledim bir bölüm, kusura bakmayın valla benim suçum değil bu sefer, ben de yazamadığım için kötü hissettim hatta :p
normalde yarın gece gelmeyecektim milli maçlardan dolayı, ama eğer misafirim olmazsa yarın gece bunu telefi edelim,
kader ehm.. sözlük ayırdı bu gece bizi (:
selamlar panpalar (:
00.30 a doğru buluşalım, sözlüğün sıçmayacağını var sayarak konuşuyorum tabi (: ama bu sefer öyle olsa bile bir kenara yazacağım, düzelince atarım artık
selamlar panpalar, birazdan geliyorum, başlayalım
@ucurulmuş, panpam mizaç, yani tip olarak dış görünüş insanın elinde olan bir şey değil, yani sen seçemiyorsun tipini. benim dışarıdan soğuk görünen, allah vergisi tipimdir yani (: ama burçin e o lafı söylerken, davranışlarını kastederek söylemiştim, bunu ayırt edebilmen lazım bence
http://fizy.com/#s/1ah642
... saat 1 e doğru, buseyi yurduna götürüp bırakmış, evime de varmak üzereydim..
ayrılırken uzun uzun sarıldık..bir de öpücük aldım yanaktan..yüzümü yıkamaya kıyamam ben şimdi valla (:
hayatımda ilk defa..evet sizde şahitsiniz zaten, ilk defa, gerçekten hoşlandığım birinden karşılık almayı başarabilmiştim..
aslında bir şekilde sevilmiyor değildim..sorun, genelde benim sevememem, aradığımı bulamamam, içime sinmemesi olurdu ki, buse için böyle bir şeyin söz konusu bile olmadığını daha onu gördüğüm ilk saniyelerden itibaren anlamıştım..zamanla, onu tanıdıkça daha da pekişti bu durum..
ama bu sefer de, benim böylesine yanıp bittiğim insanın, bana karşı boş olabilme sorunsalı * ortaya çıkmıştı..olur mu olurdu yani? herkes beni sevmek, beni beğenmek zorunda değildi ki kardeşim? kız hayır dese, seni arkadaş olarak görüyorum dese, zart dese zurt dese..gıkımı bile çıkaramazdım..
lakin oldu be?..ilk kez ve umuyorum ki son kez..tek sefere mahsus ve sonsuza kadar sürecek şekilde..oldu... ben sevdim..o karşılık verdi..
zaten normali de bu değil midir?
erkek sever,
kızın da hoşuna gider erkeğin aşkı..karşılık verir..
zira öbür türlüsü, yani "aşık kadın" durumundan hiç bir zaman yüzüm gülmedi biliyorsunuz..normal bir durum değil çünkü... hastalıklı bir durum..kız dediğin aşık mı olurmuş? peh... aşk erkeğe yakışır...
zıplaya zıplaya apartmana girdim, alt kattaki ahaliye müjdemi vermek için kapılarını tıklattım..
alper açtı,
"selam geyler "
"ooo adamım gelmiş (: geç bakalım, gel"
salonda oturmuşlar, her biri bir tarafa yayılmış, nurişle neco ps oynuyorlar, tolga taşakları yaymış yuvarlanıyor..
"naptın la, aşık civciv x)"
"oo kanka.. hoş geldin "
"beyler.. anlatıyorum..geçin hele" dedim biraz yüzümü asarak, kandırıcam piçleri.. x)
"anlat lan? noldu, söyleyebildin mi? x)"
"söyledim ya..yemeğin sonunda işte.."
"hee.. artık karnı da doydu, tam zamanı demişsindir x)" diye gır gır yaptı tolga.. sonra benim sessiz sessiz yere baktığımı görünce..
"noldu lan? e demin gülerek gelmedi mi bu?"
ben daha fazla dayanamayıp sırıttım en sonunda..
"ahaha, ibne ya, bir de polüm yapıyor bak, bozuk takılıyor.. kabul etmiş beyler, hayırlı olsun x)"
"harbi aga oldu mu iş?"
bir rahatlama ifadesiyle yüzümde, "oldu lan.. valla oldu x)" diye sevinç gösteri yaptım..
alper çak yaptı, tolga sırtıma vurdu.. tebrikler, kutlamalar..
tolga,
"iyi lan.. artık bu sefer kızı üzmezsin her halde..vay amına koyim... bu göt bile aşık maşık oldu da sevgili yaptı be (:"
"yok abi yok..bu sefer olay bambaşka..(:"
"e inşallah (:"
şaka maka beyler düşündüm de, ceydadan sonra ilk uzun soluklu sevgilim olacak buse aradaki maceraları saymazsak..1 sene filan oldu be, demi?..
alper,
"evet abi.. artık aramızda bir tane sap kaldı sadece, ona yoğunlaşıcaz şimdi de x)" deyip necoya sırıttı.. aslında farkında olmadan da pot kırıyordu alper, çünkü necatinin derdi ve meselesi bambaşkaydı..bu durumu bilen ise sadece ben olduğum için, benim dışımdaki herkes güldü..
neco, yarı utangaç bir şekilde gülümseyerek,
"hayırlısı aga ya (:" dedi..
keyfin yerinde gibi neco?..hayırdır?..hayırlısı tabi... ama hayırlısı olanın o olduğundan emin değilim ben.. nilay, bilerek ya da bilmeyerek, tehlikeli bir oyun oynuyor.. kısmetse, yarın okulda sona erdireceğim bir oyun..
"ee lan sizin maceraları hiç dinlemedim ya ben keranacılar?" dedim dünkü seyahatlerini kastederek (:
"oohoo... adam anca soruyor amk... ama haklı gerçi, sen başka bir uzaydaydın aga 2 gündür x)"
"yani olm... e anlatın lan? anlattınız mı tolgaya?"
"anlattılar, olm karılar bombaymış lan? bir dahakine biz de mi gitsek napsak x)"
"anlatın gene.. merak ettim valla.."
alper minderlerden birine çöreklendi.."tamam anlatayım ben..;)"
tolga,
"kekin hepsini yediniz mi lan?"
"yoo hepsi duruyo lan nerdeyse"
"tamam ben onu alıp geliyom iki dakka, başlama alper, beni bekle x)"
"tamam aga :p"
tolga yukarı gitti, alper bana sırıtıp kaş göz yaptı,
"olm çok şey kaçırdınız ibneler x)"
"yaa ne kaçıcam amk, amı poşet olmuş, üstünden kamyoncu geçen karıları mı kaçırdım?"
"oo amma yaptın sen de heaa..lan var ya, her kesimden insan vardı emin ol, bmw ler vardı lan otoparkta, düşün x)"
"kiralamıştır aq..bmw m olcak, keraneye sikişe gidicem ha?"
"ee olm, öyle kolay değil hayat işte.. insanoğlu seks ister, sevişmek ister..o ihtiyacın da karşılanması lazım cafsdafdagfad"
tolga kekle beraber döndükten sonra, bizim keranacı üçlü, lig tv nin spiker ve yorumcuları gibi, lafı birbirlerine paslaya paslaya anlattılar maceralarını, gülmekten çatladık anasını satayım, bu alper var ya alper, tam bir stand up çu pezevenk (:
..o gece, yine huzurla uyudum, yarınki müzakeremi pek düşünmemeye çalışarak..en büyük ve aslında yegane düğümüm çözülmüş, soru, cevabını bulmuştu..
çatlasın düşmanlar..
artık benim de bir sevgilim var..
sözlük gene sıçışlarda ama bizi yıldıramaz :p
devam..
... ertesi sabah..
buseyle kampüs girişinde buluştuk,
"günaydın (:"
"günaydıın (:"
sevgi dolu, kibar bir kucaklaşma oldu..
yan yana, senkronize adımlarla yürümeye başladık.. ikimiz de saf saf sırıtıyoruz..ben dayanamayıp konuştum.. çünkü ben konuşursam, o da konuşacak ve böylelikle güzel sesini duymuş olacağım..
"nabersin (:"
pek..iyi bir açılış cümlesi değil farkındayım x)
kız güldü,
"iyi, sen nabersin x)"
gülüştük..
"hangi dersin var?" dedim.. hala salağım gördüğünüz gibi.. soracağın soruya sokayım tsigalko, bu mu yani merak ettiğin?
"süleyman hoca galiba?" dedi alnını kırıştırarak..
"ha..şeye giriyordu demi o?"
"hı hı.."
beyler şimdi siz şu yukarıdaki konuşmadan bir şey anladınız mı? yani, böyle bir mantık, elle tutulurluk var mı?
yok demi..
bence de yok valla..
saçmaladığımızı fark etmemiz bir kaç saniyemizi aldı, sonra birbize baktık yan gözle, kontrol amaçlı.. ikimizin de yüzünde aynı "ne diyoz la biz?" sersemliğinin ifadesini görüp, kopmamız bir oldu..
epey güldük, şubat havasında sıcak basmıştı birden yüzüme..
"dün gecenin etkileri hep bunlar galiba (:" dedi buse sempatik sempatik..
"olabilir.. çok da içmedik ama işte..(:"
"yani (:"
"başka bir sarhoşluk bu galiba (:" dedim sevgiyle gülümseyip..
o da baktı gözlerimin içine.. kahverenginin en tatlı tonu dünyamı ele geçirince, sanki ağzıma bir parça çikolata atmışım gibi oldu birden..
"kesin öyle" dedi, eliyle, beceriksizce elimi yakaladı..o kadar acemiyiz ki (: ..ben, ilk defa aşık olmanın acemisi..o, belli ki tümden acemi bu işlere..
sahi, acaba benden önce sevgilisi, sevgilileri oldu mu?..olmaz mı ya... bu kızı rahat bırakırlar mı?..neyse bunları niye düşünüyorum ki lan ben şimdi (: ..bir ara illa ki konuşulur.. çok da mühim değil gerçi, olması ya da olmaması..ama insan bilmek istiyor tabi..
ya o da seninkini bilmek isterse tsigalko?..
o zaman ne bok yiyeceksin?..
bu uyarı metni birden gözlerimin önünde geçince, zaten saçma bulduğum konuyu, tamamen beynimin arka raflarına itekledim..
önemli olan tek şey, sadece bu an..bu an ve busenin bu anda yanımda olması.. elimi tutuyor olması.. bana gülümsüyor, benimle yürüyor olması..
geri kalan her şey yalan..tek gerçek yaşadığım güzel duygular..
mühendislik kantinine girdik.. hala elimi bırakmış değil..ben de şikayetçi değilim bundan.. hatta hoşuma gidiyor böyle sahiplenmesi aşkımızı..o da, benim gibi, bütün dünya duysun istiyor belli ki..
ilerdeki masada gülşen ve sınıfından iki kız daha oturmuşlar, onların yanına doğru sürükledi buse beni..
"günaydınlarr (:" dedi neşeyle,
kızlar da bizi selamladı, ben de karşılık verdim filan..
birer sandalye çekip derslerin öncesine kadar yanlarına oturmaya niyetlenmiştik, gülşenin, tam da beklediğim gibi, duruma atlaması gecikmedi,
"günaydın..da..siz? hayırrdııır?? ((:"
"hayırdır hayırdır" deyip sırıttım, busenin sımsıkı kavradığı elimi hafifçe, havaya kaldırıp sağa sola salladım,
"oaaa.. ciddi misiniiz?" dedi yüzünde fırıncı küreğinin gireceği genişlikte bir gülümsemeyle gülşen,
sandalye çekip oturduk yanlarına,
"öyle (:" deyip gülümsedi buse kibar kibar,
diğer kızlar da hem şaşkınlık hem de neşeyle bakıyorlar, gülşen,
"çok sevindim tatlım ya..hayırlı olsun (: ..ooh tsigalko.. kaptın, kandırdın kızı valla haa" dedi saf saf sırıtarak..
gülşen biraz patavatsızdır, çatlaktır ama içten kız, gerçekten sevindiği belli yüzünden.. eyvallah (:
"aynen, fazla beklemeye gelmez bu işler, sevgi eylem gerektirir "
"bravo valla..sen söyledin demi tsigalko?"
"evet" dedim gururla,
"çok sürpriz oldu benim için de ama ne yalan söyleyeyim, olur mu diye düşünmedim değil, sadece beklediğimden erken oldu evet (:" diye ekledi buse,
"e artık bunları bol bol konuşursunuz, dedikodumu yaparsınız :p" dedim kızlara genel hitaben, gülüştüler,
"yok canım estağfurullah :p"
"hadi hadi, bilmiyoruz sanki kız milletini :p"
"yapma yaa? busecim, sevgiline bir şey söyle bak ayağını denk alsın, senin hatrına bir şey demiyorum yanii x)"
güldük, buse bana dönüp,
"sevgilim, ayağını denk alır mısın?" dedi ciddi olmaya çalışarak, beceremedi..o kadar sevimli ki..ııı..lan valla öpücem haa.. yanaklarını da sıkıcam (:
ders öncesi bir kaç dakikalık zaman diliminde önce bizi tebrik ettiler, sonra da biraz geyik yaptık, ardından da sınıflarımıza doğru ayrıldık..
o ara aklımdan geçiriyordum..şu ani oldu, erken oldu muhabbetlerini..
şimdi, mesela bu hikayenin (buse ile benim hikayemin yani) aktörlerinden biri ben olmasam da, dışarıdan 3. bir göz olsam, ne derim bu duruma?
mesela, kantinde takılan, diğer çocuklardan biriyim ben de..ya da biraz daha spesifik konuşayım, şu, buseyle konuşurken gördüğüm ve benim tetiklenmemi sağlayan alperlerin sınıfındaki dallamayım diyelim,
ne düşünürdüm?
kız, yeni bir kız.. güzel, ben (dallama) dahil, kısa zamanda belki de çift haneli sayılarca adam buna talip olur mu? olur..
peki kızla çıkan yavşak kim? (ben) işte.. ortam çocuğunun teki aq..iki basket oynayıp, barda söylüyor diye adam oldu başımıza..amk.. zaten böyle kızları da hep bu yavşaklar götürür... amk pezevengi..
kız da hemen atlamış be abi.. demek ki zaten orospuymuş... peeh... neyse aslında şu ayşe de fena değil, onu keseyim ben biraz bari..
... evet, bir anlığına 3. bir şahıs olup baktım olaya,
belki de çoğumuzun her zaman yaptığı şekilde yorumladım, hatta yalan değil, benim de böyle yorumladığım olaylar olmuştur elbet geçmişte..
ama o an, işin içinde olduğumdan ötürü, biz hikayenin kahramanlarının gerçekte nasıl hissettiğini (hepsi olmasa da çoğumuz) ama dışardan bakan gözün bunu nasıl yorumladığı (hepimiz olmasak da çoğumuz) arasındaki korkunç uçurumu fark ettim..
dışardan izleyen gözlere göre,
belki de ben yavşak, buse de orospuydu..
ama bana göre, yani yaşayana göre, ben aşık, buse de maşuk idi... ben bülbül..o da gül...
ve, kendi kendime söylendim.."ulan şu ön yargı ne lanet şey arkadaş... ne kötü.."
ör yargılarımızdan arınmak gerek beyler..
çoğu zaman "önümüzü" tıkayanlar da onlar oluyor çünkü...
http://fizy.com/#s/1aj34q
sınıfa çıktım..
ön sıralar hep dolmuş tabi, ee geç kaldık bu gün..omuzlarımı düşürüp arka sıralara doğru ilerliyordum ki, o uğultunun arasından bir ses,
"piişt!"
devam ettim..üzerime alınmam için bir neden yok..
"pişşt..artisss.."
evet şimdi alınabilirim x)
gayri ihtiyari kafamı döndürdüm,
nilay bana doğru bakıyor, sen mi seslendin?
"nereye?" dedi bana el kol ve kaş göz de yaparaktan..
"yer yok?" dedim, yine jest ve mimiklerimle destekleyerek ben de..
"salak burası ne?"
"başkası vardır orda ya" dedim pis pis gülerek,
"ya gerizekalı mısın? gel şuraya.."
yüzümde nilayı gıcık etmekten son derece memnun bir ifadeyle ona doğru yöneldim,
"duvar kenarı pls.."
"hayy sıç... geç hadi..geç.."
aynı gıcık gülümsemeyle duvar kenarına doğru geçip oturdum, kendimi duvara atıp bıraktım..ooehh..
nilaya baktım göz ucuyla, o da bana bakıyor,
"naber?" dedim umarsızca,
"iyi!..sen?"
"iyi bende.." dedim sırıtarak..
"senle konuşucaz biliyorsun demi?" dedi bilmiş bilmiş,
hımmm hadi ya? bak ben de aynını düşünüyordum nilay hanım..ne tesadüf..
"evet" dedim, "bence de konuşmamız lazım"..
aslında, kızgın olan, hesap soracak olan taraf benim, ama o agresif, ben sulu takılıyorum..sor bir niye?..fırtına öncesi sessizlik diyelim..ağzına sıçmadan evvel gevşiyorum, onu da gevşetmeye çalışıyorum ki işlem sırasında sıkıntı çıkmasın
panpalar mesajlarıma bu gecelik partları bitirdikten sonra toptan bakıp cevap atıcam
hoca gelince bizim küçük münakaşamız da son buldu..bu, yazarak konuşma şeysine geçmek istedi ama reddettim.. ders dinleyeyim biraz müsaade ette..
blok arasında yine konuşmaya niyetlendi, ben kalkıp geçmek isteyince,
"nereye?" diye sordu..
"işim var.. çekil bakiym (:"
"iyi öğlen beraber yeriz o zaman" dedi bozuk bozuk..
"öğlen de işim var nilay.." dedim gergin bir gülümsemeyle, "bundan sonra bütün öğle aralarında, blok aralarında, ders aralarında işim var" dedim..
aniden sesim yüksek çıkmıştı..bir anda parlama özelliği vardır biz karadenizlilerin.. tiner gibi harlar, tutuşuruz, ne olduğunu bile anlamadan karşıdaki, yanı verir alimallah..
nilay afallamış bir şekilde yüzüme baktı boş gözlerle..
sonra da bir şey demeden, sonnn derece tripkar bir hareketle sırasına çöktü tekrar..
..gidip buselerin sınıfa baktım ara vermişler mi diye..yok..hay anasını satayım ya..tam biz gireriz onlar çıkar..zil, teneffüs denen bir olgu yok ki amk..her hocanın keyfi başka..
boş boş bir kaç tur attım koridorda..o ara, acaba nilaya fazla mı yüklenme hazırlığındayım diye düşündüm.. yani, daha bir şey demedim henüz, ama diyeceklerim... ağır yani..ama bunları söylemeyi hak ediyor muyum ben bir kere onu da düşünmek lazım... bana mı düşer? benim mi görevim? bana mı kaldı?
sonuçta ben, hele şu son olaylardan sonra, artık her alanda, her anlamda mutlu, doymuş, isteğini almış, tuzu kuru göt verenin tekiyim..
ama nilay öyle mi?
o kızın mutlu olmaya hakkı yok mu aq?
elbette var..
ve, zaten en çok da ben isterim mutlu olmasını..
ama bu..
bu..gittiği yol..pek hayırlı değil... değil gibi... yani... ne olacak atıyorum, necoyla çıkmaya başladıkları zaman?..illa ki bir soğuk savaş olacak yani..
e yazık değil mi aq bizim grubumuza, arkadaşlığımıza.. onca şans ve çabayla, tesadüflerle birbirini bulmuş olan bu güzel insanların arasına başka duygular girerse, yazık değil mi?
bana yazık değil mi?
çökmek üzere olan bir binanın içinde oturur gibiyim sanki aylardır... enkazın altında, kimse değil, en çok ben kalacağım... yaşadığım stres, sıkıntı... bunu mu hak ediyorum?..
duygusal düşünceler, beni biraz yumuşattı.. buseler çıkmayınca, ben de bizim aranın bitimine bir kaç dakika kala sınıfıma girdim..
hadi bakalım..
@vurucu tim, el alışkanlığı be panpam
bir de ben yüz yüze konuşurken bol kullanırım jest mimiklerimi, o da kontrolümde değil tabi, o huyun, yazı diline sirayet etmiş hali bu gördüklerin x) (:
metrobüs teyzeleri misali nilayın tepesine dikilince, bir şey söylemeden ve yüzüme bakmadan kalkıp yer verdi..
yerime geçtim..
göz ucuyla baktım şöyle bir profiline.. yazık lan aslında.. cık cık... bozulmuş.. demin salak salak atarlanan kız, iki lafı biraz sert söyledim diye maymun götüne çevirdi suratını.. kız milleti işte..en harbi, delikanlı geçinenleri bile duygusal triplere girmek için fazla beklemek zorunda kalmıyor..
yüzsüz orospuları ve erkek fatmaları tenzih ederim, onlar "en kahraman rıdvan"dırlar, aynen böyle devam etsinler..
"nilay?"
cevap vermeden bozuk bozuk baktı yan gözle..
"konuşalım mı biraz?"
"siktir lan" der gibi bir yüz ifadesiyle bozuk bozuk gülümsedi bu sefer de..
"napıyorsun? nasıl gidiyor bir kaç gündür görüşemedik pek?" dedim gülümsememi engellemeye çalışarak, ama anladı,
"dalga mı geçiyorsun benimle?" dedi o da gülerek, ama sinirli aynı zamanda..
"cidden, naaptın.. haftasonu filan?"
"oturdum yurtta" dedi soğuk bir şekilde.."telefonunu kapalı kullanıyorsun her halde artık?" diye ekledi..
zaaaa... kapalı tabi lan! kapalı tabi.. sikerim telefonu... pazar günü, buseyle mesajlaştığımız 7-8 suları haricinde komple kapalıydı tabi.. riske atar mıyım ha? atar mıyım?..salak salak çalacak, mesaj gelecek, bilmem ne... siktirmeyin şimdi bana telefonunuzu da, hattınızı da..
"pazar günü kapalıydı uzun süre evet" dedim.."şarjı bitmişti.. takmaya üşendim.." diye ekledim beceriksizce.. kıvırmada çok iyiyim, eyvallah da, şu yoktan yalan var etmek konusunda tam bir hayal kırıklığıyım aq..
"hı.." dedi, yine gayet soğuk..
"sevgililer gününde naptın?" diye sordum bodoslama..bir an irkilir gibi olup kafasını kaldırdı, ama sonra tekrar sakinleştirdi kendini..
"takıldım manitamla" dedi kaşları havada, ifadesiz bir yüzle, ben, gır gıra alarak,
"hadi ya? manitan da mı var senin" dedim alayla, inanmadığımı belli ederek..
bir şey demedi..
tekrar üsteledim..
"cidden, naptın?..çıkmadın mı dışarı?" dedim saf ayağına yatarak..
"manitamlaydım işte dedim ya" dedi renksiz bir sesle, sırf beni başından savmak için konuşur gibi..
"eüff nilaay.. konuşalım dedin, konuşuyoruz işte, elli tane trip yani... bana sormayacak mısın sen ne yaptın diye? :p"
gözlerini kaldırdı, yüzüne küçümser bir gülümseme yerleştirip,
"sen ne yaptın tsigalko?... sevgililer gününde?" deyip noktasını da sevimsiz bir mimikle koydu..
"manitamla takıldım" deyip gülmeye başladım.. salak-mal karışımı bir şeyler geveleyip yeniden önüne döndü..
... eveeet... bu kadar gır gır, şımarma yeter sanırım... hazır konu da istediğim yere gelmişken, hoca gelmeden evvel şunun kafasına bir tohumumu atayım.. sonra da bulacağım ilk boşlukta asıl söylemek istediklerimi söyleyeceğim..
etraftaki sıraları söyle bir kontrol ettim başlamadan önce.. herkes kendi işiyle meşgul gibi, arkamızdaki sıranın sahipleri henüz koridordalar zaten..
"iyi eğlendiniz mi necoyla?" dedim gergin bir gülümsemeyle..
hemen kafasını kaldırdı yeniden..hah şöyle..
..hafif irileşen gözleriyle yüzümü taradı..ne demeye çalışıyordum acaba?
acımasız bir ses tonu ve ifadeyle devam ettim,
"baya romantizm olmuştur ha?..gül aldı mı sana çingenelerden (: bak ben benimkine aldım mesela (:"
şaşkın ve endişeyle, bir an gülümser gibi oynadı dudakları.. seğirdi mi demeliyim yoksa..
peki ben durdum mu? hayır..
"gecenin birinde.. belki bir buçuğunda.. elde biralar.. bizim açımızdan pek bilinmedik, ücra diyebileceğimiz bir yerde, kankam tolganın eski sevgilisi, kankam nilay, kankam necatiyle beraber takılıyor.. sevgililer gününde.. saat bir küsür bak ama.. elde de biralar var..sen mi buldun o mekanı yoksa necati mi?"
yutkundu.. gözleri artık yuvasından fırlamak üzere, nükleer füze başlıkları gibi..
"ne demek istiyorsun sen ya?" dedi titreyen bir sesle..
"sen ne yapmaya çalışıyorsun?" dedim daha da üzerine giderek.. sert kızı mı oynacaksın bana öyle gözlerini de şişirip? bir de benim sert adamı nasıl oynadığımı gör o halde..
"nasıl... tsigalko... ağzından neler çıkıyor farkında mısın.. bilmiyorum ama... şu an... ne... nasıl söylersin bunları ya?" dedi gözleri dolmaya başlarken.. sesi de yükselip, incelmeye başlamıştı..
"ben gördüğümü söylüyorum? gördüğüm bu, ama belki de işin aslı bu değildir.. aydınlat beni?" dedim, duvara doğru yasladım sırtımı, sabırsız gözlerle izlemeye başladım..
acaba nasıl açıklayacak diye beklerken, bu, sıranın arkasına astığı çantasını aldı, defterlerini filan bırakarak ayağa kalktı,
"şerefsizlik yapma tamam mı?" dedi dudaklarını bastıra bastıra alçak tutmaya çalıştığı bir sesle, "yapma!" diye tekrarladı.. gözlerine dolmaya başlayan yaşlarla, uzun adımlar ata ata sınıfın çıkışına yöneldi..
oh..
biraz sıkışınca ağlayıp kaçalım..ne güzel dünya?..ne dedim şimdi ben beyler?..ha?..soru sordum insan gibi.. cevap versene verebiliyorsan?
veremiyorsan da o boku hiç yeme..sen bilmiyor musun insanların bunu nasıl algılayacağını, ne konuşacağını?..bile bile ladese niye giriyorsun?
kusura bakma nilay..ama müsaade etmem... ne seni, ne de bu güzel arkadaş ortamını, kimsenin elimden almasına izin vermem... senin bile..
peşinden gidip koluna yapışsam mı diye tereddüt geçirirken, normalde görmek, bir saniye bile olsa fazladan zaman geçirmek için can attığım, ama o an için karşılaşmak istediğim en son kişi olan buse bizim sınıfın kapısında belirdi..
son bir part daha yazıp bu gecelik bitirelim panpalar, saat üçü bulduk gene nitekim x)
yüzüm, ne şekilde ne şekile girdi o kısa zaman aralığında bilmiyorum ama kendimi gülümserken buldum,
bizim kız, gülümseyerek saf saf el salladı bana, selam atar gibi,
sıradan kalkıp yanına gittim hemen, kafamı da kapı eşiğinden uzattım koridora şöyle bir, hoca geliyor..
"şimdi mi çıktınız?" dedim enerjik şekilde, gülümsemeye de çalışarak.
"öf yaa anca bıraktı (: sizin hocanız geliyor galiba, sınıftaysan bir uğriyim demiştim ama, geç kaldım (:"
"aynen ya..neyse öğle arası kapına dayanıyorum her türlü (:"
"x) ..ha şey bi de..demin bi kız geçti ağlayarak, senin kanka mıydı o? tam emin olamadım? :s"
"haa.. şey..evet.. anlatırım sonra" deyip geçiştirdim, o sırada artık hoca da zaten kapıyı tutmuş, üzerimize kapatmak üzereydi,
"tamam ben kaçtım o zaman" dedi buse aceleyle sırıtıp, hocanın kolunun altından geçip son anda tuzaktan kurtulmayı başardı (:
ben ona gülerken hocanın da yarım ağızla bana güldüğünü fark ettim, hemen "saygılarr" babında hafifçe eğilip sırıtarak sırama ışınlandım..
bu küçük, sempatik anın etkisinin geçmesi pek uzun sürmedi.. dinlediğim dersten bir bok anlamadan, önümdeki silgiyi ameliyat ederek sıkıntı içinde geçirdim öğle arasına kadar olan zamanı..
çok kızmıştı nilay.. öyle ki neredeyse hakaret etmişti bana.. çünkü, benim de imalarımla ona hakaret ettiğimi düşünüyordu... ama o zaman kendini getirme o duruma kızım?..
öff... sikicem böyle işin ızdırabını artık ha..neco, sana da iki çift lafım olacak, bari sen rahat dursana aq... aklıma necati gelince, kafamı sınıfın soluna doğru çevirip bunun oturduğu orta sırayı aradım.. buldum..
gayet dersi dinler gibi duruyor ama.. yüzünde de bir sıkıntı mı var sanki? bana mı öyle geldi yoksa?..nilayla münakaşamızı duymuş-kızın sınıftan ağlayarak çıktığını görmüş müydü acaba?..vay aq... bir de şimdi onunla karşı karşıya gelmeyeyim?..
ya arkadaş..biz burada arkadaşlıkları kurtarmaya çalışıyoruz,
neredeyse "sevenleri ayıran kötü adam" damgası yemek üzereyiz aynı anda da..
allahım ya... olm neco.. madem söyleyeydin kıza?..he?..söyleyeydin?..yok platonik aşkmışmış, yok cesaret edememişmiş... sokayım sana afedersin..
işte öyle sen söylemezsen, başkası, en olmadık başkası kapar kızı, sonra bir de arkadaş olursun onunla, grup kurarsın.. ondan sonra ayıkla pirincin taşını...
ya bi düşünün arkadaş yaptığınız, ya da yapmadığınız işin sonuçlarını?..
neyse..
bu gece burada bırakalım.. aklıma geldi gene sinir oldum aq..
ayrıca bu durum da, tüm o "platonik" takılan sik kafalı, korkak ergenlere ders olsun..al sana platonik aq... al sana platonik... götümüzde patladı patlayacak...
herkese iyi geceler panpalar,
yorumlarınız esirgemeyin, görüşmek üzere
ayrıca güzel yorumlarınız için de teşekkür ediyorum tek tek, benim yazan ellerimin hakkını verdiğiniz kadar, sizin de okuyan gözlerinizin hakkını vermek gerek, gözünüze, gönlünüze sağlık (:
* *
next--->