melihkagan

part102

son altı part bu arada

http://fizy.com/#s/3y6315 

Zemine ulaşınca bizim çocuklara yakın bir yere ilerledik..kolunu kurtarmaya çalıştı belli belirsiz ama bırakmadım yine..

“teşekkür ederim geldiğin için, çok mutlu oldular” dedim içten bir şekilde..

“önemli değil..” dedi…hala ve hala tavırlı bir şekilde..”ne kadar iyi insanlar ailen..”

Güldüm..”hiç onlara çekmemişim öyle mi?”

imalı bir gülümseme geldi yüzüne..ama yine anında soğutmayı başardı onu da..

Bölüm adı okunup sahneye çıkana kadar sabırsızlıkla bekledik..konuşmalar, konuşmalarrr, konuşmalar…

Alkışlar, bağırışlar çığırışlar, tezahüratlar..marşlar..

Sahnede ilk kez rektörümüzü görme hatta elini sıkma şerefine nail oldum. Gerçi, daha bir aylık rektör bile değilmiş bu, yeni yani..olsun eskisini de görmediydim zaten. Hatta basketbol maçımıza seyirci olarak geldikten sonra birkaç tesadüfü karşılaşma haricinde dekanı bile görmüşlüğüm yok..idari yönetimle pek samimi olduğum söylenemez (:

Tören sonunda balonlar, konfetiler, kepler havada uçuştu. Herkes coşku ve hüzün karışımı duygularla birbirine sarıldı..kendi bölümümdekilerle, inşaattan ve endüstriden orada olan dostlarımla sarıldım.

Nilay ısrarla kaçıyordu benden..en sonunda karşı karşıya gelmeyi başardım..yapmacık bir şekilde sarıldı, ben onu tüm içtenliğimle kucaklamıştım oysa..hemen bıraktı kollarını..hatta neredeyse dönüp gidecekti bile, ama yine engelledim..artık burama kadar gelmişti..yeter ya..düşmanın mıyım ben senin? Bu kayıtsızlık niye peki?..

“nilay…böyle mi sarılıyorsun bana…böyle mi ayrılacağız?”

Bir şey söylemedi..

“inanmıyorum sana ya..ya..nedir yani…düşman mıyız artık..ha..kusura bakma ama sen benden daha vicdansızsın..ve abartıyorsun artık..kızım…bitti işte..gidiyoruz…bir daha ayda yılda, o da ancak plan yaparak görebileceğiz birbirimizi…ayıp değil mi ya…bu mudur yani..son sarılman bu mu? son vedalaşman bu mu?..söyleyeceğin son sözler yok mu?..”

Sesim titredi..gözlerim dolmuştu…artık iyice bozulmuştu sinirlerim..nilayın da yüzü allak bullak oldu…sağa sola kaçırdı yüzünü..gözlerini..bir bakış attı bana..ağlamak üzereydi şimdi..nemlenen gözlerini elinin tersiyle sildikten sonra..yavaşça arkasını 
dönüp ağır adımlarla soyunma odalarına doğru ilerlemeye başladı..

Peşinden gittim..

http://fizy.com/#s/3y7pal 

Koridorun sonunda durdu..dönüp arkasına baktı..

“peşindeyim” dedim buruk bir gülümsemeyle..göz yaşlarımı zorlukla engelliyordum..”bana de ki, tsigalko..senden nefret ediyorum..artık sana düşmanım..o yüzden defol git..” ve gözlerimin içine baka baka söyle bunları..hiç kaçırmadan, kırpmadan…ancak o zaman kurtulabilirsin benden..”

Sırtını duvara dayadı..ellerini yüzüne kapadı..iyice yaklaştım yanına..omuzlarlarından tutup kendime doğru çektim..ellerini çektim 
yüzünden..göz yaşlarıyla beraber azar azar akmaya başlayan makyajı, perişan yüz ifadesi, iyiden iyiye dağıttı beni..

“söyle hadi” dedim fısıldayarak..ilk damlaları yanaklarıma doğru uğurladım..

“söyleyemem” dedi nihayet…sonunda konuşabilmişti..

“o zaman sarıl bana..benim sana sarıldığım gibi sarıl..”

Birkaç saniye daha mücadele etti kendiyle..sonra hıçkırarak kucakladı beni..ben de ona bıraktım kendimi..ağlaya ağlaya sarılıyoruz..sıksımı sardık birbirimizi..

“çok özür dilerim..” dedim..

“benden değil..kendinden dile..kendi hayatına yaptıklarından..ebrudan..”

Yeniden açılıp yüz yüze geldik..ellerini yanaklarıma koydu..ben de onu boynuna doladım kendiminkileri..

“senin söylediğin gibi..ben sonsuza kadar çekeceğim cezamı..asla tam olarak huzurlu olamayacağım…kafam rahat edemeyecek…hep..hep bir korku, endişe içinde yaşayacağım…pişmanlığım da cabası…binlerce kere özür diliyorum…zarar verdiğim herkesten ve her şeyden..sen yeter ki bana sırtını dönme..”

iç çekti ağlayarak..hıçkırarak, alnını dayadı alnıma…

“dönmem…dönemiyorum istesem de işte…” histerik, kısa bir gülüş koydu..”sana en kızgın olduğum, senden en nefret ettiğim zaman bile bir haftadan fazla küs kalamadım ben…ne sırt dönmesi..”

Ellerimiz, yanaklardan bir kes daha önce omuzlara, sonra sırta kaydı..yeniden sarıldık..göz yaşlarımız artık birbirine karışmıştı..öyle kaldık bir süre..yeniden ayrıldık..göz göze bakıştık bu kez saniyelerce..

Nilayın gözleri bir an için yan tarafa, koridora kaydı..sonra biraz irileşip orada takılı kaldı..hemen akabinde, ben de çevirdim kafamı..

Ebru, kaşları havada, yüzünde afallamış bir ifade ile birkaç adım ötemizde durmuş bize bakıyordu..

son dört part..

http://fizy.com/#s/3xvl3h 

Nilayla ayrıldık birbirimizden..ikimiz de ebruya doğru ilerlemeye başladık..

Ebru tepkisiz, heykel gibi dikiliyor..gözlerini kırpmadı bile..

“canım?” dedi nilay iyice yanına yanaşıp koluna dokunarak..

Ben ebrunun tam karşısında, bana kilitlenmiş gözlerine direnmeye çabalıyorum..

Üzerinde görevli kartı vardı, demek ki dün gece bahsettiği sürpriz buydu. listeye giremese de, yine de bizimle bir arada olmanın yolunu bulmuştu.

Ama bizimle bu şekilde bir arada olacağını düşünmemiş olmalıydı..

Korkunç bir yanlış anlaşılmanın eşiğindeydik ve durumu kurtarabilecek tek şey ebrunun sağduyusuydu.

O yüzden ben hiç sesimi çıkarmadan bakmaya devam ettim..

Nilay gene konuştu,

“ne..iyi etmişsin gelmekle, görevli mi oldun?..” dedi sesini neşelendirmeye çalışarak..ama gözler kıpkırmızı, makyajı akmış, darmaduman bir vaziyette olduğu için pek etkili olabildiğini söyleyemem..keza ben de perişanım..gözlerim, yanaklarım hala sırılsıklam..

Ebru yavaşça başını nilaya döndürdü..dip dibelerdi zaten..nilay, ebrunun koluna girmiş haldeydi..şimdi de göz göze geldiler..

Tüylerim diken diken bir halde, hiçbir şey yapamadan sahneyi izliyordum..

Kızlar birkaç saniye bakıştılar..ikisinin de yüz ifadelerinin an be an değişimi, adeta elmaya giren bir merminin mikro saniyelik fotoğraflarda görünen etkisi gibi, fotoğraflanıyordu beynim tarafından..

“bu kadarını düşünemedim” dedi ebru boğuk bir sesle..

“nasıl?” dedi nilay miyavlayarak..o dev gibi kız küçülmüş kalmıştı adeta ebrunun karşısında..

Ebru ağır çekim kurtardı kolunu nilaydan..kafasını bana çevirdi..bir kaç saniye bana baktı…zaman, zaten komple ağırlaşmış gibiydi..saniyeler, dakikalara dönüşmüştü..

Yeniden nilaya döndü…nilay, yeniden ebrunun koluna dokundu…

“anlatın bana..” dedi ebru renksiz bir sesle..

“ne..neyi?” dedi nilay…tekrar ağlamaya başladı başlayacak..

Ebru bu sorunun gereksizliğini ve nilayın başarısız salağa yatma girişimine tepki mahiyetinde sesini biraz daha yükseltip, rengini kırmızıya çevirerek konuştu,

“aranızdaki ilişkiyi..” dedi..”sizin olayınız ne?..zaten tam olarak anlayamamıştım hiçbir zaman..şimdi hiç anlayamıyorum…nesiniz siz?..”

Nilay korkuyla gözlerini irileştirdi..

“e..ebru…ama..farkındasın değil mi? farkındasın görüldüğü olmadığının?..yani…yanlış anlaşılabilir bir durum..bi..biliyorum ama..öyle 
olmadığını sen bilebilirsin..sen yanlış anlamazsın..”

“yanlış ya da doğru değil..ben hiçbir şey anlayamıyorum….anlatın işte..” dedi ebru emreden bir sesle..

Sonra bana döndü,

“neden hayatın boyunca kafan asla rahat olamayacak tsigalkocum?..neden hep ceza çekiyor olacaksın?..benim yüzümden mi?..gerçek…aşkın olan…nilayla aranıza sosyal engeller girdi..sen de bana diyet ödemek zorunda kaldın diye mi?... bana acıdığın ve kendine ceza olsun diye mi birliktesin benimle?..”

Yer yarılsaydı da içine girseydim diye bu kadar istediğim bir an daha olmamıştır…ciddi anlamda, tam ayaklarımın altında derin bir çatlak oluşup beni yutsun istiyordum şu anda..böylece her şey bitecekti..

Cevap veremedim..elim ağzımın üzerinde..şoke halde çakılı kalmıştım yerimde..

“hayır..hayır ebru lütfen” dedi nilay…artık yeniden ağlıyordu..”hiç öyle bir şey değil…tsigalkoya yüklenme…ben anlatırım sana her şeyi..biz konuşalım…o ne söylese zaten inanmayacak gibisin..”

“sana mı inanacağım peki?” dedi ebru..o da şimdi ıslak bir sesle konuşmaya başlamıştı…yeni göz yaşı dalgaları yoldaydı anlaşılan…

“bilmem?..anlatın dedin ya işte? Anlatacağım…sonra da tsigalko anlatır belki…o zaman, neye, kime istiyorsan ona inan ama, sakın az önce gördüklerine, düşündüklerine inanma..

“duyduklarıma?..tsigalkonun kendi ağzından duyduklarıma da mı inanmayayım?”

“seninle ilgili olduğunu nereden biliyorsun onların?..ben öyle olmadıklarını biliyorum..izin ver, anlatayım..”

Ebru kafa salladı onaylar gibi..

“gel..” dedi nilay..kızın koluna girip koridordan çıkışa yöneldiler..

son üç part..

http://fizy.com/#s/3wou5l 

Bir dakika daha orada sabit kaldıktan sonra, ayaklarım yürümeyi akıl etti..ben de yeniden çıktım salondaki hengameye..

Beş dakika sonra, babamların yanında, ruh gibi oturuyordum..

“neredeydin lan zibidi?” diye zılgıt da yedim bir posta..

“hadi, arkadaşlarınla vedalaştıysan arabaya gidelim..duracak mıyız daha?” dedi babam…

“ha?” dedim rüyalar aleminden uyanarak..

“bitmedi mi oğlum töreniniz?..hadi…yemeğe götüreyim sizi

“haa…bi..bitti…”

Kardeşim üzerime atlayıp hoplaya zıplaya iteklemeye başladı beni çıkışa doğru..

“ne güzel, ben de böyle tören yapıcam..balonuzu da daha anlatmadın bana? hepsini duymak istiyorum” müthiş neşeli, abisine şımarıyor işte minik tavşan…ama abisinin beyninin yerinde, az önce mermiyle delinmiş olan elma var artık..delik bir elma olarak devam ediyor 
hayatına..

Arabaya bindik, ruh gibiyim…ruhsuz gibiyim hatta..zombi gibi…

Az sonra babam beklenen geyiğe başladı,

“lan..tsigalko…o kız kimdi senin kankam dediğin kız mı?” dedi gevrek gevrek..

“hıı” dedim dalgın dalgın..

“o ne biçim kanka lan” deyip kardeşimle kahkahayı bastılar “o daha çok kankiş gibi? (x”, annem bile gülüyor yarım ağızla..sonra hemen kınadı tabi,

“aa ne var canım? Olamaz mı? üniversite orası, aferin oğlum güzel kızlarla gezersen öyle güzel kız arkadaş da bulursun en iyisini yapmışsın (:”

“valla tsigalko..bana bak..hıyar…böyle kankaların iyi kapatmadı senin kısmetini ha…adamın ne kankası var be” 

Gene koptu geyikçiler..

“ojeleri de çok güzelmiş” dedi kardeşim sırıtkan bir şekilde muhabbete parantez açarak..

Ben dalgın dalgın gülümsemeye çalışıyorum…aklım, koridorda kaldı…orada bıraktı beni..artık akılsız bir adamım..

“vay demek öyle ha…kız arkadaşın bozulmuyor mu böyle kankalara?” dedi peder bey geyiğe devam ederek..

Annem, “bozulmaz onlar niye bozulsun..senin de aklın fikrin anca bunlara çalışsın” diye payladı babamı..ama diyorum ya, o bile gülmemek için zor tutuyor kendini..

Ben konuşup cevap vermedim..

Ara ara takılmaya devam etti bunlar bana yol boyunca..hatta suskunluğum bile malzeme oldu,

“anlatsana abiiii” diye ısrar eden kardeşime (neyi anlatmamı istediğini hatırlamıyorum) 

“tamam bırak çocuğu, yasta o şimdi..” diye müdahale edip gır gıra devam etti babam,

“tsigalko..sen bu kızı niye düşünmedin peki?..madem o kadar kankandı? Hem yakınmışsınız..”

Tip bir bakış attım aynadan öne doğru..

Annem benim yerime cevap verdi,

“ay uğraşma artık çocukla? Senin gibi elli tane kızla gezmemiş işte o, bak hemen ilk bulduğu kızla devam etmiş..aferin, sadık benim oğlum

Tabi..

http://fizy.com/#s/2b6wbb 

Köfteci ramize götürdü babam (rek-lam-lar) , oradan da biraz kordonda gezindik, güzel havadan istifade ettik..

Yavaş yavaş kendime gelmeye başladım..en azından sorduklarına cevap verebiliyordum…

Akşamüstü, nilaydan,

“sorun çözüldü” diye bir mesaj alınca derin bir oh çekip, yay gibi gerilen halet-i ruhiyemi nihayet biraz gevşetebildim..

“yavrum..sen ne zaman döneceksin şimdi? Başka işin kaldı mı burada?” dedi babam,

“yok..ama bir hafta daha kalırım..evi filan toparlıcaz..son son birkaç bir şey var işte..”

“hee…yok ben gelmişken seni de götürürüz istersen diyecektim de..”

“yok ya…ben dönerim..”

“bu tören ne töreniydi böyle..”

“ya işte..her sınıftan birkaç kişi katılıyor…temsili tören…bizim asıl fakülte mezuniyeti ileri bir tarihte…o zaman mühendislikteki herkes katılacak..”

“iyi bakalım..o ne zaman..ona da geliriz..”

“eylül-ekim gibiymiş…”

“niye öyle?”

“bilmem…her sene değiştiriyorlar…”

Gece, beni eve bıraktılar. Gelin kalın dedim ama “yok sıkışmaya ne gerek var” deyip öğretmen evine kaçtılar..

Kendi başıma kalınca odada..ilk iş önce nilayı aradım..

Konuştuk..

Nilay da, kendi aklından bir senaryo üretmişti..pot kırmamam için bana birkaç şeyden bahsetti, ama tam olarak ne konuştuklarını, onu nasıl ikna ettiğini asla öğrenemedim..

Zavallı ebru..yalanlar içinde geçiyor hayatı..

Ama söz….şu cehennemden bir kurtulalım..bir daha asla….asla…

final gecesinin final partı 4.10 da,

öncesinde bir şeyler söylemek istiyorum,
öncelikle malumunuz, hepinizden geniş yorumlar ve değerlendirmeler beklemek hakkımdır diye düşünüyorum.
lütfen yorumlarınızla beni mesut edin

hikayenin gerçekliği konusunda daha önce elimden geldiğince açıklama yapmaya çalıştım. bunu sizin değerlendirmeniz lazım yani, çünkü benim objektif olmam beklenemez.

casting bölümünü duruma göre 2-3 gün içinde yayınlayabilirim, hiç yazmaya da bilirim ama, hatta en iyisi hiç yazmamak sanırım.

sonuçta ben sözümü tuttum, üzerime düşeni yaptım, "bu hikayeyi" hikayemi sözlüğe "kazıdım"..

değer veren, ilgi gösteren tüm panpalarıma teşekkürler, sevgiler.

"şimdi nasılsın? ne yapıyorsun?" diye soranlar olacaktır,

iyiyim çok şükür..ve iyi bir insan olmaya çalışıyorum.

tanısanız severdiniz (:

son entry i girdikten sonra yatacağım, epey yoruldum pc başında, artık havadisleri yarın öğrenirim

şimdiden iyi geceler, tatlı rüyalar

http://fizy.com/#s/1aitwb 

Ertesi gün ebru ile büyük parkta buluştuk..

“teşekkür ederim” dedim..

“ne için?”

“dinlemeden, yargısız infaz yapmadığın için..”

“doğru mu nilayın anlattıkları?” dedi bana..doğruluğunu sorgular gibi değil de, sanki bana da onaylatmak ister gibiydi soruş şekli, 

“nilay yalan söylemez” dedim net bir sesle…

“peki sen söyler misin?”

“eğer senin mutluğun söz konusu ise evet…senin için her şeyi yaparım..her şeyi söylerim…senin mutlu olman için…yalan söylemek ne ki…adam keserim…dünyayı yakarım…bu konuda anlaşalım yani..kafanda soru işareti kalmasın.”

Miroğlu terk… (:

“zaten senin problemin de bu tsigalko…benim mutluluğum için yaşadığını söylüyorsun…ya senin ki? Ya ortak mutluluğumuz..”

Kolunu yakaladım..sıktım hafifçe..

“kızım…senin mutluluğun, benim mutluluğum…benim olan her güzel şey de, aynı zamanda senindir..anla artık bunları..sorgulama…”

Belli belirsiz gülümsedi..

Aramızdaki o sıkı fıkı, hem sevgili-hem arkadaş kıvamında olan ilişkiye, son yaşananlar biraz resmiyet getirmiş gibiydi..belli bir mesafe vardı yani..ama bunu kısa zamanda kapatacağımıza inanıyordum yeniden…biz, nerelerden geçmiş, neleri çevirmiştik birlikte…

“özür dilerim” dedi..

“ne için?” dedim bu kez ben..

“size öyle söylediğim için..gizli aşk vesaire…”

Güldüm..

“daha önce söylemiş olmalıyım sana…ben, kadınların arasında büyüdüm ebru…anneannem..annem..kız kardeşim…akraba kızları..sürüyle…hala kızları, amca kızları..kuzenler..mahallemde, sınıfımda, okulumda…hep kızlar vardı etrafımda..her on arkadaşımdan yedisi, sekizi kız olmuştu..tesadüf işte..ama bunun sayesinde, kadınlarla sadece “sevgili” olunmayacağını, onlara sadece “seks, sevişme” gözüyle 
bakılmayacağını öğrendim pek çok hemcinsimin aksine..

Nilay çok güzel bir kız…sıradan-standart ve aslında normal kafa yapısındaki bir adam için, “kanka ayağı” yapabilmek için fazla güzel…böyle kızlarla kanka filan olamazsın normalde yani..zaten ben de kanka değilim nilayla…ama, çocukluğumdan beri içinde yetiştiğim ortam ve bunun şekillendirdiği, anormal olan kafa yapım sayesinde, ben nilayı sevgili değil de, neredeyse bir kız kardeş olarak görebilmeyi başardım…anladın mı?..hem…güzeller çoktur ama, meyil birine olur…her güzele gönül versek halimiz nice olur…

Benim seçtiğim, istediğim sevgili, hayat arkadaşı sensin..sadece sen…ne büyük şans ki sen de beni seçmişsin…nilay ise,benim bir diğer kız kardeşim…ne büyük şans ki, o da beni erkek kardeşi gibi görmüş…”

Anlattıklarımı dinledi..sindirdi…sonra da kafasını yukarı aşağıya salladı nihayet içten bir biçimde gülümsemeye başlayan dudaklarıyla..

Sonra sarıldı bana…ben de ona sarıldım…

“hayat arkadaşı ha..” dedi nemlenen gözlerini silerek..güldü..

“yoldaş…dost…hem sevgili, hem arkadaş…” dedim…

“yine söylüyorum bak,bütün bu iddialı laflarından ötürü, benden asla kurtulamayacaksın tsigalko okoronkwo” dedi gülümseyerek..göz yaşları bu kez mutluluktan damlıyordu..

“dünyanın en güzel mahkumiyeti bu ebru xxxxxxx” dedim duygusal bir gülümsemeyle..

Sarıldık yine..

Bir haziran sonu akşamında, başka hikayeleri başlatmak üzere, burada bitti üniversite günlerimizin hikayesi..

***son***

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol