part94
“hayır..ben sadece beni özlemiş olabileceğini düşündüm…aramızdaki şeyler.. bütün o paylaştıklarımız.. sadece o şeylerden ibaret değil.. yani işte.. malum şeylerden.. yanlış mıyım?”
“tabi ki değil.. hatta bence onlar çok küçük bir parça.. asıl bütünde, genelde göze bile çarpmayacak detaylar gibi..ama işte öyle düşünmüş olabileceğin aklıma geldi şimdi de..utanmış olabilirim biraz..(:”
“epey..(: ..senin bu hallerini çok seviyorum”
“ne hallerimi? Utangaç?”
“evet.. böyle hem yapacağını yapan, hem de sonradan utanan…(: sırf bunun için devamlı kışkırtasım var seni :p ..”
“yaa.. hayır..(:”
“hııı.. evet evet.. bebekleştin mi gene sen? şımarıyor musun yoksa?”
“bir tek sana şımarabiliyorum..”
“biliyorum.. şikayet etmiyorum (:”
Sarıldık yeniden…
“madem öyle.. sadece sarılıp uyuyalım?” dedi dil çıkarıp..
“heeaa…evet.. eski, klasik bir yalandır o demi?..sadece sarılıp uyuyalım? Ahaha”
“çok fenasın (:”
“(: gece kalacak mısın bende?”
“kalmayayım mı? ya sen beni neden sürekli evinden uzak tutmaya çabalıyorsun? Gideyim mi?”
“saçmalama ya, bak sarılıp uyumaktan fazlasını yaparım ona göre! (:”
“gözlemeleri mi beğenmedin yoksa doğru söyle? O yüzden mi kovmaya çalışıyorsun sürekli? :p”
Fena yedirmişti bu sefer şakasını.. gülmeye başladık..
“peynirliler çok güzeldi..(:”
“patatesliler?”
“onlar da fena değildi..ama ben genel olarak patatesli gözleme sevmem, yani senle alakası yok.. eline sağlık (:”
“afiyet olsun.. gene yaparım yarın (:”
“peynirli yap (:”
“tamam.. peynirli (:”
Sarıldık.. öpüştük..uyumadık ama.. günler, geceler sonra birbirimize kavuşmuşken, birbirimizin yokluğuyla günler, geceler boyu kavrulmuşken.. uyumak, uyku da neyin nesiymiş?..
http://fizy.com/#s/19yv9o barış babamızı da rahmetle analım..
Okulumun bitmesine iki ay, önümde ise güzel bir gelecek var..
Çok sevdiğim, beni seven bir sevgilim var..
Harika dostlara, müthiş bir aileye sahibim..
iyi bir mesleğim olacak..maddi anlamda zaten gelecek kaygım yok gibi..
Aşk..para..mutluluk..dostluk…başarı..bir takım fiziksel, sosyal yetenekler..
Bir insan daha ne isterdi ki?..
Ah..elbette..insanoğlunun istekleri sınırsızdır..unutmuşum..eğer bütün alanlarda, bir takım kazançlara sahip olsa bile, bu sefer de, o alanın en yüksek kazancını arzular..
Kadına sahipse, en güzel kadını..
Paraya sahipse, en fazla parayı,
Güce sahipse, en büyük gücü,
Yeteneğe sahipse, en yüksek yeteneği..
Hep daha fazlasını, hep daha iyisini ister…doymak bilmez bir nefse sahiptir insanoğlu..canavardır..canavar midelidir ruhu..
Ama ben bütün bunların hiç birini istemiyorum..
Ne daha fazla yetenek, ne daha fazla para, ne daha güzel bir kadın (ki olduğunu sanmıyorum dünya üzerinde)..
Benim eksiğim başka bir şey…farklı bir şey…evet..götüme bir strapon istiyorum aslında..bunun meali, özeti bu..mecazi bu..
Ben, beni kaşıyan bir tırnak, benim kaşıdığım bir yara olmadan duramıyorum…
Bu benim lanetim..ister zibidilik deyin, ister züppelik…ister aptallık…ister şımarıklık…
Ben bütün bu sıfatları kabul ediyorum…eleştiri getirmiyorum…ama anlatmak istediğim..anlatmaya çalıştığım, tüm bunlardan farklı bir şey…bir..hastalık gibi…adeta içimde büyüyen bir tümör gibi…
Mükemmel giden şeyleri mahvetmeye bayılıyorum…hele de bu şey hayatımın akışıysa eğer..
Dev bir sivilceyi sıkmak, bir irini boşaltmak gibi, sapıkça bir zevk alıyorum bundan…
Zora düşmemden, üzülmemden, çabalamaktan, yerlerde yuvarlanmaktan, perişan olmaktan keyif alıyorum resmen…ve bu sırada bana yakın olan herkesi perişan etmekten de..
Bu..ben..ben böyle değildim…gerçekten?..ben bu virüsü, hastalığı, ne zaman, kimden kaptım?..nasıl bulaştı bana?..nerede hata yaptım…”ilk” nerede yandım?
Sorunun cevabı da, aslında sorunun içinde gizli..ve hepimiz yanıtı biliyoruz..
Yine de, nisan ayının son haftasında, bir Cuma günü, telefonumu kurcalarken, bundan neredeyse 4 ay önce atılan ve benim, “bir ara sahibini araştırmak” adına silmediğim, içgüdülerimin bana sildirtmediği o mesaja denk gelmem, o numarayı bir öğle arası, anlamsız ve amaçsız bir şekilde aramam ve sınıfın içinde çınlayan telefon sesiyle arka çaprazıma dönüp, cam kenarındaki klasik sırasında, çalan telefonunu eline almış, ekranına şaşkın şaşkın bakan ayşeni görmem, sonra onun da beni, ona bakarken görmesi,
Züppelik ile de, şımarıklık ile de, lanetlilik ile de açıklanamazdı..
Bu ancak kader olabilirdi..benim kaderim..nihayet..
http://fizy.com/#s/35an3d
Beni,yıllar sonra, başladığım noktaya döndüren, o “ilk” ana yeniden götüren kader..
Ama bu kez, 180 derece farklı duygularla..sevgi yerine nefret, aşk yerine intikam duygularıyla geldim, döndüm o güne..
Ayşen, gözlerini benden ayırmaksızın gelen çağrıyı reddetti..göz ucuyla telefon ekranıma baktım..
“kullanıcı meşgul”….
Derin bir nefes aldım..telefonu masaya bıraktım..ellerimi masaya dayadım..ayağa kalktım..
Arkama döndüm..bir adım attım..
Sanki her şey, bir anda yeniden ağır çekim yaşanmaya başlamıştı..max paynedeki uçma modu misali, tüm zaman ve materyaller ağırlaşmış, yavaşlamış ve hatta durmuştu..
Ayşenin yeşilimsi gözleri yuvalarından fırladı, fırlayacak gibiydi..beyaz tenine al basmıştı saniyeler içinde..
Bir adım daha attım..
“Aklımda ne var?”
Aklımda hiçbir şey yok..
Hiç bu kadar boş ve berrak olmamıştı zihnim..
“ne yapıyorum?”
Ayşenin yanına doğru ilerliyorum..
“peki yanına vardığımda ne olacak?”
Yüzünün ortasına, bu güne kadar atıp atabildiğim en okkalı yumruğu çakıp dümdüz edebilirim…ya da dudaklarına yapışıp, kanayıncaya, patlayıncaya kadar öpüp sömürebilir, ısırabilirim..saçlarını bileğimde dolayıp, sırtını duvara vurabilirim..bütün ağırlığımla üzerine yaslanıp, onu oturduğu sıranın içine göçürebilirim..pencereden atabilirim..masanın üzerinde duran kalemi alıp bir hamlede boynuna saplayabilirim..bir diz darbesi çıkarıp çenesini dağıtabilirim..bütün gücümle sarılıp, kaburgalarını, kaburgalarım üzerinde
öğütebilirim…
ilk etapta düşündüğüm bütün eylemler, yani tüm bu saydıklarım..
Şiddet içeriyor..
Ben şiddet sevmem..
Birkaç adım daha attım, ayşenin korku dolu bakışları arasında, sırasını teğet geçip, hemen yan tarafındaki pencerelerden birine uzandım..açtım, taze bahar havası içeri doldu..
“terledin mi sen? hava al biraz” dedim tanımlayamadığım bir ses tonuyla..gözlerim, yeşil gözleri delip geçmek ister gibi..alevlendiklerini hissedebiliyorum..
Bazen ağzımdan çıkanları, öyle bir ses tonuyla duyuyorum ki, konuşanın ben olduğumdan bile emin olamıyorum..
“Tümör konuşuyor”..
Arkamı döndüm..sırama ilerledim..oturdum..bir kaç saniye sonra ebru girdi sınıfın kapısından içeri gülümseyerek..ellerindeki pet şişeleri kaldırıp “sana da su aldım ” diye cıvıldadı..
“sağ ol hayatım”..yanağından bir öpücük aldım..gözlerim, arka çaprazımda kalan, hala donmuş bir şekilde önüne bakmakta olan ayşen e takıldı.
Evet..
Biliyordum..
Hissediyordum..
Başından beri sen olduğunun farkındaydım zaten..
Peki neden bu kadar bekledim? Neden şimdi?
Bilmem?
Belki de huzurlu hayatımın son kullanma tarihi geldiği içindir..raf ömrüm..pek uzun değil..
Peki ne istiyorum?
intikam..kesinlikle intikam..
papalar gecenin son partını atacağım birazdan,
süre olarak kısa olsa da içerik olarak dolu bir gece oldu diye düşünüyorum (:
http://fizy.com/#s/1aigr9
Dört yıldır..bir banka hesabı gibi açılmış olan bu nefret hesabını kapatmak, tüm bakiyemi sıfırlamak ve bana tüm bu acıları yaşatan, hayata geç bırakan insandan intikamımı almak…
Tek istediğim bu..ve sonrasında, belki de tüm bu yaşadığım melankoliler, üzerime yapıştığını düşündüğüm talihsizlikler, kötü kaderim ortadan kalkacak, yeniden özgür bir insan olacağım..eski ben olacağım….eski tsigalko olacağım..ebrunun, zamanında, daha ilk görüşte aşık olduğu, bozulmamış, deforme olmamış, eskimemiş, yıpranmamış tsigalko olacağım..
Bu intikam benim miladım..
Ve bunu alabilmek için bulup bulabileceğim gerçek bir fırsata müthiş yakınım..
Hissedebiliyorum..
iyi ya da kötü,
Olumlu ya da olumsuz..
Yaptığım hamlelerin ve hareketlerin her zaman sonuçları oldu..
Ama lanet altıncı hissim (burada biraz Amerikanlaştıysam özür diliyorum) hiçbir zaman yanılmadı..
Ben..
Bu işi halledeceğim..yapmam gerekeni yapmalıyım..kesinlikle..geleceğim için, yarınlarımın sağlığı için bu işi burada bitirmeliyim..bitmiş bir defter gibi..üniversitenin bitişiyle beraber, bu hikaye de bitmeli..kapanmalı..kapatmalıyım..kapatmak zorundayım..henüz şansım varken..bu zehrin dışarı taşmasına ve hayatımın geri kalanına bulaşmasına izin vermem..
O değilde..ben ne pis, ne kindar bir adammışım lan?..onu fark ettim şu an…ayrıca ruh hastasıymışım…level 83 ruh hastası…özel yetenekleri; süper nova, meteor saldırısı..
Ebru asla bilmemeli..bilmeyecekte..
Tereyağından kıl çeker gibi halledeceğim bu sefer…
Kanıt yok..tanık yok..
dört yıldır bu günleri bekliyorum ben..
Bu sefer hata yapmak yok..
iyi geceler panpalar,en kısa zamanda yeniden yazacağım, sevgiler, saygılar
http://fizy.com/#s/3xvl9n
görüşmek üzere (:
herkese iyi akşamlar panpalar,
bu gece gelmeyi planlıyordum ama halı saha maçı dalgası çıktı.
eğer döndüğümde yorgun olmazsam yazacağım, görüşmek üzere (:
herkese selamlar, bu gece 00.30 gibi görüşelim panpalar,
ayrıca @15916 da belirtilen oylamayı sikertelim inci aşkına :p
selamlar tekrardan,
5 dakikaya ilk partımızı düşürüyorum
Karakterinizi bölmek..
Bazen hangisi olacağınızı şaşırırsınız böyle durumlarda.. insanı şizofreniye kadar götürür hatta.. karakterinizi bölmek zordur, karakterinizi bölmek risklidir, karakterinizi bölmenin sonunda genelde yaşadığınız şey hezimette ibarettir..
Bir yerden sonra rol yapmak zorlaşır.. bölünen ve parça parça edilen hisler, duygular, düşünceler, birbirine geçmeye, aralarındaki sınır çizgileri bozulmaya, birbirine yeniden kaynamaya başlar..
Bu güne kadar hep karakterimi bölmüştüm ben.. çünkü, başlangıçta hep daha kolaymış gibi gözükmüştü gözüme.. zorluğu ve götürüleri sonradan çıkmıştı ortaya..
Ama dedim ya, bu sefer hataya yer yok..bu defa risk alamam..
O yüzden, karakterimi değil, hayatımı böleceğim bu kez..
Ebrunun yanındayken, asla ve asla ayşeni, intikamımı düşünmeyecek, sadece onunla geçirmekte olduğum anın güzelliğine ve mutluluğumuza konsantre olacağım. Ne zaman kendimle baş başa kalıp, ebru ile olan mesaim biterse, işte o zaman kişisel hesaplaşmamın gereği olan adımları atacağım.
Bu kadar ince ruhlu ve hassas bir kızı bu savaşın içine sokmaya hiç niyetim yok. Ebrunun hiçbir şeyden haberi olmamalı.
Ayşenle konuşmam gerekiyordu.. başta biraz sıkıştırmam, amacını anlamam gerekiyordu.. sonrasında ise duruma göre şekillenecek bir planı oluşturmak adına bütün materyaller zaten kafamın içindeydi. Ben orada olduklarının farkında bile değilken, meğer dört sene boyunca, kırk tilki dolanıp durmuş kafamın içinde..
Şimdi her birinin kendine göre bir yöntemi, taktiği, stratejisi var.. dahası, bu yöntemlerden herhangi birini seçtiğim zaman, diğerleri de ona uyum gösterebilecek gibiler.. azgın, kuduruk bir sürü gibi.. kafamın içinde çok tehlikeli şeyler var..
Ayşenle, bu telefon çaldırma olayından 2 gün sonra, yeniden irtibat kurdum, bu kez mesajla..
“amacın ne senin?”
Sorumun cevabını alabilmek için birkaç saat beklemek zorunda kaldım.. onun için, (esasen, onun belasını verebilmek için) ayırdığım zamanı oldukça kötü kullanmıştı.. telefoncunun birinden hat ile beraber 50 liraya aldığım ikinci el Nokia, arka cebimde titrediğinde, ben çoktan ebru ile buluşmuş ve yeniden bir numaralı yaşantımı yaşamaya başlamıştım..
Umursamadım.. bakmadım bile telefona..şu an da ebrunun yanındaydım.. gerisi teferruattı.. aşk zamanı aşk, intikam zamanı intikam..
panpalar bu gece çok fazla yazamayacağım, özel mesajlar çok birikti ve genelde ilk mesajına uygun sürede cevap alamayanlar ikincisinde küfrediyorlar bu sefer (:
daha fazla küfür yememek için zamanımın bir kısmını onları yanıtlamaya ayıracağım
Gece eve dönüp yine dört duvarın arasına sıkışınca diğer telefonuma gelen mesajı anımsadım,
“bir amacım yok. Yeni yılını kutladım sadece.”
Vaaoov…bir amacı yokmuş hanımefendinin.. yeni yılım kutlamak istemişmiş sadeceee…ayy kıyamam ben sana yaaa.. canımss..
“msn mi ekle xxxxx, orada konuşalım”
Yazdım teklifsizce..
Ardından laptobumla beraber yatağa girdim.. henüz listesi boş olan sahte hesabımı açıp beklemeye başladım..bir yandan da gözüm telefondaydı..
Yeni bir hat, yeni bir hesap.. ikinci hayatımın ihtiyaçları pek da fazla sayılmazdı.
Zaten asıl yakıtı ve erzakı olan şeye doğuştan sahipti.. nefret..
Biraz sonra bir istek belirdi bilgisayarımın ekranında.. sevdiği müzik grubunun adıyla kombinlediği adresini kabul ettim.
“selam”
“ne konuşacağız?”
“sen ne istersen?”
“ben…bir şey istemiyorum”
“emin misin?”
“evet”
“3 yıl selam bile alıp-vermediğin, üzerine bir de kavga ettiğin, erkek arkadaşını döven birine yeni yıl kutlama mesajı yazman aksini
gösteriyor ama?(:”
Bir şey yazdı, sildi.. cevap gelmedi, devam ettim,
“hem zaten konuşmak istemiyor olsaydın cep telefonu mesajıma bile cevap vermezdin, msn den eklemezdin. Yanlış mıyım?”
“merak ettiğim için ekledim.” Yazdı biraz düşündükten sonra,
“iyi.. merak kediyi öldürür derler (: ..ben de senin amacını merak ediyorum.. aklından geçenleri merak ediyorum.. bunca zaman sonra..”
Epey bekledikten sonra
“bir amacım yok dedim ya” yazdı.
“iyi o zaman” dedim. msn yi kapattım.
E güzelim, bir amacın yoksa, benim de yapacak bir şeyim yok öyle değil mi?
Hem irtibatı başlatıp, hem de naz yapacağım diyorsan, fazlasıyla yanılıyorsun.. orospu..eğer konuşma istiyorsan, kontrolün kimde olduğunun farkına varacaksın..
Ha, yok gerçekten de istemiyorsan, o zaman yapacak bir şeyim yok dediğim gibi.. olmuyorsa, zorlamayacaksın.
Ben bu intikamı alırsam şayet, hayatımda çok şey, olumlu anlamda değişir..
Ama bu mümkün olmayacaksa, mümkün olmazsa da, ölecek değilim.. şimdiki hayatımdan da memnuniyetsiz sayılmam..ama insan her zaman en fazlasını ister.. istemez diyen, yalan söyler..
http://fizy.com/#s/1ah03d
Ayşenin bu geceki davranışlarından anladığım kadarıyla, kaltaklığından bir şey kaybetmemişti..hatta ozanın, götünü daha da kaldırdığı bile söylenebilir, sonuçta 3 yıl boyunca el bebek gül bebek bakmıştı ayşenciğine..değil mi? bu orospu, ozan kavatından aldığı özgüven sayesinde, beni bile hala kendisine aşık zannediyor olabilirdi..aslında öyle zannetmesi daha iyiydi..zaten amaç oydu..ama bu, ona naz yapma hakkını vermezdi..o hakka sahip olduğunu sanıyorsa, böyle göt olur kalırdı.
iyi geceler ayşen..tabi eğer uyuyabileceksen.
Ayşen, blöfünü yemediğimi, iki sonra akşam anlamıştı. Bu kez kendisi, msn den konuşmak için telefonuma mesaj attı..naz ya da ima yapmaksızın kabul ettim. Bu küçük hesaplarla uğraşamam..benim hedefim biraz daha büyük şeyler koparmak ondan..çocuk oyunlarının peşinde değilim.
O gece konuştuk epey..saatlerce... hatta bir yerden sonra aramızdaki buzlar güya eridi ve kasıntılık duvarını aştık..konuşma rahatladı..ozandan neden ayrıldığını anlattı bana..geçen sene,ona bağırıp çağırdığım gün, (hani şu ozanla beni karşı karşıya getiren olay) içinde bir şeyler kıpırdanmış meğerse..benden hala hoşlanıyor muydun o zamanlar? Dedi.
“olabilir?” dedim.
Daha önce kimsenin kendisini böyle sahiplenmediğini, bu şekilde istemediğini, ozana ise aslında başından beri güvenmediğini söyledi..meğer, kendinden önce sınıfın diğer üç kızına olta attığını biliyormuş..
“sen o zaman da, seni gerçekten isteyeni değil, seni sıradan biri gibi görenin, hatta diğer teklif ettiği kızların gerisinde görenin teklifini kabul etmiştin..onun gözünde her zaman dördündü kadındın ama buna rağmen 3 yıl boyunca sevgili kalmayı başardınız..enteresan bir başarı aslında”
“biz çıkmaya başladıktan sonra başka kimseye bakmadı..başlarda tereddütlerim vardı ama zamanla ikna etti beni”
“ama sonra benim yeniden devreye girip, sana göre, seni ne kadar istediğimi göstermem bütün denklemi bozdu öyle mi?”
“olabilir?” yazdı bu kez o..karşılıklı smileyler yolladık..
“peki ya sen? sevgilin var şu anda? Sen onu gerçekten seviyor musun? O senin gözünde kaçıncı kadın?”
Fena soru sayılmazdı..biraz düşündükten sonra, yine muammayı oynamaya karar verdim,
“senin aklında zaten bir cevap var bence..ille de benim sözlerime ihtiyacın yok gibi..şu prenseslik sanrısından ne zaman kurtulacaksın acaba? (:”
“prenses sanrısı mı? (: hiçbir zaman öyle düşünmedim”
“hadi canım sen de?..güzel bir kızsın.. öncesinde sana çılgınca değer veren, senin için yarışan erkekler var.. onları kendin için kapıştırıyorsun.. sonra bir kazanan ilan ediyorsun ve istediğini seçip alıyorsun sonra o seçtiğin galip, sana uzun yıllar boyunca toz pembe bir hayat yaşatıyor.. doğru aslında, bu prenseslik değil, daha da fazlası…ama ne yalan diyeyim, ben seni ozan kadar mutlu edemezdim herhalde..o seni resmen el üzerinde tutmuş.. başının üzerinde taşımış.. hepsini biliyorum…yine de terk ettin onu.. buna rağmen terk ettin..”
“şimdi anlayabiliyorum senin neden benden nefret etmeye başladığını (: ..sen, ozanla seni kıyasladığımı, sonra da onu, sana tercih ettiğimi sanıyorsun (: “
“ya ne?”
“ben sizi kıyaslamadım ki? Benim kararım zaten başından beri belliydi sana karşı.. arkadaş olarak görüyordum seni..iyi çocuktun.. fazla iyiydin hatta.. zaten o yüzden de, senle olmazdı işte.. seninle çıkmaya başlasam bir ay sonra evlenme filan teklif ederdin bana (:”
“hep aynı klasik bahaneler.”.fazla iyi çocuktun” falan filan.. biraz orijinal ol (: .sonra sen de güya kendin gibi hovarda olan ozanla sevgili oldun.. sonra da kocaaa üç sene öyle kaldınız.. gerçekten çok tutarlısın ”
“(: başta ben de bu kadar süreceğini düşünmemiştim..”
“keşke daim olsaydı..ne diyim.. ayrılmanıza neden olduğum için üzgünüm :p”
“o kadar havaya girme bence..tam olarak senin yüzünden sayılmaz..sen bahanem oldun aslında..(:”
“ve sen de yeni yılımı kutlayarak bir nevi teşekkür etmiş oldun bana?”
“öyle de denebilir”
“hıı..ne kadar da düşüncelisin..iyi kız mı olmaya karar verdin? (:”
“(: benim neye karar verdiğim bir şeyi değiştirmez artık.”
“ben olsam emin olmazdım.. hele onca şeyin ardından..(: ..yatmam lazım artık.. yarın sabahtan ders var..”
“peki..iyi geceler”
“sana da..tatlı rüyalar..(:”
“(:”
Keyifle sırıtarak laptobu masaya kaldırdım.. gidip elimi yüzümü yıkadım.. aynada gördüğüm yüze baktım yine.. mutlu olduğum zaman daha da çirkinleşiyor gibiydim sanki.
Eh..artık kuş kafese girmişti..bu kadar kolay olabileceğini hiç düşünmemiştim.. yoksa, ben oyun kuruyorum derken, oyuna mı maruz kalıyordum? Kandıracağım derken kandırılıyor muydum?
Bilmem? Öyle olsa bile ne fark ederdi ki? Ben, olası bir şantaj ihtimaline karşı bütün önlemlerimi almıştım. Zira, eğer ayşen, sırf ebru ile benim aramı bozmak adına kendi çapında bir şeyler planlamış ve beni tuzağa düşürüp sonra da olanları ebru ile paylaşmak amacındaysa, biraz daha fazla çalışması gerekecekti.
Mesajlaşmaları, farklı bir hatta yapıyordum.. evet, bana asıl numaramdan mesaj atmıştı, ben de onu çaldırdığım gün, yine kendi numaramdan çaldırmıştım. Bunların kayıtlarını zaten asıl telefonumdan sildim. Kendisi silmemiş olsa bile, bir şey fark etmezdi ve bir şeyi kanıtlamaya yetmezdi. Msn görüşmelerimizde, özellikle kendi adımı söylemiyor ve zaten herkesçe bilinen şeylerden fazla detay vermiyordum.
Yani bu msn görüşmelerini, pek ala kendi de kurgulamış olabilirdi? Sırf ebru ve beni ayırmak, ozan ile olan ayrılığının acısını bizden çıkarmak için? Böyle bir paranoya ve şizofreni durumu olabilir miydi peki gerçekten de? Ayşen bunu yapar mıydı? Bu kadar uğraşır mıydı?
Ah..hemen önümüzde ve ebrunun tüm ayrıntılarıyla bildiği (ben anlattım..her şeyi anlattım ebruya) bir Burçin-buse örneği varken, bu
ikinci vaka da pek imkansız sayılmazdı..
Her şeyi kolayca inkar edebilir, ebruyu, olası bir sinir anında sakinleştirebilir, pek çok açıya kıvırabilirdim..
Hem de yalan söylemeksizin.. çünkü benim yalana ihtiyacım yok? Sizce ebruyu aldatıyor muyum? Hayır? O, öyle olduğunu düşünebilir, ayşenin olası bir ifşası durumunda..ama aldatmadığım ortada..
Peki kimi seviyorum? Ebruyu mu? evet.
Kimden nefret ediyorum? Ayşenden mi? ona da evet..
Sizce yalana ihtiyacım varmış gibi mi duruyor?..
Birkaç gün sonra, bizim msn muhabbetlerimiz iyice alevlenmiş, sıklaşmış ve uzunluğu daha da artmıştı ayşen ile.. öyle ki, artık azami dikkat göstermek zorunda kalıyordum, konuşmalar sırasında, belirlediğim çerçevelere uymak ve uygun sınırlar içinde kalabilmek için.. eline kanıt vermemeliydim.. gerçi..aslında biraz fazla pipirikli de davranıyor olabilirdim.. ayşen..o küçük orospu.. zamanında bir kere beni fena kandırmıştı ama, bu kadar da rol yapıyor olabilir miydi?..çünkü bana, her mesajlaşmamızın sonunda daha da içtenleşiyormuş gibi gelmeye başlamıştı..
Bol bol konuşturdum bunu, epey şey anlattı.. çoğunlukla ailesi ve ozanla olan ilişkisi hakkında..
Kız ağır fakirmiş ayrıca bunu da öğrenmiş oldum.. ozanın da, gösterdiğinden daha zengin olduğunu. Babasının yatı filan varmış aq..kaç kere götürmüş bunu, denize açılmışlar, açıkta sabahlamışlar falan filan..
Kızı bir peri masalında gibi yaşatıyormuş resmen..
Aklıma, epey zaman önce, ayşen ve ozanın, ilişkileri ilk çatırdamaya başladığı zamanlarda (hani bir ara ayrı filan oturmuşlardı.. kısa bir küskünlük yaşamışlardı) ozandan kulak misafir olduğum sitem geldi,
“her şeyimi verdim abi, daha ne yapayım mutlu olması için” tarzı bir şeyler söyleyip dert yanıyordu yanındaki elemana..
“Her şey” derken kastedilen şeylerden bir kısmı da bunlarmış demekki..
Lüks mekanlarda yemekler, teknede yatta gezmeler..
Bizim fakir köylü kızı, ne olduğuna, neye uğradığına şaşırmış olmalıydı.. zaten o dünyanı büyüsü bile tek başına bir sene filan oyalamıştır bunu..
Yanlış anlaşılma olsun istemiyorum.. insanın, ailesinin maddi durumun kötü olması, dalga geçebileceğim ya da yaftalayacağım bir şey değil kesinlikle.. sonuçta ana babamızı biz seçmiyoruz..
Ama kendi hayatımızdan biz sorumluyuz..sen, bir başkası bile seni o şekilde görmezken, kendi fakirliğinden tiksinip, zengin kapılara yamanmaya çalışıyor, sırf rahat ve lüks bir yaşam için, onurundan, haysiyetinden, duygularından, davranışlarından ödün veriyorsan…kadınlığından, adamlığından ödün veriyor, amını, sikini bir ticari meta gibi kullanıyor ve kendine değer biçtiriyorsan,
işte o zaman kusura bakma, ben de dalgamı, taşağımı geçerim.. parası neyse de veririz.. sahi ayşen, senin bedenine sahip olmak, kadınlığını satın almak kaç para? Gerçi, sen epey yüksekten girmişsin cemiyete, çıtan epey yüksektir şimdi ama, benim de, biraz zorlayarak da olsa, alamayacağım bir şey olmasa gerek?..ha?..söylesene?..
içimdeki insan sevgisine lanet olsun ki, bir ara neredeyse acıyacaktım bile..
Acıma…acınacak hale düşersin derler..
Acımadım…acımayacağım..
@paslı yarrak (o nasıl bir nick aq) panpam askere gitmedim henüz, kısmetse bu yaz gidiyorum.
bu hikaye bittikten sonra başka bir şey yazmayacağım. artık diğer başlıklarda taşak yaparken göreceksiniz beni, ya da görmeyeceksiniz bilmiyorum. en kötü ihtimalle, misyonumu tamamlamış bir şekilde sözlüğü bırakırım.
@zengin bini, eyvallah panpam bunu duymak istiyordum ben de zaten xd*
http://fizy.com/#s/1ahh5a
Ayşenle, ilk konuşmalarımızın üzerinden, neredeyse iki hafta geçmiş, artık mayıs ayına gelmiştik..
Okulda konuşmuyoruz malum (konuşamıyoruz)..o, artık, benim ebruyu, onunla buluşmam ve konuşabilmem için engel olarak gördüğümü düşünüyor..arada, ateşini harlatmak için kaçamak bakışlar atıyorum..çaktırmadan gülümsüyor..gülümsüyorum..
Ah ebru..seni, farkında olmadan böyle bir duruma düşürdüğüm için o kadar üzgünüm ki..sadece o kahpenin gözünde bile olsa, yine de
“istenmeyen, engel kadın” olarak görülmen içimi parçalıyor..senin üzerinde, o kaltağın götünün kalkmasına izin veriyorum..ama sadece kısa bir süre için..çok kısa bir süre..
Artık, bir şekilde buluşmak, yüz yüze konuşmak zorundaydım ayşenle..bunun için bir fikrim vardı ve kendisinin de itiraz edeceğini sanmıyordum. Son bir iki konuşmamızda, konuşmanın boyutları ve nitelikleri epey değişmiş, yer yer edepsizlikler baş göstermişti (:
Sözde, ikimiz de yanıyoruz..
O, zaten daha önce birkaç kez, dışarıda bir yerlerde buluşmak istediğini yazmıştı, ama ben, yazılı bir delil bırakmamak adına her seferinde geri çevirmiştim..
Şimdi ise,benden gelecek olan bu buluşma teklifini ve teklifin detaylarını da yazısız olarak aktarmam gerekiyordu..ebrunun etrafta olmadığı bir, iki dakika bana yeter de artardı..bir süre de böyle bir zaman aralığını kovaladım..ebrudan ayrı kalmak zordu..eski günlerden de bildiğiniz üzere, ebru çok iyi adam markajı yapar (: ..bu espriyi de daha önce yapmıştım galiba ama neyse..
Nihayet, gizli yazışmalarımızın başlamasından iki hafta kadar sonra, öyle bir aralığı bulabildim..
Sınıfta, gidip yan tarafındaki sıraya oturdum..sanki kendi kendime mırıldanırmış gibi konuştum..
“artık yüz yüze buluşmamız lazım bence”
“nihayet” dedi. Göz ucuyla baktım..yeşil gözleri parıldıyor, gülüşü, beyaz yanaklarının hafifçe kızarmasına neden oluyordu..
http://fizy.com/#s/1ahisk
“ama bu şehrin sınırları içerisinde olmaz”
“ne yapıcaz, uzaya mı gidelim?”
“istanbula gidiyorum bu hafta sonu…iki-üç gün kalıcam..beraber gidelim..”
“bu kadar kasmaya ne gerek var? Nasılsa sonunda herkes öğrenmeyecek mi? kimden gizliyoruz?”
“evet öğrenecek..ama daha o zaman var biraz..ebruyu da hazırlamam lazım o zamana kadar..aramızı bozmaya çalışıyorum bu aralar sık sık tartışıyoruz..”
“nerde kalacaksın istanbulda..niye gidiyorsun?”
“liseden arkadaşlarım var orda okuyorlar..yazları hep beraber tatil yaparız, konserlere gideriz..kardeşim gibidirler..onları görmeye gidiyorum..onlarda kalacağım..”
“senin ebruyla çıktığını bilmiyorlar mı?”
“biliyorlar..merak etme sorun çıkmaz onlarla alakalı..sen geliyor musun onu söyle?”
“tamam geliyorum..detayları msn den konuşuruz akşam..”
“hayır msn de bu konuyu açamayız..Cuma gece 11 arabasıyla gidicem ben..kamil koç..aynı otobüsten bile al sen de..”
“ebru geçirmeye gelmeyecek mi?”
“gelmemesini sağlarım..”
“tamam..beni kaçırmıyorsundur inşallah (:”
“ödünç alıyorum diyelim ”
Sıradan kalktım..kendi sırama doğru ilerledim..oturduktan sonra onun tarafına çevirdim başımı..gözlerimiz birbirini onayladı..
Hayır, benim anlamadığım da şu aslında, bu kız..tamam fakir ama, beyin fakiri de değil sonuçta..beni zamanında kazığa oturttu mu? oturttu..kurnaz mı? kurnaz..
O zaman nasıl oluyor da tüm bunların bir tuzak olduğunu anlayamıyor? Neden her dediğimi kolay kabul ediyor, nasıl oluyor da bana, daha birkaç hafta öncesine kadar en azılı düşmanı olan tsigalkoya böyle güvenebiliyor?
Kendi de bir oyun çevirdiği için, benim öyle düşünmemi (bana güvendiğini düşünmemi yani) istiyor belki de ama..ne olursa olsun..biraz fazla kolay lokma oldu sanki..
Neyse bakalım..sonuçta her duruma uygun bir taktiğim mevcut..tilkiler epey çalışmış ve önlerindeki uzun zamanı iyi değerlendirmişler..
@masterboii, erken boşalma panpam, sabır hele
http://fizy.com/#s/3y66pr
Gece ebru bana geldi,kalacak..epeydir kalmıyordu bende..iyi oldu bu..özlemişim..bir de yorgun düştüm tabi..iki ayrı hayatı idare etmek zor..
“aşkım, bu hafta sonu istanbula gitmeyi düşünüyorum ben” dedim.
“aa o nerden çıktı şimdi? (:”
“benim lise arkadaşlarım vardı ya hani, yazları beraber takıldığım çocuklar.”
“hı hı”
“ne zamandır çağırıyorlar, ben de erteletip duruyorum, geçen fena kızdılar (: gidip gönüllerini alayım diyorum. 2-3 gün kalıp gelicem”
“iyii..ben de gelir miyim diye mi soracaksın yoksa?”
Hassikt..bozuntuya vermemeye çalıştım,
“yo..öyle bir şeye zorlamam seni..bir ev dolusu sapın içinde ne işin var?”
“fark etmez benim için. Gel, seni tanıştırıcam dersen gelirim yani öyle şeylere takmam ”
Eğilip alnından öptüm,
“biliyorum bitanem..bitanesin sen..bir dahaki sefere seni de götürürüm o zaman, olur mu?”
“oo illa tek gidicem diyorsun yaniii (:”
“benim için de problem değil ama çocuklar beni özlemişler, ne bileyim belki senin yanında rahat olamazlar..”
“oha, ne yapıyorsunuz ki siz birbirinize bir araya gelince de benim yanımda rahat olamayacaklar? Ohaa Bursalılar?? (x”
“afdsafs allahım ya (x ..çok fena şeyler ebru, beni o şekilde görmeni istemem yani..cık cık..madalyonun karanlık yüzü.. :p”
“(: iyi bakalım..beni habersiz bırakmak yok yalnız ona göre..”
“her gece arayıp rapor vericem söz (:”
“her gece, ve her sabah ve her öğlen..”
“yuh..kılıbık mıyım ben? Taşa…dalga konusu olurum valla..”
“ben bilmem! Günde üç vakit en az 15 er dakikalık raporlar istiyorum, ayrıca arkadan kadın sesi ya da fazla gürültülü müzik filan
gelirse ceza olarak 5 e çıkar bu günlük rapor sayıları ona göre! (x”
Önünde tapınma hareketi yaptım..gülüştük..
“arıycam sık sık merak etme” dedim sarılarak..yanağına, şakaklarına öpücük bombardımanı yaptım..
gecenin son partı olsun sıradaki, ondan sonra da mesajları cevaplayacağım.
http://fizy.com/#s/102rlr çok tatlı bir şarkı lan bu..bizim şarkımız
“ne zaman gidiyorsun?”
“Cuma gecesi gidicem..”
“tamam..biletini aldın mı?”
“hı hı..23.00’a..sabah 7-8 gibi varmış olurum işte”
“iyi..çok eşya götürecek misin?”
“yoo bir sırt çantası, bir de spor çantamı alırım işte..”
“ben bırakırım seni garaja”
Bırakma lan bırakma aq ya..öff..
“gerek yok be hayatım..”
“ya ne sürüneceksin gece vakti çantalarla?”
“taksiye atlar giderim ”
“hazır araba varken taksiye para mı verceksin bir de?”
“niye seninki su mu yakıyor? (:”
“ben zaten sana gelirim, ordan da eve dönerken bırakırım işte niye uzatıyorsun?” dedi ters ters..
Azar yemiş çocuklar gibi susup surat astım..aslında, ebrunun ayşeni garajda, hatta benimle aynı otobüse binerken görmesi durumunda neler olabileceğini düşünüyordum o sırada..pff..ayşene bir uyarı mesajı atmam gerekecekti dikkatli olması için..ama bu da, yazılı bir kanıt, koz vermek demekti..
Gerçi benim son hamlem, bütün kozları sikip atacak bir çeşit perfect shot olacaktı ama..yine de en ufak bir delil kırıntısı bırakmak istemiyordum ardımda..
Ebru, ben böyle uzun süre susup dalınca ellerini yanaklarıma koydu, başımı yerden kaldırdı, göz göze geldik..
“ne oldu?” dedi, aslında ne olduğunu bildiği halde..zaten cevap beklemeyen bir soruydu bu..
“anında azarlıyorsun” dedim kırgın kırgın..
“e ama sen de nazlanıyorsun çocuk gibi? Yok o saatte gelmemeymiş, su mu yakıyormuşmuş..bunların lafı mı var aramızda?”
“öyle ama utanıyorum kızım?” dedim..”yani..eyvallah güzel bir şey tabi bunları düşünmen ama, kız arkadaşının arabasıyla gezdirdiği erkek olmak çok alışıldık bir durum değil..dokuyor bu da..devamlı sana da yük gibi hissediyorum..anladın mı?”
Gözlerini devirdi..anlayışla gülümsedi..yanaklarımı okşadıktan sonra sırtıma kaydı elleri, iyice yaklaşıp sarıldı, başı omzumdayken miyavladı,
“aşk olsun ya..ben bunları aştık sanıyordum..olur mu öyle şey tsigalko..kimden, neyden utanıyorsun ya kim ne diyebilir? Bugün benim arabam var onunla geziyoruz, yarın senin olur onunla gezeriz..ya bak..bir daha böyle şeyler duymak istemiyorum lütfen..çok kırıldım şu an da..utanıyormuş..şapşal ya (:”
Saçlarımızı okşadık karşılıklı..sarmaş dolaş yatağa uzandık..
“peki..ama..her seferinde teklif etme sen yine de bunu..beni de anlamaya çalış biraz..olur mu?”
“olur..olur utangaç sevgilim (: ..ama Cuma ben götürüyorum seni..o konuda itiraz yok?”
Var amına koyim yaa var..
“yok (:”
Ben, o Cuma günü ne yapacağım, nasıl yapacağım diye düşünürken, bir önceki gün, bambaşka bir sürprizle, adeta kaderin bir cilvesiyle karşılaşacak ve o saniyeye kadar aldığım kararları, tekrar gözden geçirmek zorunda kalacaktım..
Belki de bu evrenin bana “yapma, vazgeç” deme şekliydi..
mesajlara geçiyorum, hepinize sevgiler, iyi geceler,
yarın gece tekrar geleceğim, şu "iki gece üstü üste gelemiyor" diyen vefasızlara inat
next--->