part69
@ das yokmu das, eyvallah panpam, daha neler var önümüzde..
kitap mevzusu için de, artık buradan da cevap vereyim, özelden ulaşan bir kaç arkadaş oldu, telif vb. için.
ne derece ciddiydiler bilmiyorum tabi x) ama ben en ufak bir şey talep etmiyorum kesinlikle, isteyen istediği gibi alıp basabilir yani sorun yok, maddi bir beklentim yok.
sadece yazar olarak nickimin yer almasını isterim tabi kitapta, bir de benim hiç bir çıkar sağlamadığımın belirtilmesini. çünkü artık dünya öyle bir hale geldi ki, insanlar biraz iyi yaptıklarını fark ettikleri şeylerden hemen maddi kazanç sağlama çabasına yöneliyorlar,
pek çok örnekleri var bunun, biri gözümüzün önünde hatta.. neyse, konuşturmayın şimdi beni :p
dediğim gibi, alan istediği gibi alabilir, hikayenin çıktığı yeri (inci sözlük) ve nickimi belirtmek kaydıyla.. para pul filan istemez, çok şükür işimdeyim, gücümdeyim, babam da zengin, siz kendinizi kurtarın hııammınaa :p
neyse, bir çiş molası, sonra devam edelim.
2-3 tane daha böyle uzun part atma hedefindeyim bu gece kısmetse.
özel mesajlara da enerjim kalırsa ve barnağın durumuna göre gece sonunda döneceğim tabi ki (:
tarih olarak epey ilerledik aslında, arada yaşanan ufak tefek şeyleri ya es geçtim, ya da özet geçiyorum.
kimseye kendi yapış yapış aşk hikayemi anlatıp gerinme amacında değilim, zira daha söylenecek çok söz, görülecek çok şey var önümüzde
http://fizy.com/#s/1ai0cq
o gün bitti,
cumartesi günü ve gecesi de programla geçti, buse söz verdiği gibi beni dinlemeye gelmişti, ben de şarkılarımın hepsini onun için söyledim
geçenlerde başıma saran grupie kızlarının yine istek şarkı istemesini ve benim "repertuvarımızda yok" diye kibarca reddetmemin ardından kalkıp giderek puruzluk yapmalarını saymazsak (sezen aksundan sarışınım ı istiyolar..oldu canım... amınıza koyim ben sizin emi) gece güzel geçmişti,
valla arkadaşım, ben buseye ve onun eğlenip eğlenmediğine bakarım..gerisinin koy götüne rahvan gitsin..sikerim müşteriyi (ehehe murat abi selamlar)..
bizim çocuklar ve nilaylar da oradaydı ama onlara kısaca selam verip, geceyi buseyle baş başa bir masada geçirdim locaya benzer iç kısımda.
eğer sevgilinizin olmasının tek bir kötü yanı varsa (ki bu sevgilinin buse olması, o kötü yanı da minimize ediyor ya neyse) o da biraz yalnızlaşmanızdır..
hele hele çevreniz genelde kız arkadaşlarınızdan oluşuyorsa, ister istemez biraz daha belirginleşir bu yalnızlık.
kızlar, kendilerince ince düşünüp, "bu çocuğun artık sevgilisi var, fazla yaklaşmayalım, yanlış anlaşılır" mantığıyla araya fazladan biraz daha takip mesafesi koyarlar,
tam tersini yapan orospular da yok mu? var tabi ki ama o orospulardan benim çevremde yok neyse ki şu aralar..olanları da uzaklaştırdık biliyorsunuz (:
ancak, bu iki kız davranışı türü arasında, nilayın birincisini yapması beni biraz şaşırtıp üzmüştü..
ya... güzelim... biz senle normal bir arkadaşlık ilişkisinde değildik ki? kardeşim gibiydin sen benim? ne gerek var yani arayı açmaya filan?
durumu ona da, şaka takılarak söyledim,
"ne o kız, pek pas vermiyorsun artık? yengen oyar diye mi tırstın :p"
gülüp geçiştirmişti..
evet..yalnız bu aralar..ve mutsuz, soğuk görünüyor dışarıdan..
iyi ama, kendi kendisini yalnızlaştırıyor ki gene? bizim ona bir şey yaptığımız yok ki?
gene o çekilmez, melankolik tavırlarına giriyor zaman zaman, hani şu anne-babasının arasının açıldığı zamanlardaki tavırları gibi..
kendi kendine karamsarlıklar yaratıyor..
kaç kere çağırdım, gel, üçümüz takılırız diye * ama sadece bir kere tanışmaya geldi o kadar..
neden böyle yapıyor ki? diye düşünürken, sonra birden aklıma, meselenin benle alakalı olmayabileceği geldi..
tolganın da dediği gibi, her boku niye ben üzerime alınıyordum ki?
belki de neco ve, benden öğrendiği, ona karşı hislerinden ötürüydü bu son zamanlardaki durgunluğu..
mutsuz..
ben ne kadar mutluysam ve git gide daha da mutlu oluyorsam, o da tam tersine çöküyor gibi..zaten yapısı küçük emrah stayla ya yatkın, bir de içine düştüğü duygusal muhakemeler, onu daha da melankolik durumlara sürüklüyor..
acaba kötü mü ettim necoyu söylemekle?..pff :/
benden uzaklaşan insanlar, sadece nilaydan ibaret değil tabi, bizim çocuklarla da eskisi kadar takılamıyoruz artık, dota gecelerini bile msn de konuşabilme uğruna ekmeye başladım..
sonra begüm, bak o da uzaklaştı mesela..muhabbeti sağlam, harbi bir kızdı yani begüm de, zaman zaman, tıpkı nilay gibi onu da özlüyorum..
okanla konuştuk epey o ara, (e paso msn başında olunca) anlattım olayları hep, hayırlı olmasını diledi, kendi ilişkisi de neredeyse 3. senesine gidiyormuş, ciddi düşünmeye başlamışlar artık baya baya..
vay amk lan?..adama bak, sen kalk türkiyeden amerikaya git, orada kanadalı bir manita yap,onu hiç aldatma, hiç bırakma öylesine çılgın ve özgür bir ortamda (o da seni bırakmasın aynı şekilde), üstüne bir de ciddi düşün..
valla helal olsun okan..hani, karakterli olduğunu biliyordum ama, bu kadar da adamın hası olacağını tahmin edemezdim..valla bravo kardeşime (:
pazar gününü, plan yapmayacağım, kasmayacağım dememe rağmen, evi silip süpürerek geçirdim,
lan millet, ev temizliğini kız arkadaşına yaptırır, ben de kız gelecek diye evi temizliyorum (:
düşün işte artık sen durumu, durumumu.. (:
nihayet pazar akşamı geldi çattı..
bizim kız artık evi öğrendiği için, bana, çalan zile kapı açmak kaldı, geldi, eşikte bir kucaklaştık, ayakkabılarını ayakkabılığa aldım, ayaklarına terlik verdim gene, üşümesinler..odasında, "laptop kucakta" pozisyonunda takılan tolgaya kısaca selam attıktan sonra benim odama geçtik,
"vaoov, demek florasan ışığı altında böyle gözüküyormuş odan :p"
"ya, süper demi x).."
"süper (: ..yalnız biraz.."
"ofis gibi mi?"
"ahaha..yani, öyle de denebilir, her gelen bunu mu söylüyor yoksa :p"
"(: aynen, gelen her..ee..erkek arkadaş ve kız dostlarım bunu söylediler" dedim konuşma ortasında manevra yaparak..
"hıı..(:"
"ehe (: kilim de aldım biraz o çıplaklığı örtsün diye ama..annem izin vermiyor ya halıya..toz tutuyormuş, mikrop yuvası olur filan diyor x)"
"haklı kadın? (: olsun güzel böyle de canım, ne farkeder, ben şaka yapıcaktım zaten, ama başkaları yapmış çoktan, kaçıncı baskı oldu artık benimki bilmem :p"
aman aman busecim..hiç o diğerlerine girmeyelim..diğer şakacılara, diğer esprilere... diğer kızlara... aman..zor attım kafamdan, anca çıkardım hayatımdan..
daha önceki gelişlerinde alttaki salonda takıldığımız için, odamı ilk kez ışık altında görme fırsatı bulan buse, meraklı meraklı bakınıyordu etrafa yüzünde muzip bir ifade ile..kesin gene takılacak bir komiklik arıyor (:
"bir şeyler hazırlıyorum ben canım, gelicem, sen rahatına bak" deyip kapıya yöneldim,
"yaa hani yoktu plan filan? ben yemek yedim de geldim?"
"yok bitanem ya, abur cubur şeyler, içecek filan koyucam "
"ha tamam o zaman" deyip öpücük gönderdi, hevesle karşıladıktan sonra mutfağa yöneldim..
arkadaşlar tekrar tekrar kusura bakmayın, uzun uzun yazıyorum, parmağı da sakınarak yazıyorum, böyle oluyor tabi o zaman da..
2 partı daha 03.00 a kadar yetiştirmeye çalışacağım
http://fizy.com/#s/1ago1e
...
"tsigalko, bir şey dicem ama darılmazsan, bebekliğin daha güzelmiş valla kusura bakma x)"
"ee tabi canım, her şeyin yavrusu güzel :p"
önümüzde içecekler, tepside çikolatalar, püskevitler, elimizde benim çocukluk albümüm..
her ne kadar, o albümün daha önce gösterildiği kişiyle ilgili pek iyi anılarım olmasa da ve sanki fotoğraflarımı kirletmişler gibi hissetsem de, buseyle de paylaşmak istemiştim bunları..
çok beğendiklerinden bir tanesini ona vermeyi teklif ettim,
"olmaz hatıra onlar?" diye reddettiyse de,
"yabancıya vermiyorum ki, allah allah?" deyip fotoğrafı albümde ayırdım, parmaklarının arasına sıkıştırdım..
"eh..peki madem..peçetenin yanına eklerim bunu da, ufak ufak bir koleksiyon oluşmaya başlıyor gibi :p" deyip güldü..kendime çekip sarıldım içtenlikle..
"ben de tokalarımdan birini bırakıcam sana o zaman" dedi.."biraz klasik olacak ama idare et artık :p"
"üzerinde bir kaç saç telinde olacaksa yeterince orjinaldir benim için" deyip gülümsedim..
o da titreşen bir gülümsemeyle karşılık verdi, "yine aynı şeyi yapıyorsun..hiç vazgeçmeyeceksin demi?" dedi utangaç gözlerle bakarak..
"vazgeçmeyeceğim..ne bunlardan, ne de senden"..
yüzü ciddileşti... gözleri, gözlerime kilitlendi..kırpmaksızın..saniyeler geçerken, eli yüzüme gitti, yanağımı kavradı yumuşak avucu,
"çok seviyorum seni" dedi..
kalbimin gümbürdemesi, yine odanın sessizliğini ele geçirirken, heyecandan kuruyan gırtlağım için son bir çabayla yutkundum..
"ben de seni çok seviyorum..kelimeler az geliyor artık inan.." deyip yüzüne yaklaştım biraz daha..bir elimi, boynuna, saçlarının arasına daldırdım..diğeriyle sırtına destek verdim yanlamasına durduğu koltukta zorlanmasın diye..kendime çektim onu da..
yaklaştı..alınlarımız birbirine değdi önce..sonra da burun buruna geldik..gözlerimiz artık görmüyordu bile..
nefes nefese..
öyle kaldık bir kaç saniye..
kollarımız, biraz daha sıkı dolanmaya başlarken bedenlerimize, birbirimizin yüzündeki ellerimiz de daha hisli dokunmaya başlamıştı, hassas yerlere..elleri boynumda..benimki onun ensesinde, saçlarının arasında..birbirimize karışmaya başlar gibiydik yavaş yavaş... nefes alışverişlerimiz bile ortaktı sanki..sonra, benim kaburgalarımı döven kalbimin dizginlerinin koptuğu, onun soluklarının sesinin de eşlik ettiği o büyülü anda,
"öpsene beni" diye fısıldadı dudakları, benimkilerin sadece bir-iki santim ötesinde..
kulaklarım, duyduklarının gerçekliğini sorgulayadursun, yüzüm, biraz daha yaklaştı yüzüne..ve nihayet, arada kalan son açıklığı da, tedirginlikle de olsa kapadı..
ateş parçalarının, yudumlanmış tekilanın dudaktan mideye, bütün ilerlediği yolu yakması gibi, dudaklarımı, yüzümü yakışına tanık oldum..öylesine bir öpücüktü bu..öylesine bir başlangıç...
@ vurucu tim, 9588 deki entry den sonra müneccim boku yemiş olabileceğine kanaat getirdim panpa (: sus da daha fazla spoiler olmasın bari, ahtapot paul seni x)
sıradaki partımız, gecenin son partı olsun plandığımız gibi
http://fizy.com/#s/1ajf0j
ilk bir kaç saniye..ve ilk şokun hemen ardından karşılıklı alınıp verilen alt dudaklar..
beni sarmalayan kolları daha da gerilmiş, boynumdaki eli omzumu, sırtımdaki ise biraz daha aşağı kayıp belimi kavramış, parmakları bile gerilip sanki kuş pençeleri gibi olmuş, sımsıkı yapışmış üzerime..benim elimse ensesinden boynuna kaydı şimdi..orada yanağına çıktı..diğer daha da geniş sıvazladı sırtını..ve tüm bunlar olurken de dudaklarımız birbirini hiç bırakmadı...
neden sonra ayrıldık..
bir kaç santim uzaklaştık birbirimizden..ellerimiz, kollarımız biraz gevşer gibi oldu..gözlerimiz, yeniden birbirini buldu..
kız, soluk soluğa yanlamasına yaslandı koltuğa gözlerini benden ayırmadan..
ben, hem korkuyorum, "lan acaba şimdi pişman mı oldu?" diye, hem de hala az önceki sahnelerin muazzam etkisi, zevki, kanımda dolaşmakta..
saçlarını okşadım..o, diğer elimi yakalayıp göğsüne, tam kalbinin üzerine koydu bu sefer..avucumun altında çırpınan yavru bir kuşu hissetmişçesine şefkatle doldu içim..hem tedirgin, hem mutluluktan ağlamak istercesine gülümsedim...
"duyuyor musun?" dedi alçak, ve aslında cevap beklemeyen bir sesle..
evet, der gibi kafamı salladım..
"sen?" dedim..boştaki elini yakalayıp benim kalbimin üzerine getirdim bu sefer...
"senin için bu" diye ekledim..
tüm bu gürültü patırtı, gümbürtü, kalbimin göğüs kafesimi talan edişi... hepsi senin sebebine..senin aşkından ötürü..
bir süre daha öyle, ağlamak üzere gülen yüz ifadelerimizle bakıştık..
"çok güzeldi" dedim kendimi tutamayarak ergen ergen..sonra kendim de güldüm acemiliğime, şapşal aşık halime..
ama yadırgamadı pek dediklerimi, yüzünde müşfik bir gülümsemeyle,
"bu zamana kadar neden esirgemişiz ki birbirimizden?" dedi..sonra biraz daha muzip bir gülümsemeyle aydınlandı yüzü, yanakları gene kızardı..
elimi kalbinin üzerinden gönülsüzce çekip, allaşan elma yanaklarına götürdüm tekrar..parmaklarımın arasına aldım elmacık kemiklerini..sonra diğer elimi de..yüzünün diğer yanına..hayatım boyunca gördüğüm en güzel yüz * ellerimin arasındaydı şimdi tamamen..
"neden esirgemişiz ki?" diye tekrarladım fısıldayarak..yaklaştım..yaklaştı... bir kez daha buluştu dudaklar..
bu kez kolay kolay ayrılmadılar da..güç bela, hasretle birbirlerinden koptuktan sonra ise sıradaki durakları, önce yanaklar..sonra çenenin altı, sonra boyun ve kulakların arkası oldu..nefes nefese, öpülmedik yer bırakmadık yüzlerimizde..erişebildiği her yere erişti kor gibi yakan buseler..
buse..hayatımda aldığım en güzel buseler sana ait..en güzelleri de sana feda olsun..
kollarımız artık neredeyse birbirimizin bedenlerine kaynamış, dudaklarımız da yeniden birbirini bulmuş bir halde, divanın üzerine yanlamasına, ağır çekim devrilirken, sanki bir rüyanın deryasında, pamuktan bulutların arasından düşer gibi hissettim..
rüya gibi bir aşkın kıvılcımlarının bedenlerimizi tutuşturduğu, rüya gibi bir gece başlamak üzereydi..hayatımın en güzel gecesi belki de..
herkese iyi geceler panpalar, ayrıca yengeniz hakkında düzgün konuşun bakiym, öyle verdi mi? aldı mı? filan :p
kısmetse yarın gece görüşmek üzere, yorumlarınızı esirgemeyin..
herkese iyi geceler panpalar (:
01.00 e doğru başlayalım, pek yazamayacağım bugün ama 3-4 part çıkar herhalde güzelinden
ya panpalar, ya da yazmayayım bu gece en iyisi, dışardan geldim yeni, çok yorulmuşum ağırlık var üzerimde, yarın da iş var, yatıp zıbarayım, affedin bu gecelik :/
herkese selamlar (:
bu gece biraz erken başlayalım istiyorum, 21.30 gibi başlayalım, 00.00 a doğru da bitiririz
yerlerinizi erkenden alın
http://fizy.com/#s/1r5ne6
... bilmem ne kadar zaman sonra...
yanına uzanmış, omzumdaki başında, göğsüme dağılan saçlarıyla oynuyor, usulca okşuyorum parlak, ince, ipekten telleri..
sessizlik..
kalplerimizin ritmi yeniden normale döneli bir kaç dakikadan fazla olmamış..yeni yeni alabiliyoruz düzenli nefesler..
başımı uzatıp alnına bir öpücük kondurdum sakince, gözlerini çevirdi baktı şefkatle..karşılık verdim aynı duygularla bende..
bir şey yapmadık lan? böyle girince,lafa böyle girince sanki seks sonrası dinginliği gibi oldu biliyorum ama, benim kalınca kazağımdan başka bir şey çıkmadı bile üzerlerimizden..onuda, ateş bastığı için çıkardım zaten..seksilik olsun diye değil..
ha, yüzümüz gözümüz, boynumuz, yanaklarımız pespembe tabi orası ayrı..
uzun süre böyle yan yana, sessiz sessiz yattık..az önceki hem duygusal hem de fiziksel olarak epey şiddetli geçen muharebeden yorgun düşmüştü vücutlarımız..o büyülü anı bozmadık epeyce..
ben ısrarla gözlerine bakıp sırıtınca, o da gülümsedi, utandı bir an..gözlerini kaçırır gibi oldu ama, sonra geri geldiler..tekrar ve tekrar..
"tuhaftı bu" dedi..gülümsedi..
"çok güzeldi bence" dedim içten bir gülücükle..
"evet..çok.." diye konuştu alçak sesle..eli yanağıma uzandı, tadımlık bir öpücük daha bıraktı dudaklarıma dudakları..
"kalır mısın bu gece bende?" dedim..
biraz sıkıntılı şekilde düşündü..sonra,
"kalırdım aslında ama..şartlar biraz..beklenmedik gelişti.. (: ..daha ileri gitmeyelim bir de?"
güldüm kendi kendime alçak sesle,
"yatağım senin, ben burada yatıcam..bak çarşaflarını filan da bugün değiştirdim, hazırladım yani, planladım :p"
utangaç utangaç, "ya çarşaf yorgan değil ki benim derdim (:"
"ya ne? (:"
"..cidden gitsem..daha iyi sanki?.."
"izin almadın mı? aldın?"
"aldım..da.."
"kal bu gece buse.."
yeniden gözlerimiz konuşmaya başladı..onun hafifçe irileşmiş, çıldır çıldır bakan meraklı gözleri..benim biraz temkinli, biraz utangaç ama kararlı bakışlarım..
kal bu gece..
..yeniden yüzünü, saçlarını okşadım..
"birini gerçekten öpmeyi özlemişim" dedim..
güldü, "yalandan öpücük de mi var? :p"
"olmaz mı?..hemde dünyadaki geri kalan öpücüklerin %99 una filan tekabül ediyor :p"
yan dönüp yüz yüze geldik divanın dar zemininde..
"kazağını giy bence artık (:"
"niye? seksi omuzlarım dayanılmaz mı gelmeye başladı :p"
"haha..üşütüceksin.."
"yanıyo kaloriferlerimiz gayet güzel? (:"
"olsun..atletle oturulacak hava değil yine de... üzülürüm sen hasta olursan.."
"peki..haklısın,hem o zaman öpemem seni x)"
o kıkırdarken ben kalkıp giyindim yeniden, yanına oturdum sonra, başını dizime aldım,
"kalıyorsun demi?"
"tamam..kaliyim..?" dedi, biraz da sorar gözlerle bakarak... benden bir şeyler dememi bekliyor, şu "ileri gidip gitmeme" meselesi hakkında..
"benim bir şeyler söylemem lazım galiba?" deyip güldüm bende,
"öyle gibi" dedi bilmiş gülümsemesiyle..
"şey..ee..bana güvenmiyor musun? gibi duysu sömürülerine girmiycem hiç..gece 12 den sonra kurt adama filan da dönüşmüyorum :p... belki, en fazla yanına gelir sarılırım sana..belki biraz da öperim..yanağından tabi :p ... eğer ben yine de tedirgin olurum diyorsan da ellerimi ayaklarımı bağlayabilirsin uyumadan önce x)"
koptu bu..kendine geldikten sonra,
"beni nasıl durdurucaz peki? :p hep kendinden bahsettin?"
bu sefer de ben gülmeye başladım, ohoho..utandım da (: ..
"sen durmazsın o zaman?" dedim şımarık şımarık,sonra ekledim, "en olmadı, tolgayı çağırırım ikimizi de bağlar x)"
"e..evet..yalnız..muhabbete bak yani, uçuyoruz şu an (:" dedi ellerini yüzüne kapayarak..
bu yalanda artistik ve kirli konuşmaların ardından gelen durgunluk anında, içimden geleni söyledim..
"buse?"
"hı? (:"
"seni seviyorum"
ellerimiz gene dolandı birbirimize..
"bende seni seviyorum... 1 ay önce bana yabancı olan birine de bunu nasıl söylediğimi hala tam olarak anlayamasam da..hatta şu son bir ayda ne yaptığımı tamamen bilmiyorum zaten..bu kadar kolay..hızlı..öyle gibi mi?... sanki?... ama..rahatsız da etmiyor bu beni..zaten garip olan o..anladın mı?..yoksa, böyle olacağımı biri bana söylese, inanmaz bir de üstüne kızardım baya baya.."
"sen bir de bana sor" dedim gülümseyip... "ben!..ben ha? (: ..böyle aşık olacak?..belki de en son adamdım ben.."
gözleri yüzümü taradı merakla..
"tsigalko..seni daha iyi tanımak istiyorum artık..çok daha iyi..her şeyi paylaş benimle... hayal olmadığını bileyim bende..gerçekten böyle biri olduğundan emin olayım..çünkü git gide, kolay kolay dönemeyeceğim şeyler hissetmeye başlıyorum... bunun sorumluluğunu alabilecek misin? :}"
"seni gördüğüm ilk günden, geri kalan her şeyi elimin tersiyle itip, senle ilgili ne kadar sorumluluk almaya hazır hissettim zaten..ben çoktan beridir hissediyorum, kolay kolay dönemeyeceğim şeyleri.."
yaklaştık birbirimize bir kez daha..bir öncekinin aksine, bu kez sakin sakin öpüştük bir süre..
arkadaşlar geçmiş olsun dileklerinize teşekkürler tekrardan (: randevu aldım bakalım yarın göstericem barnağı..
@skicireyiz, önemli bir noktaya barnak basmışsın, daha önce söyledim sanıyordum ama, söylediysem bile tekrarlayayım, doğum günüm yaza denk geliyor evet, şans mı şanssızlık mı bilemiyorum (:
http://fizy.com/#s/1r5nea
... gece benimle kaldı buse, ve evet, söz verdiğim gibi, ileri filan da gitmedik..ama yine evet, yanına yattım..sarıldım..ve belki bir kaç şey daha..
onu ve tedirginliğini anlayabiliyordum..neticede burası türkiye..anaların kızlarını nasıl yetiştirdiğini hepimiz biliyoruz..cinselliğin, özellikle de kadınlar için ne kadar büyük tabular haline getirildiğini..
cinselliği,aşkı, sevmeyi ve sevişmeyi adım adım, basamak basamak düşünecek olursak, buse, aslında o gece, resmen koşar adım gitmiş, basamakları da beşer beşer çıkmış gibiydi kendi adına..
fazla bile yapmıştı..kendini aştı denebilir..
düne kadar sevgilileriyle ele ele yürüyüp masum öpüşmelerden fazlasını yapmayan kız, bugün aslında yabancısı sayılabileceği bir adamla yan yana uyuyor..
ha, o adam çok mu kötü biri? onun hakkındaki emelleri çok mu kötü?
değil..
belki bir zamanlar öyleydi..ama artık değil..hele ki, ona karşı hisleri? hiç değil..
sarılmak..
sarılıp uyumak..
buna yıllarca katlanabilirim, daha ileri gitmeksizin..
dur bir dakika.."katlanmak", yanlış bir kelime seçimi oldu hatta..
seve seve... evet..seve seve sarılarak uyuyabilirim ona, yıllarca..bir adım daha öteye gitmeden şayet öyle gerekecekse... varsın, bu olsun benim için en yüksek nokta..
lan?
ben yanında oturur, gözlerine bakar, elini tutarken bile kendimden geçiyorum, ayaklarım yüzmeye başlıyor zeminde,
sarılıp yatmak ha?
sevdiğinle sarılıp yatabilmek??
daha allahımdan bela mı arıyorum aq?
fazla bile..
ah..buse..
ne yaptın sen bana böyle?..aslan geçineni kediye döndürdün... piç ettin resmen beni be (: ..bütün havamı aldın, bütün nefretimi söndürdün, hayata ve insanlığa karşı..
ben artık, aşık bir adamım..
sana..sadece sana aşık bir adam..
tozpembe bir dünyada kuş tüyü misali uçuşan bir adam..
o kadar hafif..o kadar naif hissediyorum kendimi..
demek ki böyle oluyormuş sevince..aşk birliktelikleri..aşk evlilikleri... senelerce süren beraberlikler..diz dize yaşlanmalar..ve günü geldiğinde de yan yana gömülmeler..
sevmek böyleymiş demek ki..
aşk bu imiş..
ulan... neleri aşk sanmışız... ha ha..hay allah be..allah... çok şükür allahıma..
şimdi artık, o da yavaş yavaş kendini kaptırıyor gibi bana..biliyorum..başta bana öyle yana yakıla sevdalı filan değildi yani..ben, deliler gibi seviyordum işte, ve bu yüzden, normalde yapamayacağım pek çok şey yaptım..
o da, beğendi yaptıklarımı..beni beğendi..düşüncelerimi beğendi..kişiliğimi beğendi..boyumu posumu da beğendi belki biraz? kaşımı gözümü de?
ama biliyorum ki, başlangıçta, o sadece bana bir şans verdi..
şimdi ise, her ne kadar benim gibi olması mümkün olmasa da bana göre, yavaş yavaş kendime benzetiyorum onu da..
ben, bir anda öğrendim sevmeyi..aşk, bir vahiy gibi indi gökten,
ona ise yavaş yavaş öğretiyorum... ilim gibi öğreniyor, onu sevenden...
http://fizy.com/#s/13fy5m
..okul yalan oldu yine ertesi gün tabi...
öğlene doğru uyandım, biricik sevgilim uyuyor daha..eh..dün gece biraz zor uyku gördü gözleri biliyorum..kolay değildi, yabancı bir yatakta, yabancı bir adamla uyumak..belki de sabaha kadar indiremedi göz kapakları, sonunda yenik düştüler yorgunlukla..
uyandırmaya korksam da, dayanamayıp bir öpücük kondurdum dudaklarıyla yanaklarının birleştiği tatlı çukura..
uyuyan suretine baktım ayakta... o kadar güzel ki..sanki bir melek var yatağımda..
huzur ve mutlulukla iç çekip banyoya yöneldim... soğuk su mahmurluğumu aldı biraz, oradan mutfağa geçtim..
kahvaltıların en güzelini hazırlayacağım ona bu sabah..(ya da öğlen mi demeli (: )
yatakta, bir kısmını zorla ağzına yedirdiğim, gülmekten arada boğulma tehlikesi atlattığımız çocuksu neşelere gark olan bir kahvaltı,
sonra onun dersi kaçırdığı için yalandan hayıflanması, benim ona "tembel kötü arkadaş" gamsızlığıyla söylediğim sözde teselli cümleleri,
ama hep gülen yüzlerimiz var bir de tabi..
akşamüstüne kadar kaldı benimle, güle öpüşe zaman geçirdik laptobun başında, eh..artık o ilk barajı aşmış, zinciri koparmış olduğumuzdan, bizim için su içmek kadar doğal ve bir o kadar da hayati, eksikliğine karşı konamaz hale gelmişti öpüşmek, dokunmak birbirimize..öyle bir şey ki..bırak dakikaları, saatlerce bile teninde kalsa dudaklarım, daha ayrılır ayrılmaz özlüyor, hasretle yanmaya başlıyor,
sanki sudan çıkmış bir balık gibi..
balığın suya muhtaç olduğu gibi muhtaç benim de ellerim onun tenine..dudaklarım dudaklarına..
yurduna götürüp bıraktım, kendim giderim diye itiraz etse de, ben onu fazladan göreceğim her saniyenin kar olduğunu, hem de biraz dolaşmış olacağımı söyleyip ısrarla, ikna ettim onu..
sarılmalarımız bitmedi yine yurdunun önünde..
el sallayarak binasına girip, gözden kaybolduğunda, bir hüzün, hasret çöktü içime... eksik hissettim kendimi yine birden bire..
buse..
resmen bağımlıyım sana..eroin, kokain..hepsi yalan... sevdiceğin varlığı, yakınlığıdır aslolan..en büyük uyuşturucu, en amansız bağımlılık:
sevgilinin gözleri, size dokunan elleri..
evime döndüm..
mutfakta tolgayla karşılaştım..o da okuldan henüz dönmüş belli ki, gittim, "gel kardeşim" dedim, sarıldım buna da..
"hehe..noldu lan (: "
"içimden geldi be aga"
"vay amk..(:... içmeye gidelim mi lan bu akşam? sen söylemeden ben söyleyeyim :p"
güldüm,
"öyle bir niyetim yoktu ama, olabilir, her türlü "
"keranacılara da söyleyelim, gelen gelsin.."
"olur, fark etmez (:"
gece, bizim pub da, her zamanki masalarımızdan birinde beşimiz oturup demlenirken, birbirimize, birlikteliklerimize ve bizi bir araya getiren kaderimize kadeh kaldırdık..
hepimiz biliyoruz..şanslı adamlardık..
"bir gün ömeri de çağıralım, klarneti getirsin..manyak olur ha (:"
"ne çalıyorrr be ibne... " dedi tolga gevrek gevrek..
"aynen..zaten çok severim ben klarneti, bir de iyi çalan oldu mu..sabaha kadar çalsa yeter demem.."
"çağıralım gelsin aga yeaa" dedi alper
"geç oldu artık, başka zaman planlarız, ayıp olur çocuğa, çingene darbukacısı getirir gibi (:"
öyle mi olur?..
2 saat sonra, saat gecenin on iki buçuğunda, kordonda çimenlere devrilmiş, beş, altı, yedi değil, belki 15 kişi, ömer çalıyor..nuriş çalıyor, bizim bütün tayfa, nilayı da, busesi de, ilkayı, cansusu, berili de dinliyor, gülüyor, konuşuyor, eşlik ediyor..
yarın okulunuz yok mu sizin bre deliler?..
herkes birbirine sarılmış,
sanki yarını çok da umursuyor..
ard arda yaşadığım, hayatımın o güne kadarki en güzel iki gecesi..
e, hep böyle sürse ya?..devam edemez mi?..bu şekilde?... niye?..
o zaman, zamanı durduralım madem?..hep bu gece kalsın, bozuk plak gibi, çalsın dursun erene kadar kıyamete...
gözlerimi yıldızlara kaldırdım..
martın tehlikeli havası kalın giysilerimizi yoklayıp bir gedik ararken..berrak gök yüzündeki yıldızlara baktım..göz kırptık birbirimize..
söyleyin yıldızlar?
gerçek mi hayatım?
ve, daha ne kadar sürecek böyle?..
sonsuza kadar diye anlaşsak? olmaz mı?...
bu gece erken geldim, erken de bitirmiş olayım, gececilere sürpriz olsun (:
eh panpalar.. görüyorsunuz işte.. aşk..aşıklar.. dostluklar..
zorlu hayat savaşında, koruması, kazanmasından daha da zorlu olan manevi ganimetler..
koruması, kazanmaktan daha zor..
çok zor..
zirveye çıktıktan sonrası gibi... zirvede tutunmaya çabalamak gibi..
en ufak bir ters rüzgarda, hiç yoktan bir çığ meydana gelip, alıp götüredebilir her şeyinizi..
şimdi soru şu,
öyle bir rüzgar esecek mi benim hayatıma?
öyle bir çığın altında kalacak mı sevdiklerim, sevgilerim..
ve,
neleri götürebilicek benim yaşantımdan?..
mutluluklar var.. acılar var..
geceler var.. gündüzler var..
tatlısı da var, acısı da var..
her şeyin bir zıddı var bu dünya da..
allah ağzımızın tadını bozmasın, üzerimizden güneş eksik olmasın.. acılar uzak olsun hayatlarımızdan..
zor yoksa..
çok zor savaşmak hayatla... dileyelim de, kader, hep bizim saflarımızda olsun..
hepinize iyi geceler, mutluluklarınız daim olsun..
selamlar herkese (:
parmağımı gösterdim dün doktora, neyse ki korktuğum gibi bir şey değil, doku zedelenmesi olmuş sadece, 3-4 gün verdiği merhemi sürücem bakalım, dün yazamadım en azından bir gün dinlensin elim diye.
bu gece gaassaray maçından sonra görüşürüz kısmetse,
bu arada sizlerin de kalemi konuşmaya başladı valla maşallah, masuka, bibinebakıpcıkıcam, ersintepe, helaliniz var
arada yazsanıza aq böyle işte ne güzel?
gece görüşmek üzere, yerlerinizi ayırın *
tekrar selamlar, 5-10 dakikaya yazmaya başlayacağım, part en geç 00.30 gibi düşer her halde x)
devam edelim..
..ertesi gün..
her ne kadar zombi terk bir şekilde de olsa, gözlerimden uyku aka aka uyanmayı başarıp okula gidebilmiştim. buz gibi çeşme suyunun, dışarısının soğuğunun ve kulağımda gümbürdeyen iron maiden in yardımıyla az çok ayılabilmiş şekilde sınıfa girdim..
dalgın dalgın arka sıralara doğru ilerlerken, gözüm, genelde nilayla oturduğumuz sıraya takıldı, bu sabah da o kapmış, yanı boş, yanına oturmaya karar verdim. hem de bu bahaneyle biraz muhabbet açıp, son günlerdeki durgunluğunu bu kez ciddi olarak irdeleme fırsatım olabilir.
onu bu şekilde görmek hoşuma gitmiyor çünkü..ben böylesine mutluyken, etrafımda, belki de mutluluğu en çok hak eden insanın suratını asması beni de rahatsız ediyor..
"günaydın gülüm? "
gözlerini kaldırıp gülümsemeye çalışarak, "günaydın" dedi imalı imalı..bak şimdi.. sanki, öyle bir ses tonu ve mimik yapıyor ki, "vaay sen bana selam verir miydin?" der gibi.. tövbe tövvbee..
"yanın boş heral?"
"evet.."
"oturuyorum o zaman?"
"e yani, sormana gerek yok"
duvar kenarına geçmek isteyip de şansımı zorlamadım (: . sıraya yerleştikten sonra,
"ne geceydi be" dedim gevrek gevrek..
"hıı.. evet güzeldi.."
"eğlendin sen de sanki baya demi? (:"
"eğlendim eğlendim.."
biraz durdum o da bir şeyler söylesin diye, ama önündeki defterin sayfalarıyla oynuyor paso..en sonunda, yarattığı bu suni gerilime dayanamayıp tekrar konuştum,
"nilaycım?"
"efendim?"
"biraz konuşmak istiyorum seninle, uygun musun şu anda?" deyip güldüm tip tip..
"hıh.. (: ..konuşalım, hayırdır?"
"ama bu konuşma karşılıklı olsun yani..ben de sana soracaktım sahi, hayırdır?..bu ara pek iyi görmüyorum seni.. paylaşmak ister misin?"
bir kaç saniye önüne, karşıya filan bakarak zaman geçirdi.. hemen cevap vermedi.. sonra,
"bilmem?..öyle mi görünüyor?"
"yavrum, bak köşe kapmaca oynamayalım, cidden, ben de üzülüyorum çünkü seni böyle görünce..o yüzden anlat bana.. tamam mı canım?..sizinkilerle.. ilgili bir sorun mu var yoksa yine..hı?"
"... yoo.. çok şükür iyi ailem... ya sorun yok aslında tsigalko.. bende de sorun yok.. kafam dolu sadece biraz bu aralar.. mutsuz ya da üzgün değilim.. meşgulüm..durgunum biraz da..yoruldum çünkü.."
"iyi, problem olmadığına sevindim... peki seni yoran ne?..yardım edeyim ben de sana? konu her neyse, beraber yüklenelim?"
uzun süre sonra gülümsedi, dönüp elini omzuma koydu, sıktı hafifçe,
"sağ ol bitanem..(: ..ama senin yardım edebileceğim bir şey değil.. senden kaynaklanan bir şey de değil bak rahat ol yani o konuda da..kıskanmıyorum yani seni, bu ara biraz yalnız kaldım sen sevgili bulunca.. neco da şey olunca işte... onunla da pek şey yapamıyorum.. umut verir gibi olmasın diye... ama kesinlikle senle ilgisi yok... hatta ben mutlu oluyorum seni böyle gördükçe.. dün akşam da mesela..o kadar sevimliydiniz ki..sen..bu sefer harbiden aşık olmuşsun be..hiç öyle görmemiştim seni..ne mutlu sana.."
bu içten konuşması duygulandırmıştı beni, elimi sırtına atıp yarım sarıldım teşekkür babında..
"peki..sen de neyse sorunun, bir an önce halletmeye bak o zaman..ben de seni mutlu görmek istiyorum (:... bak bir daha söylüyorum, yapabileceğim her hangi bir şey varsa? en ufak bir şey bile?"
"yok yok (: ..sağ ol..böyle düşünmen bile yeter.. benim sıkıntımı fark etmiş olman bile yeter.. başkası olsa gözü görmezdi.."
"aa..olur mu?..nasıl görmem? sen benim en süper kankamsın len? x)"
acı acı güldü kendi kendine, kafasını salladı sağa sola, sonra da,
"eyvallah koç " deyip sırtımı sıvazladı.. biraz morali yerine gelir gibi olmuştu..
acaba derdi neydi nilayın..
söylemedi..
bana bile söylemedi..
umarım kendi gücü ve iradesiyle, en kısa zamanda çözer sorununu..
http://fizy.com/#s/1ah56e
perşembe günü, programdan önce ömer, ilkay ve nurişi yemeğe çıkardım,
hem böylece ömere de tekrar teşekkür etme fırsatım oldu,
"abi eyvallah ya, gecenin köründe geldin, eğlendik sayende hep beraber, kaynaştı millet (:"
"eyvallah kardeşim..ya ben zaten dışarda olduğum için, eve uğrayıp emaneti aldım yanıma (: çok da zahmet olmadı, yoksa evde uzanıyor olsaydım kim kaldırıp getirecekti beni x)"
güldük,
"neyse artık, geldin ya sonuçta "
"eyvallah abi sağ ol, gelicez tabi ya..gene ayarlarız havalar hele ısınsın da (:"
"halk konseri versin demi tsigalko?" diye lafa daldı gülerek nuriş,
"valla versin aga? ömer, ver hacı, hayrına! x)"
(gülüşmeler) *
"abi sen de sağ ol geldiğin için" dedim ilkaya da dönerek "kadroyu eksik bırakmadın "
"yok canım, ne yaptık (: ..imkan olsa, taşınabilir bir şey olsa bende bateriyi getirir kurardım ama, biliyorsun x)" dedi,
gene koptuk biz,
"olsun olsun, varlığın..bak, senin oradaki maaanevii varlığın önemliydi abi!! x)"
"hahaha eyvallah..artık bir dahakine en azından darbuka marbuka mı ayarlasam ne yapsam? x)"
çalgıcı takımını daha da kenetleyen bu pozitif program öncesi yemeğinin ardından, gece de buna paralel şekilde neşeli ve oldukça performanslı geçti,
çıkışta aldım buseyi kolumun altına, soluk kordon ışıklarının altında aheste aheste, konuşa öpüşe yürüdük kız yurdunun kapanış vaktine kadar..
mükemmel hayatımın, bir başka mükemmel günü-gecesi daha geride kalmıştı böylece..
bu şekilde geçen başka günlerin de ardından,
nisan başı, vizelere 1 hafta kala hayatımda bir şeyler değişmeye başladı..
tamamen benim insiyatifimin dışında gelişen olaylar, insan davranışları, sırlar, karanlık noktalar..
önceleri, acaba yine benim hüsnü kuruntum mu? diye düşündüm,
yine pireyi deve yaptığımı, bazı şeyleri büyütüp, fazla kafaya taktığımı söyledim kendi kendime..kendimi azarladım böyle bir kaç kere..
ama bir şeyler..ters gidiyordu..
çevremde..o, nasıl desem, oluşan pozitif enerji, sevgi çemberi, sanki dış güçler tarafından zorlanmaya, sıkıştırılmaya başlanmıştı..
insanlar mutsuzdu..
etrafımdaki insanlar mutsuzlaşmaya başlamıştı..
gün be gün, enerjilerinin azaldığını, renklerinin matlaştığını, solduğunu görüyor, gözümün önünde erimelerine şahit oluyordum..
bunun, sadece kendi paranoyamdan ibaret olduğuna kendimi inandırmaya çalışsam da, artık bir noktadan sonra işler tahammül edilemez hale gelmişti benim açımdan..
çünkü, etrafımdaki mutsuz insanları, sadece mutsuzluk katsayıları değil, sayıları da artıyor gibiydi?
bu nasıl mümkün olabilir?
acaba, yine fazla mı üzerime alınıyordum?
nilay,
mutsuzdu..
necati,
mutsuz..
nuriş?
o da bir tuhaf bu aralar? hayırdır aq?
ve en önemlisi..
buse..
buse mutsuz beyler..
hissedebiliyorum..
benimle konuşurken sesi titreşiyor arada..çatallaşıyor..
eskisi gibi tereddütsüz öpüşemiyor mesela..arada duraksıyor..
gözlerindeki ışık, dahası, bütün varlığından etrafa yaydığı ışık, enerji de, azalır gibiydi..
ne oluyor?..
tüm bunlara, tolganın da dalgın yüz ifadesi ve suskunluğu eklenince..
artık canıma tak etmiş oldu.
ne lan bu?
ha?
ne var?
kıyamet mi kopacakmış ay sonunda? cehennemde yanacaz diye mi bu gerginlik?
yoksa yaklaşan vizelerin sivri uçlarından mu korkuyorsunuz?
benim bilmediğim, ne biliyorsunuz?..farkında olmadığım neyin farkındasınız?
uzun uzadıya düşünüp hesapladıktan sonra, tüm bu tiplerin hepsiyle konuşma ve gerekirse sıkıntılarını kerpetenle diş söker misali, ağızlarından zorla almaya karar verdim..
yeter be..
herkesin yüzü sirke satıyor mübarek..
ananız babanız mı öldü aq..
ne bu suratlar?...
ilk olarak, 2 gündür epey suskun gözüken tolgadan başlamaya karar verdim..neticede, şu anda en yakınımda olan kişi oydu, bir şeyler yapmaksızın daha fazla beklemeye tahammülüm kalmadığı için, hemen ondan başlayıp, ardından da buse ile devam edecektim..
o cuma gecesi, konsantrasyonumu toplayıp, kararlı bir şekilde operasyona başladım, ilk işim, tolganın kapısını tıklatıp odasına girmek, ardından da yanına çökmek oldu..
eee tolga bey... konuşun bakalım bi yahu?..ne var ne yok?...
evet.. şimdi, eminim ki pek çoğunuz bana kıl olmakta, şu an, şu saniye itibari ile,
"ulan pezevenk, başka işin mi yok senin aq? uğraşıp durmasana milletle? sen mutlusun işine bak?" diyorsunuz..
ama olmaz beyler.. olmuyor..
ulan öyle bir kişi, iki kişi değil ki, zaten epi topu iki elin parmakları kadar olan yakın çevremin, yarısı rahatsız durumda..
ki bunlardan biri de buse yani.. özellikle belirteyim..
olmaz..
ben gamsız değilim.. sorunlara, henüz küçükken çare bulmak gerek.. yılanın başını küçükken ezeceksin derler.. aynen öyle.. fazla bile bekledim..
sınır ötesi müdahale şart..
..tolganın odasına girdim, yanına, yatağa oturdum..
"naber hacı?"
"iyi aga.." dedi ruhsuz ruhsuz..
"hee... iyisin?"
cevap vermeden iç çekti.. dizlerinin üzerindeki laptop ile ilgilenmeye devam etti..vay piç, sallamıyor beni (:
"kanka?"
"hea?"
"bir sıkıntın mı var bu aralar, bir iki gündür biraz durgun gördüm seni.."
tıpkı nilaya ilk sorduğumda olduğu gibi, o da bir kaç saniye duraksadı, gözleri başka yerlere kaydı..
"yok bea nolcak.."
"cık..var bir problem.. gözünden anlarım ben.."
yine cevap vermedi..
"aga?..konuşsana benimle.. nedir sıkıntı amına koyim? böyle olmuyor kötü hissediyorum ben de bak.. nedir mesele, özel bir durum mu? ailevi bir durum mu?..paylaşılabilecek bir şeyse paylaş amına koyim ya?.."
yerinde doğruldu biraz, laptobu dizlerinden indirip yana, sandalyeye aldı,
"yok ailevi değil de.."
"anlat abi anlat... her ne boksa anlat.. amınıza koyucam haa.. kutu gibi oturuyorsunuz bütün gün.. konuşsun olm?..ne işe yararım ben burda? neciyim?"
duraksadı yine biraz.. yanlamasına oturdu o da yatağa, konuşacak..oh be..nilaylık etmedi allahtan..
"yea.. şimdi senin de canını sıkmak istemiyorum be aga.."
"ya siktir git abuk subuk konuşma.."
durup cümleleri aklında oturtmaya çalıştı bir süre.. nihayet mevzuya girdi,
"benim yurttaki eski oda arkadaşımı hatırlıyor musun?..benim sınıfımdaydı.."
"he..evet? benim yanıma gelmeden önceki odan demi?"
"evet.."
"ee..ne olmuş?"
derin bir nefes daha çekti..
"okulu bırakmak zorunda kaldı çocuk.."
"hea? niye?"
"hasta abi.. hastaymış daha doğrusu..bu..devre arasında teşhis konmuş..iki gün önce de kaydını sildirdi.. vedalaştı filan herkesle.."
sesi titremeye başlamıştı tolganın,
"hadi ya... nesi varmış? çaresiz bir durum mu?"
"lenf kanseri"..
lenf kanseri?..
lenf nedir, ne değildir bilmiyordum o zamanlar, ama sonundaki, ikinci kelime, durumu tanımlamak için yeterliydi her halde..
ben de bir üzüntü-hayret nefesi çektim içime derin şekilde..
ölümcül bir sessizlik oldu odada..
sadece anakartını soğutmaya çalışan laptobun fan sesi duyuluyor alttan alta..
sessizliği bozmak zorunda hissettim kendimi.. teselli vermem gerekiyordu..
"abi..ben tam bilmiyorum ama, epey ilerleme kaydettiler kanser konusunda, devamlı yeni buluşlar vesaire duyuyoruz.. yani..kurtulma şansı vardır bence? yok mudur?"
tolga efkarla salladı başını,
"zor be abi.. maddi, manevi..her türlü zor.. kurtulsa bile.. tekrar edebilir.. çok lanet bir şey.. çok zor amına koyim..iki gecedir uyku girmiyor gözüme..ne olursa olsun, hiç tanımadığın birine bile üzülürsün, bir de bu adamla az çok anımızda vardı bizim yani..3 ay aynı odada kaldık, altlı üstü ranzada yattık.. sınıfta ayrı muhabbetimiz vardı..e bize de geldi hatta iki kere.."
"aynen.. hatırlıyorum.."
"öff... hayat çok boktan be abi..20 yaşında çocuk daha bu amına koyim.. yazık günah.. ailesi perişan olacak.. kendi ayrı.. reva mı bu amına koyim?"
iyiden iyiye sesi titremeye başlamıştı artık..
elimi omzuna attım..ne diyeceğimi de bilmiyorum ki anasını satayım.. harbiden zor bir durum..
"çarşamba son kez geldi işte, aslında pazartesiden yatıracaklarmış, bu gelip bizi filan görmek istemiş.. sarıldık ettik hepimiz.. ağladık eşşek kadar adamlar.. sikicem... "
"abi dua edicez ya..başka bir şey gelmiyor insanın elinde.. kendi sağlığımız için şükredicez, onun şifası için dua edicez..bu.."
"öyle.."
"nerde tedavi olacak? yurt dışına filan çıkarma imkanları yok mu?"
"yok.. istanbulda özel bir hastaneye yatırmışlar işte şimdi..tam erken teşhis denemezmiş ama.. yine geç kalmış sayılmazlarmış bilmem ne..bir sürü şeyler.. açtım internetten araştırdım, onlara bakıyorum 2 gecedir... zor... off.."
sırtını sıvazlamakla yetindim.. sözün bittiği yerlerden biriydi..
"bir ara gitmeyi düşünüyorum ama bir daha görebilirsem göreyim diye.. gözüm yemiyor tek başına da..kötü görürsem diye.."
tolganın söylediklerini bir an aklımdan tarttım..
evet.. sanırım gerçekten bir katkı verebileceğim, yapabileceğim bir şey vardı,
"beraber gidelim abi?" dedim..
http://fizy.com/#s/1ai0eq
bir an afallayıp baktı bana, sonra,
"he..yok..yok be abi.."
"ne var olm? gidelim beraber işte? hatta hemen yarın gidelim amına koyim?"
"yok..aga..şimdi vizeler öncesi..sıkıntıya sokmayayım seni..vay amk bilsem söylemezdim bunu.."
"olur mu la öyle şey? ne sıkıntısı..bak, eğer senin aklında vardıysa, içinden geçtiyse harbiden gidelim yani..gelirim aga, zahmet mahmet, siktirme yani afedersin.."
yutkundu..dolu gözlerle yine boşluğa baktı, acı bir gülümseme yerleşti yüzüne..
"amına koyim ya... nasıl olabiliyor böyle şeyler..aklım ermiyor lan..sana ya da etrafındaki birilerine bir şey olmayınca, hastalık, kaza gelmeyince, sanıyorsun ki dünyada bunlar yok amına koyim..sanıyorsun ki bunlar sana uzak... yok bea..valla tesadüfen yaşıyoruz lan..şans eseri nefes alıyoruz.."
bir şey demedim önce..yine sırtını sıvazladım, ardından,
"ee? ne diyorsun?"
"abi..valla seni yorucam boşuna.."
"olm..onu geç..sen gidicen mi? gitmicen mi? aklında var mıydı yok muydu onu söyle?"
"vardı..var.."
"tamam o zamaaaan. gerisi hikaye..gideriz..hatta hemen yarın bile gideriz... hem çocuğa moral olur tedavi başlangıcı.."
biraz daha durup düşündükten sonra kendini toparladı, nemlenen göz pınarlarını elinin gelişigüzel hareketleriyle kuruladı,
"tamam aga o zaman..sana da uyuyorsa, yarın sabahtan atlarız.."
"aynen.."
"işte..kalmak zorunda olursak da.."
"kalırız her türlü, yer buluruz merak etme orasını..arkadaşlar var benim istanbulda bir sürü.."
"iyi o zaman... e..senin programın yok mu ama yarın gece?"
"yea..sikerim programı..ben arar haber veririm, gelemicem diye, pavyon değil hoş, acil iş çıktı..napıcaz, ölek mi?"
güldü kesik kesik..
"öyle diyorsan..tamam, yarın.."
"kalkarız 6-6.30 gibi, artık ilk araba hangisiyse... "
"öyle yapalım.."
"tamam madem kaçıyorum ben odama, uyuyayım..sen de yat uyu aga.."
"hee..yatcam aynen..iyi geceler.."
"hadi allah rahatlık versin.."
kalktım kapıya doğru yöneldim, tolga,
"aga, sağ ol..eyvallah.."
"ne demek olm.."
"cık..eyvallah..herkes yapmaz bunu.."
"beni herkes ilgilendirmez koçum.. (: .."cehenneme gidiyorum aga turistik geziye" desen, gelirim "
güldü gene,
"eyvallah..hadi iyi geceler tekrardan.."
"iyi geceler kardeşim.."
odama gittim..
beklenmedik bu planlama gereği, uykumu alabilmek için erkenden yattım o gece..bünye alışkın olmadığı için de hemen uyuyamadım tabi..
vay anasını be..
tolganın sıkıntısı buymuş demek..belli oldu..haklı adam..
hayat, biz toz pembe dünyalarımızda gezinip, ne olduğumuzu unutadururken,
başkalarının hayatlarını karartmaya devam ediyor..
sanıyor musun ki, sen mutlusun diye, bütün insanlık kalender?
yo... hiç değil... hem de hiç...
ben, bir kolumda dostlarım, diğer kolumda sevgililerim, günümü gün, geceleri sabah eder, doyasıya eğlenip hayatımı yaşarken,
benden hiç bir farkı olmayan,benimle yaşı aynı, başı aynı, boyu aynı, posu aynı..hatta belki hayalleri bile benzer olan bir başka genç adam ise hayatını zindan edecek, belki de sonunu getirecek günlerin arefesinde..
hayat..
ve tolga..(: ..duygusal kardeşim benim..ne adamsın be... valla..rahat takılır, gamsız geçinir ama, çok harbi bir adam şu tolga..hisli adam..derin adam..duygulu adam aq..belki de bu yüzden çok seviyorum onu, bu yüzden böylesine arkadaşız..
dışı sert, alaycı, umursamaz bir kabuk..
ama içinde kopan fırtınaları birde gel ona sor..
bana sor..
bize, bizim gibilere sor..
gönül adamı olmak zor iş vesselam..
sadece seninkileri değil, başkalarının dertlerini de sahipleniyorsun... onların adına, belki en az onlar kadar üzülüyorsun..
bir başkası olsa, "yazık oldu arkadaşıma, lanet olsun böyle hayat" der, bir saat, bilemedin, o günün akşamına kadar üzülür, geçer..
ama bizim gibi adamlar, geçemiyor bunları..
erteleyemiyor..ne mutlulukları, ne de acıları..
işte, dostlar, arkadaşlar da,
hep bunları paylaşmak için var..
sıradaki part son part olsun panpalar.
next--->