melihkagan

part81


o bakışmanın ardından kafamı önüme çevirdim..öne eğdim... 

çorba gibi oldu içimde duygular..

utanıyorum..eziliyorum... umut etmeye çalışıyorum... üzülüyorum..nefret ediyorum... kendimden... özür diliyorum..ebrudan... tüm yaptıklarım için bize... 

dinleyemedim dersi..

aklımdan geçen milyonlarca düşünce... duygular... duygularım... varlığını unuttuğum, habersiz olduğum, belki de henüz kazandığım duygular..

keşke serip dökebilsem hepsini önüne bir çırpıda ebru... 
anlatabilsem kendimi sana avaz avaz... beni dinleyebilsen... duyabilsen... 

parmaklarım titriyor..

hala etkisindeyim az önce yaptığım korkunç itirafın... 
ben böylesine dağılmışsam, kim bilir ebru ne halde?..neler geçiyor aklından..
belki de, hiç umursamıyor bile..

ha?..beni, sadece deli, söylediklerimi de deli saçması olarak görüyor olabilir mi? yoksa az da olsa bu açıklığım ve netliğim yüreğini etkiledi mi?..

bir buçuk yıldan fazla oldu..

bana yaşlı gözlerle bağırıp,küfredip, koşa koşa yanımdan uzaklaştığı o gün..

nasıl üzebildim böyle seni?..nasıl duygularınla oynayabildim?..ne için?..ne uğruna?... 

yazık..sana da... bana da... 

izin ver, tamir edeyim aşkımızı..

tek, son bir şans ebru... ve, ne desen, ne yapsan, ne kadar yokuşa sürsen de haklısın işi..

ders bitti..

akşamüstü..

saat üç küsür mü?

dört mü?

hava aydınlık... güneşli..güzel..

ruhum, parçalı bulutlu..

sınıftan çıktı ders biter bitmez hızlı adımlarla..

gittim peşinden..

bir zamanlar onu öperek bindirdiğim servislere doğru değil, başka bir yöne doğru yöneldi..arabayla gelmiş olmalı..

sahi..ben, bu kıza hiç sormadım bile "sevgilin, sevdiğin var mı şimdi?" diye..eğer öyleydiyse, yaptığım şerefsizliğe girmez mi?..

aman..bırak allah aşkına..ne şeref kaldı ne haysiyet..ne de gurur zaten bende... kaybedecek neyim var söylesenize?..

her şeyimi yatırdım ebrunun, bana bir şans vereceği bahsine..

tüm hayatım, artık onun ellerinde..
ya beni, baştan yarat, bambaşka biri yap,
ya da sonsuza kadar kendi karanlığımda bırak... 

ellerindeyim işte..

avucunun içinde..

"ebru?" diye seslendim arkasında... 

çocuk gibi kaçmazsın umarım benden?..bar çıkışı, kameraları kovan ünlü tripleri yapmazsın?..

en azından bir dönüp bakarsın?..

döndü... baktı...

http://fizy.com/#s/1ajewh 

baktı sadece, yine o kendine has, iri kahverengi gözleriyle..aslında üzgünken, ifadesiz görünürdü yüzü genelde..hatırlarsınız..bu onun, kendini savunma şekliydi..

ama şimdi üzgün görünüyordu?..o zaman hissettiği duygu neydi?..nasıl bir şeydi..

"ebru.."

yaklaştım iyice..aradaki mesafeyi 1-2 metreye kadar kapattım... kız, beni üzgün, mahzun, dalgın bir şekilde izliyordu..deli, yine başına sarmıştı işte..ne gelirdi elden?..

"özür dilerim..ben..o kadar ani..şey yapamadım ama... tutamadım kendimi.." dedim kesik kesik..

gözleri kısıldı..sinirli bir gülümseme yerleşti dudaklarına,

"keşke gelmeseydim seni ziyarete..boş yere yine cesaret vermişim sana.."

içim ürperdi..böyle acımasızca kesip atabilir miydi?..

elbette atabilirdi..aptal seni... sen kimsin ulan? ha?..onu aylar yıllar önce terk etmiş bir sevgili..

"onunla... alakası yok... aslında var... ama asıl mesele o değil..ben..başında beri..aslında hep seni aramışım..kaybettikten sonra bile..farkına varamadım... ama aklımda hep..hep sen varmışsın... özlüyorum senin sevgini..elimde olsa zamanı geri çevirir, bütün bunların yerine..ikimizin bir arada olduğu bir hayat yazardım kendime... çok üzgünüm..ben.." nefes almakta zorlanmaya başlamıştım gene..

göğsüm sıkışıyor... hah..bir kalp krizi geçirmediğimiz kalmıştı, o da olsun..sporcu adamız bir de... bravo... sıçın ağzıma..

ebru, sinirli, umursamaz gibi durmasına çabaladığı küçük bir kahkaha koyverdi..

"ya sen cidden delirmişsin?"

"neden?" diye üsteledim... 

yine irileşti gözleri..bana doğru bir hamle yaptı..aha..bu sefer çakacak galiba... 

ama yine eli gitmedi..

beni bir kaşık su da boğar mıydın ebru elinden gelseydi?..hemen, şimdi, şu anda... sonsuza kadar susturur ve hayatından çıkartırdın beni..

"söylediklerini duyuyor musun sen? neden bahsettiğinin farkında mısın?.."

"evet?..neden ebru?..küfür mü ediyorum sana?..sadece..bir şans ver istiyorum..biraz..ne bileyim..konuşalım istiyorum... sana kendimi anlatmak, seni dinlemek istiyorum... bu kadar mı zor, ayıp, kötü şeyler bunlar... ben... aşığım sana..baya baya..evet..deli diyorsan da, değilim... aptalım sadece... beyinsizim... sadece bir aptal vazgeçerdi senden... "

kız elleriyle ağzını, burnunu kapattı..hayret dolu gözlerini üzerime sabitlemişti artık..en azından göz temasını sağlamıştım artık... 

"nasıl..söyleyebiliyorsun bunları?..neler söylüyorsun..sen... hiç mi gurur yok sende be oğlum... yuh..bunca zaman sonra?..sen..kesin kafanı bir yere vurdun... ya da delirdin işte..yoksa yapamazdın bunu... deli cesareti bu... şans mı? konuşmak?..neden bahsediyorsun sen ya? (sinirle güldü yine) ..şu an ezip gitsem seni ancak sinirim geçer... hangi yüzle gelebiliyorsun karşıma?..nasıl? neye dayanarak girmeye çalışıyorsun hayatıma... inanmıyorum ya (: şaka gibisin sen.."

ağzıma sıçılmıştı..
ağzıma sıçılmasına aldırmadan, biraz daha sıçılsın, hatta sıvansın diye, yem attım ortaya,

"yani,artık nefret ediyorsun benden?"

http://fizy.com/#s/1ajgdv 

"evet nefret ediyorum..epeydir nefret ediyorum senden..o yüzden defolmanı istedim ya hayatımdan zaten..yine istiyorum.."

yutkundum..elimde tek bir koz kalmıştı artık..ergenler gibi, ısrar edecek, çirkefleşecektim şimdi de..

"gözlerimin içine bakıp söyle o zaman?" dedim, "tsigalko, senden nefret ediyorum senden de..gözlerimin içine bakaa bakaa söyle bunu bana..yemin ediyorum o zaman bir daha çıkmayacağım karşına..kafamı senin bulunduğun tarafa bile çevirmeyeceğim bundan sonra..yine, sen rahatsız olma diye ama... söz..ama söyle.."

vücudum boşalmış, ayakta zor durabilir bir halde söylemiştim son sözlerimi..

gözleri, delip geçmek ister gibi bakıyordu benimkilere... eğer bu şekildeyken, bana, az önce söylemesini istediklerimi söylerse, gözünü bile kırpmadan, "senden nefret ediyorum, istemiyorum seni" derse..

artık yapacak hiç bir şeyim kalmazdı beyler... 

buraya kadar... finito... 

ondan sonra artık oradan oraya savrulan bir yaprak gibi, erken ve hak etmeden bulup, aptalca kaybettiğim, harcadığım aşkın peşinde geçerdi hayatım..

muhtemelen de bulamazdım... 

sonra, hoşuma giden, ama sevmediğim,
hoşuna gittiğim, ama beni sevmeyen bir kadınla evlenir, ülkemizin modern çekirdek aile yapısına örnek teşkil etmek adına sistemin bir parçası olur, eriyip giderdim o kazanda... 

bu olurdu tüm özetim... 

ebru yüzüme bakmaya devam etti... sonra, vah vah çeker gibi, kafasını iki yana salladı..yüzü ağlamaklı bir halde, bir yandan da o alaycı gülüşünü koruyabilmek için yüksek çaba sarfederek son bir bakış attı bana..arkasını dönerken söyleniyordu kendi kendine.."ne cesaretle... "

arabasının kapısını açarken sesimi biraz yükselterek konuştum sırtına,

"diyemiyorsun ya?"

cevap vermek yerine arabaya bindi, seslendim tekrar,

"ebru!... nefret ediyorum senden de... hadi..şimdi böyle bile söylesen kabul... istemiyorum seni de!"

arabasının kapısını kapattı..

kontağı çalıştırdı..

önüne geçtim aracın... 

hadi ez beni o zaman..ez, ikimiz de kurtulalım... 

bir kaç saniye boyunca çekilmeyince kornaya abandı..yine çekilmedim... 

camı açtı,

"ya güvenliği mi çağırayım illa, çekilsene şu arabanın önünden!" diye bağırdı,
ben de bağırarak karşılık verdim,

"nefret ediyorum senden de o zaman!"

camdan sarkıttığı yüzü bir şeyler söylemek ister gibi gerildi..sonra da ağzından,

"ağzına sıçayım senin" sözleri döküldü..

oh... 

bu bir lütuf gibiydi..

yine ağlamaklı bir ifade alan yüzü camdan içeri girdi..ben, o ara aldığım bu güzel cevabın sarhoşluğuyla, alan savunması yapmayı unutup, ebrunun manevra yapmasına izin verdim..
yanımdan hızla geçerken son bir hamle yaptım..ama yetişemedim..

arkasından bakakaldım çıkışa kadar... öyle..direk gibi sabit... gözlerim arka camından içeriyi görmek ister gibi keskin... 

diyememişti..

senden nefret ediyorum diyememişti...

http://fizy.com/#s/3rlmdb 

o gece... 

duygularım öyle yoğun bir hal almıştı ki... yatağın içinde kah gülümsüyordum karanlığa karşı..kah ağlamak geliyordu içimden, yüzümü gömüyordum yastığa..

ebrunun numarasını değiştirmiş olabileceğini düşündüğümden, numarasının olabileceği bir kaç kişiye mesaj attım..

nilay da bunlardan biriydi..

numarayı yazdı ve "ciddi misin sen?" diye karşılık verdi..

"evet" dedim.."sonuna kadar... "

"ben de konuşurum istersen?" yazdı... 

"olabilir?" dedim... 

nilaydan, ebruyu ikna etmesini isteyeceğim, aklıma gelir miydi?..

vay be..ne dünya ama..

numarayı, benim rehberimde olanla karşılaştırdım..evet, farklıydı..

ve, bir zamanlar, onun bana attığı, o nostaljik, klasik mesajı attım,

"uyudun mu?"

uyumazdı daha... mümkün değil..saat 12 bile değil..gerçi 2-3 olsa ne yazar... uyuyabilir misin ebru bu gece..ben değil bu gece,on geceyi daha sabah ederim seni düşünmekle..

sen uyuyabilir misin?..

..cevap gelmedi..

10-15 dakika sonra yazdım yine,

"gördüğünü biliyorum ebru... ne var biraz konuşsak?... ha, istemiyorsan da o zaman ara beni, bağır, çağır söv, tamam o zaman daha mesaj yok."

... cevap yok... 

15 dakika... 

bir daha yazdım... 

"ne yapsan..ne desen haklısın. ne ile suçlasan, nasıl tanımlasan itirazım yok..ama benim senden tek bir isteğim var..bir gün oturalım, konuşalım..dedim ya, sana biraz anlatayım..sen anlat..sonra, yine ne istiyorsan onu yap.zorlayamam seni..ama tek bir konuşma istiyorum..en azından bunu hak etmiyor muyum? sen, yüzsüzsün, deli cesaretlisin dedin ama, ben ölüyorum utancımdan, uyuyamıyorum heyecanımdan. hiç mi bir şey kalmadı bizden geriye ebru?"

..yolladım..

artık buna da cevap gelmezse..bilmiyorum ki ne yaparım... zaten yine dolu dolu oldu gözlerim..yalan değil yani mesajda yazdıklarım..ölüyorum..

bir kaç dakika sonra titredi telefonum..bütün bedenim de titredi onunla beraber..

bir kaç saniye, kıyamadım açmaya mesajı... parmaklarım titreye titreye gittiler tuşların üzerine..

"neden yapıyorsun bunu" yazmış sadece..

içimde biriken nefesi derin bir oh çekerek saldım..bir iki damla gözyaşı da eşlik etti ona, tutunamadılar sonunda..

ah ebru..

ebrum..

tek bir açık kapı..

son bir şans... 

üzerine basıp geçme, geriye kalan hayatımın..

hevesle, mutluluk gözyaşlarıyla başladım yeni mesajımı yazmaya..

sonunda,

tepki vermişti bana..

gerçek, beklediğim, istediğim bir tepki..

bu gecelik benden bu kadar panpalar,
görüşmek üzere, yorumlarınızı esirgemeyin

herkese iyi akşamlar (:

bu gece gelmeye çalışacağım yine, üçüncü yılı bir bitirebilsem huzura ereceğim ama şöyle adam akıllı bir boşluk bulamadım bu aralar. hafta sonu bu işe yarayabilir diye düşünüyorum.

sınavlarınızda başarılar, sevgiler

iyi geceler panpalar (:,

zor bir gece olacak benim için, yerlerinizi alın

http://fizy.com/#s/2b7lab 

“farkındayım çok ani olduğunun, ama beni dinlemen gerektiğine inanıyorum. Ebru, eğer içinde bana karşı gerçekten hiçbir şey kalmadıysa söz veriyorum sonsuza kadar uzak duracağım hayatından. Seni üzmek için yapmıyorum bunları, seni mutlu etmek istiyorum ben, seni mutlu etmeme, en azından denememe izin ver istiyorum.”

Yaşlar yanağımdan süzülür, dudaklarım şefkatle yukarıya doğru kıvrılırken, mesaj puntolarına bile bulaştığını hissettim sevgimin..

Sen de hisset ebru..diyorum ya, en kötü ihtimalle bana bir şans verilebileceğini, en azından fragmanımın izlenebileceğini hisset..sonra beğenmezsen, yarısında çıkarsın zaten hayatımın filminden..

Umutla, dua ederek bekledim bir sonraki mesajını..telefonun ekranını okşuyor baş parmağım usul usul..şimdi..yüzü ellerimin arasında olsaydı da, yanaklarını, saçlarını okşasaydım keşke..

Yastığım duvara dayalı, dizlerim karnıma çekik, çarşaf tepemde..ayaklarımı yatağın zemininde titrete titrete bekliyorum..

Birkaç dakika sonra yine aydınlandı telefonumun ekranı,

“hakkın var mı peki buna? Hem, belki sevgilim ya da hoşlandığım biri var benim? Nasıl bu kadar emin hareket edebiliyorsun?”

“biliyorum hakkımın olmadığını, kim olsa şans vermez bana, hatta ben bile kendime vermem o şansı belki de..ama senin bunu yapabileceğine dair bir umut var içimde, acı bana gerekirse. Sevgilin de olmadığına inanıyorum..var mı? yok..lütfen olmasın..sevdiğin de olmasın..”

Bunu hiç düşünmemiştim beyler..harbiden, kızın ya zaten sevgilisi vardıysa? O zaman çok büyük ayıp etmiş olurdum..

Ama yoktu işte..yok..bence yok…olamaz..olmamalı…belki benden sonra olmuştur..hatta onu takip ettiğim o gün buluştuğunu gördüğüm sakallı elemandır sevgilisi zamanında..ama şu anda yok…olmasın..yalvarırım..

“var ya da yok, ama sen onca zaman sonra, böyle birden bire, hiçbir şey olmamış gibi giremezsin hayatıma”

Hemen cevap yazdım,

“birden bire girmeyeyim zaten..itirazım yok..ben beklerim..ne kadar ceza çekmem gerekiyorsa, ne kadar kefaret ödemem gerekiyorsa razıyım..yeter ki bir kez olsun konuş benimle, anlatacaklarımı dinlet, hatta söylemek istediklerin varsa anlat sen de..”

..duvarlar, gururlar, oyunlar..

Hepsi yok olmuştu gördüğünüz gibi..kafasına dökülen kızgın yağlara,katranlara, gövdesine saplanan oklara, mızraklara, sırtına saplanan hançerlere, kılıçlara rağmen kale duvarına tırmanan bir savaşçı gibiydim şimdi..inatla..inançla…azimle çıkıyordum basamakları..hayatım pahasına sonuna kadar savaşacak, asacaktım sancağı burca..

http://fizy.com/#s/127mdq 

Bu kez hemen gelmedi cevap..10-15 dakika bekledim gene..dakika başı modum, havam değişiyor..bir ağlamaklı oluyorum..sonra yine umutla sırıtıyorum..

Eğer o kadar da boş olsaydı bana karşı, bu kadar karşılığı bile vermezdi? Değil mi?

Seven bir kalp..gerçekten sevmiş bir kalp, unutabilir miydi?..

Titredi telefonum,

“ne anlatabilirsin, kendini nasıl savunabilirsin? Nasıl ikna edeceksin beni? imkansız. Aklın başına nasıl oldu da böyle birden bire geldi? Başka kız kalmadı sanırım okulda, herhalde hepsini sıradan geçirdin, sıranın başına mı dönüyoruz şimdi?”

Acımasızca saldırmaya devam ediyordu…ayağına gitmemin de verdiği güvenle, vurdukça vuruyordu yüzüme..

Vursun..hakkıdır..bir ömür vursun gerekirse…başıma kaksın..ben, ondan anlarım çünkü..hak ettiğim o benim..varsın ben mutlu olmayayım, ama o sevildiğini bilsin..

“kendimi savunmayacağım ki sana, savunulacak bir tarafım yok benim, sadece yeniden başlamak istiyorum..sıranın başına dönüyorum evet, çünkü o sıra ne kadar uzarsa uzasın bir sonu yok, bir umut yok bana, seni çıkaramıyorum aklımdan, bütün kadınlarda senin zamanında bana verdiğin ama benim kıymetini bilemediğim duyguları arıyorum. O kadar kötü hissediyorum ki kendimi ebru, bir insan daha pişman nasıl olabilir bilmiyorum.”

O saldırdıkça, ben de düşürüyordum gardımı inadına, al, daha çok vur, daha fazla yak canımı, biraz daha kanat, karart hayatımı..daha karanlık olabiliyorsa tabi..

Neyim var?..

Allah aşkına söyleyin neyim var..

Aileme ve birkaç iyi dostuma şükürler olsun..ama onlar dışında her şeyi yitirdim ben artık..şu son birkaç ay içinde..

Sevdiğimi yitirdim..

Alışkanlıklarımı, hobilerimi, yeteneklerimi yitirdim..

Ruhumu yitirdim..bir süreliğine..

Hatta sağlığımı bile yitirdim..

Yine iyi değilim beyler..

Mutsuzluk, sevgisizlik verem ediyor beni..göğsüm sıkışıyor geceleri..nefes alamıyorum..uyku uyuyamıyorum..uykulardan uyanıyorum kabusların eskortluğunda..

Artık sağlıklı da değilim yani..obsesyon deyin, panik atak değil, kişilik bozukluğu deyin..ne koyarsanız koyun adını..

Delilik deyin..

Ama sonuç olarak..ben, iyi değilim..hem de hiç…

Mesaj geldi..

http://fizy.com/#s/1tfhmc 

“yapamam..aynı hatayı bir daha tekrarlayamam..üzgünüm senin için”

Telefonu masanın üzerine bıraktım sakince..

Derin bir nefes aldım..içim yandı..

içim yanıyor…

Aniden püskürdü içimden duygularım..hüngür hüngür ağlamaya başladım..

Rezilim ben ulan..zavallıyım…

Sesimi bastırmak için yüzümü çarşafa gömdüm..sessizce katıldım resmen olduğum yerde titreyerek..

Mahvolmuştum..yine, yeniden..

Hep aynı hüzünler…hep yenilgiler..

Zaten bir kez olsun kazanmam gereken savaşı kazanamadım..hep boş, anlamsız zaferlerden ibaret hatıralarım…

Kendimi yatağa devirdim..nefes almaya çabalıyorum..sümkürdüm..bir kısmını da içime çektim burnumda birikenlerin..boğazıma yapıştılar bu kez..zaten olan manevi düğüm yetmiyormuş gibi, bir de onlar düğümlendiler gırtlağıma..

Kendi pisliğinde boğulmak böyle bir şey olsa gerek..

Elim yeniden gitti telefona..ama titreyen parmaklarla bir şey yazamazdım..tutamadım bile zaten..düşürdüm elimden..

Ne diyebilirdim artık..ne söyleyebilirdim..ne kadar yalvarabilirdim…

Yapamam diyor..kesin ve net…bu sefer açık kapı da yok..en ufak bir aralık yok..kilitli kaldım kendi küflü sandığımda, çıkmaz sokağımda…

Artık ağlamaktan kösülmüş halde, tamamen bitik uyuklama moduna geçtim..

Yani, öyle bir şey ki beyler..

Bakın, ağlıyorsunuz…sonra, “lan erkek adam ağlar mı? ne biçim adamım ben!” diye kızıyorsunuz ağladığınız için, bu sefer de bu kadar zavallılaşmanıza ağlıyorsunuz…ağladığınız için ağlıyorsunuz..”lan ben nasıl olur da ağlarım?” diyerek ağlıyorsunuz..bitmiyor göz yaşları..kör, kısır bir döngü haline geliyor hıçkırıklarınız..

Başım çatlıyor..

Gözlerim sanki iki tane avuçla içine doğru bastırılır gibi acıyorlar..

Sesli sesli alıyorum soluklarımı..

Oh..

Allahım..

Dayanamıyorum..

Uyuyakalmışım o şekilde..

http://fizy.com/#s/1ail3f 

Uyandım..saat öğleye geliyor..yastığım, çarşafım ter içinde..yüzüm yapış yapış olmuş, kuruyan gözyaşları sebebiyle..gözlerim çapaklanmış..

Zorlukla kaldırıyorum kendimi, yarım saat kadar sonra, öylece yatıp tavanı seyrettiğim yatağımdan..zombi adımlarıyla gidip yüzüme su çarpıyorum..mutfağa bakıyorum..tolga kahvaltısını etmiş olmalı..cumartesileri çok geçe kalmaz o..

Gidip yatağıma oturdum..başım ellerimin arasında, düşünen adam heykeli gibi, bir süre ne yapacağıma karar vermeye çalıştım..

Hayatta, yeniden, bir kez daha amaçsızdım..

Sadece zaman geçsin istiyorum artık..uyuyup uyansam..şu okul bir bitse..şu hayat bir bitse hatta…

Hiçbir şey istemiyorum kimseden…bir şey beklemiyorum artık..çürüdü resmen ruhum..

“daha iyi olacaksın” dedi bir ses..zorlukla başımı kaldırdım..melek divana oturmuş, sevecen gözlerle beni izliyor…

“yine kolay vazgeçiyorsun ama..hani sonuna kadar kovalayacaktın? Bir günde pes ettin resmen..”

itiraz ettim,

“ama ne diyebilirim ki bundan sonra?..daha nasıl yalvarayım..istemiyorum diyor kız..ne yapayım? Sapık değilim ki ben? Hanzo da değilim? Ya benimsin ya kara toprağın mı diyeyim..”

“elinden gelen bu kadar mı peki? Hani hayatının aşkıydı? Hayatının aşkı için, hayatının geri kalanı için, kalbinin ikinci yarısı için gösterebileceğin çaba bundan mı ibaret? Ne çabuk bıraktın ellerini?”

Evet aslında süre bakımından bakarsam çabuk mağlup olmuştum doğrudur..

Ama çok şiddetli çarpışmıştım..kısa süren, sert bir savaş olmuştu bu..taktiklerin ve hesaplamaların olmadığı, tüm stratejilerin kudretini yitirdiği, açık, apaçık bir meydan savaşı..

Yiğitçe savaşıp şehit düşmüştüm ben de aşk yolunda işte..dizlerimin üzerinde, kellemin alınmasını beklerken bile hala kılıcını savuruyordu bir elim..

“onu rahatsız etmek, üzmek istemiyorum artık” dedim ağlak bir sesle..”belki de ona verebileceğim en iyi şey, ona hiçbir şey vermeye çalışmamaktır..resmen istemiyorum diyor..git diyor..yapamam diyor..dizlerine mi kapanayım söylesene..kabul edeceğini bilsem, onu da yaparım..ama sadece daha fazla irrite etmekten başka işe yaramaz bu onu..”

Melek gözleri yerde beni dinliyordu..onu da ilk kez böyle görüyordum..halime cidden üzülmüş gibiydi..genelde, ne kadar zor olursa olsun içinde bulunduğumuz durum, hep gözlerinde bir parıltı, yüzünde küçük bir gülümseme olurdu..bu sefer ikisini de göremiyordum..o bile mi çaresizdi yani?..

Bana yine bir ağlama geldi..melek yanıma oturdu hemen..susturdu..

“yeter..”

Hıçkırarak sonlandırdım yeni nöbeti..

http://fizy.com/#s/1aj8nc 

Onun eli omzumda..ikimiz de aynı şekilde oturmuş, dalgın bir şekilde önümüze bakıyoruz..

ciğerim yanıyor beylerr..ciğerlerim yanıyor..

“zaten, nasıl oldu da beni tekrar kabul edebileceği gibi aptalca bir inanca düştüm ki?” dedim kendi kendime konuşur gibi..

“aptalca değil..tamamen, insan olmakla ilgili..sen okyanustaki dev dalgalarla mücadele ettin bu güne kadar..hem de hiç gereği olmadığı halde açıldığın bir okyanusta..sonra, doğru seni keşfedince, bu kez bildiğin en sakin limana dönmek istedin..zamanında zaten hiç ayrılmamış olman gereken bir limana..ama sen gittiğinden bu yana çok şeyler değişmiş belli ki..liman yıkılmış..yerine başka şeyler inşa etmişler..”

“peki şimdi ne yapacağım..göt gibi kaldım ortada..ben ve teknem..”

“denizciliği bırakacaksın..”

“nasıl yani..ibne mi olayım?”

Ağlanacak halimize güldük..

“illa birileriyle sevişmek zorunda mısın tsigalko..yani hayatında bir kadın olmadan, sevgilisiz yaşayamıyor musun sen? bağımlı mısın?”

“değilim tabi de..öyle alışmışım belki de…insan sevgilisi ya da flörtleştiği birileri olmadan ne yapar bilmiyorum..sırf seks için birilerini bulmaya çalışmak da bana göre değilmiş, öğrettiğin kadarıyla…ne yapacağım ben..maketten model gemi filan mı yapacağım..pul koleksiyonculuğuna mı başlayacağım..balığa mı gideceğim..ne yapayım..”

“arkadaşlarınla vakit geçir biraz da? Sevgililerine ve flörtlerine ayırdığın zamanı, bu kez de onlara ayır..onlar için kullan..”

“hepsinin sevgilisi var artık” dedim..”beni kim ne yapsın..hayatlarına salça olamam daha fazla..zaten yeterince şey yaşattım..yeterince belaya soktum başlarını..”

“olur mu canım? Onlar senin arkadaşın..asıl böyle günler için lazımlar..mutluluğu herkes paylaşır..görelim bakalım şimdi biraz da yalnızlığını paylaşsınlar..”

Meleğe çevirdim bakışlarımı..göz göze kaldık bir süre..sonra da, inatçı, arsız çocuklar gibi,

“ebruyu istiyorum ben..” dedim ağlak bir sesle..

Hasbinallah çeker gibi bir hareket yaptı..

“o seni istemiyor ama?”

“o zaman isteyene kadar üstelerim ben de!”

“ne yaparsan yap sana dönmeyebilir..kızı boşu boşuna rahatsız etmeye hakkın var mı sence?”

“dönecek..biliyorum..bir gün mutlaka, bir şekilde ikna edeceğim onu..kırmadan, üzmeden, sabırla gideceğim üzerine..öyle bodoslama dalmak hata ettim belli ki..”

Kafamı çevirdiğimde, meleğin gitmiş olduğunu gördüm..

“aman! Hiç yardımcı olma sakın sen de!” diye bağırdım arkasından..

Ama aslında yardımın kralını etmişti bana..

O gün anlayamamıştım, ama şimdi anlıyorum..beni resmen güdümlendirmiş, ters psikoloji kullanarak manipüle etmişti..

Baktı ki, “vazgeçme” dediği zaman mızmızlanıyorum, o zaman “ne halin varsa gör” demeyi seçmişti..sonrasında da “yapamazsın, beceremezsin, olmaz” demişti gıcık gidercesine..

Ona inat, “yapacağım!” demiştim ben de..

Vay be..nasıl da oyuna getirmişti zamanında beni böyle..iyi ki gelmişim o oyuna..iyi ki de peşinden gitmeye devam etmişim “sakin, huzurlu limanımın sahibesi” nin..

O gün anlayamamıştım..

Ama meleğim, muhtemelen bu güne kadar karşılaştığım ve karşılaşacağım en zeki varlıktı..

Baksanıza, beni bile kandırmayı başarabilmişti (:

http://fizy.com/#s/1aj70e 

Öğleden sonra nilayı aradım..necoyla takılıyorlarmış..

Takılın anasını satayım..bari siz birbirinize daha fazla geç kalmayın..

“ebru ile konuşacak mısın gerçekten benim için?” dedim..aslında bu sözün tercümesi, “ne olur konuş, bana yardım et” di..

“tamam konuşurum, yarın dışarıya çağırayım bakalım bir..ama sen emin misin tsigalko..bak bu kaç oldu..lütfen bir de ebrunun bedduasını yedirtme bana sonradan..”

“nilay..nilay..sen yeter ki onu, benimle en azından buluşması için ikna et..yemin ediyorum akıllandım artık..yok beddua filan..artık üzüntü yok..karmaşa yok..”

“oof of be olm..siz en başında zaten ayrılmayacaktınız hiç..daha doğrusu sen kızı öyle bırakıp gitmeyecektin işte hödük gibi..”

“ne desen haklısın..o da ne dese haklı..ama bütün gücümü vereceğim bunu düzeltebilmek için..ne gerekiyorsa yaparım..”

“kıyamam ben sana ya..:/ ..inşallah benden de kuşkulanıp inatçılık etmez..bir konuşayım bakalım..elimden geleni yaparım biliyorsun tsigalko, senin mutluluğun benim mutluluğum..”

“Allah razı olsun senden nilay..aynen..aynı duygular geçerli benim için de..bir tanesin sen..”

“(: “

“(: tamam o zaman ben rahatsız etmeyeyim sizi daha fazla, iyi eğlenceler”

“ne rahatsızlığı len (: tamam canım, görüşürüz, neco da selam söylüyor, elimden geleni yapacağım dediğim gibi, sen kendini üzme lütfen tamam mı?”

“tamam tamam..aleyküm selam, yerim onun selamını, arada odama çıksın da günaydın desin hıyar (:”

“(: hahaha..peki söylerim sitemlerini de :p”

“iyi hadi, öptüm..”

“bay bay..”

Kendimi yeniden bıraktım yatağın üzerine..

Yeni bir cepheden, yeni bir saldırı başlatıyordum şimdi de..

Acaba nilayın süvarileri ebrunun savunmasında gedik açabilecek miydi?..

http://fizy.com/#s/1ah03s 

Pazar gece yarısı..benim odam..

…”yani kısacası, konuşacak seninle..ama sadece bir defaya mahsus..”

Sevinçten çıldırıyor, olduğum yerde gol sevinci hareketleri yapıyordum..

Nilay başardı..

“yalnız ne söyledin, ne yaptın bilmiyorum ama çok etkilemişsin kızı..kaç kere gözleri doldu yanımda..ya..bu kız seni bir zamanlar baya baya, resmen sevmiş be olm..şimdi ne hissediyor, bilemiyorum..onu artık Allah bilir de..bir zamanlar..resmen yanmış yani..sen nasıl arkanı dönüp gidebildin, nasıl bırakabildin bu kızı..inanılır gibi değil tsigalko..harbiden berbat bir adammışsın yani..”

Farkındayım nilay..ne boktan bir adam olduğumun farkındayım artık..bir zamanlar..nasıl bir şerefsiz olduğumun farkındayım..

“asıl sen nasıl ikna ettin, hem seninle buluşmaya, hem de benimle buluşmayı kabul etmesine..” dedim konuyu değiştirmeye çalışarak, çünkü sıcak basmıştı utançtan..

“benle buluşurken fazla itiraz etmedi de..ama sordu işte, tsigalko filan gelmeyecek demi? diye, onun garantisini vererek ikna edebildim... başta normal sohbet, dediğim gibi..sonra yavaş yavaş girmeye çalıştım konuya..başta çok sertti, hatta kalkıp giderim nilay, konuyu değiştirelim filan dedi..ama iyi kıvırdım..öyle dedim böyle dedim, sonunda seni konuşmaya ikna oldu..bak, düşün, daha seninle ilgili konuşmak bile istemiyordu başta..;)”

“helal be..valla iyi iş çıkarmışsın o zaman (:”

“ee kimden öğrendik..” dedi ters ters bakarak..dil çıkardım..

“sırf benim hatırıma razı olduğunu unutma ama..buluşmada kızın üzerine filan gideyim deme, çünkü senin için gelmiyor..acı ama gerçek, kusura bakma tsigalko..öyle, “ben çağırdım, dayanamadı kabul etti” mantığıyla takılırsan ağzına sıçabilir..dikkat et..”

“biliyorum..farkındayım…zaten epey sıçtı ağzıma, yer kalmadı yani, bütün deliklerimi bokla tıkadı resmen x)”

“öff iğrençsin (:”

Nilaya sarıldım..defalarca teşekkür ettim..

Bir ara, hele bir de şu iş olursa, ya da en azından olacak gibi olursa, büyük bir kıyak düşünüyorum kesinlikle..kız kaçtır hayatımı kurtarıyor..öyle kuru kuru teşekkürle bir yere kadar..nilay, sana sürprizim var (:

Gecenin devamında alt katta çocuklarla birlikte takıldık, yarın için sabırsızlanıyordum..bu gece gene uyku yok bana anlaşıldı..heyecandan, mutluluktan yine elim ayağım karıncalanıp duruyor..bir üşüme geliyor, bir sıcak basıyor..

Teşekkür ederim nilay..

Teşekkür ederim ebru..

Boşa çıkarmayacağım fedakarlıklarınızı..burada en büyük diyeti ödeyen ben olacağım..her şeyi yaparım sizler için..

http://fizy.com/#s/1ajex1 

Ertesi sabah, okulda yanına gittim sınıfa girer girmez..

Beni görünce bir tuhaf oldu yüzü gene..

“öğle arası konuşuruz” dedi hemen başından savmak ister gibi aceleyle..

Ne?..ama..olmaz..öyle, öğle arasına sıkıştırılacak bir şey değil bu..

“e..ben..akşam bir yerlere götürmek istiyorum seni..olmaz mı?..”

“ya, çok fazla bir şey konuşulacağını sanmıyorum zaten..öğlen ne söylemek istiyorsan söyle, ikimiz de rahat edelim..”
Yine bir hüzün bastırdı üstüme..gözlerim buğulanmaya başladı..sıçayım..

“ebru, ne olur okuldan sonra çıkıp bir yere gitsek?..neden bu kadar acımasızsın..”

Sinirli bir şekilde gülümsedi,

“neden acaba?”..

“bu şekilde..yapamam..”

“öğle arası, ya da hiç” dedi net bir şekilde..gözleriyle yine deldi benimkileri..içten içe gülüyor gibi miydi?..

Ah..tabi..

Elinde oynatmakta zevk alıyordu beni..sonuna kadar sömürmek, acısını çıkarmak istiyordu kendi çektiklerinin..

Vay be..vayy bee..

Hakkındır ebru!... 

Hakkındırrr…

Ellerin dert görmesin…

Diline zeval gelmesin..

Hakkındır..

Her saniyesinden zevk al istersen, karşında ezilip büzülüşümün..ikilemlere sürükle beni..ölümcül seçimlere sok..kendimle çeliştir…yarım bırak..hevesimi kursağımda bırak..sök at..fırlat..üstüme bas..

Avucumla gözlerimde biriken yaşları sildim dökülmelerine fırsat vermeden..derin bir iç çektim..

“ayaklarına kapanırsam peki..şu an, şimdi, direkt yatsam önüne, olur mu? o zaman kabul eder misin akşam gelmeyi?”

“saçmalama!”

“bunu sana kabul ettirebilecek her hangi bir şey var mı? herhangi bir söz, herhangi bir davranış..30-40 dakikanın içinde silemezsin beni..sıkıştıramazsın o süreye içimdekileri..”

illallah etmiş bir şekilde gözlerini devirdi..

“bak..zaten sırf nilayı üzmemek için yapıyorum bunu da... şansını zorlamak niye?”

..yüzüne baktım..

Kızmıştım..

Kızmaya hakkım yok…

“okul çıkışı kapının önünde bekleyeceğim seni” dedim..cevap vermesine izin vermeden arkamı dönüp hızlı adımlarla kendimi sınıfın dışına attım..

O günün geri kalanında derse hiç girmedim..öğle arasında gitmedim..telefonum kapalı bir halde, kendimi, bizim fakültenin kantininden ve kendisinden uzakta bir yerlere attım…akşama kadar oyalandım..zaman harcadım..

sıradaki son partımız olsun panpalar

http://fizy.com/#s/2b7d41 

..saat dörde doğru gelirken fakültenin yolunu tutmuştum..10-15 dakikaya dağılırlar..

Çıkış kapısının önüne konuşlandım..

insanlar birer ikişer dökülmeye başladığında gözlerim onu aradı…nihayet gözüktü koridorda..

Yaklaştı..yaklaştı..bana bakmıyordu…

Önüne çıktım..

“gidiyoruz değil mi?” dedim heyecan katmaya çalıştığım bir sesle..

“sen gelmedin” dedi soğuk bir gülümsemeyle..yanımdan sıyrıldı..adımlarını hızlandırdı..

“ebru” dedim, arkasından..yetiştim..”ebru…cidden gelmeyecek misin yani?..ya böylece bırakıp gidecek misin? Hiç merak da mı etmiyorsun ne diyeceğimi?”

Konuşmadan, cevap vermeden, bana doğru yüzünü bile döndürmeden yürümeye devam etti..yanında yürüdüm..minibüslere doğru gidiyordu bu kez..

“ebru!..” ısrarlı takibimin karşılığını şu şekilde aldım;

“bak minibüsle gideceğim bugün, yeter rezillik çıkarma artık!..gelme peşimden..”

Bu sefer de ben bir şey söylemedim..

Araca binene kadar takibe devam ettim..

Kapıdan adımını atarken, bir kez daha, onun duyabileceği bir şekilde adını fısıldadım..

Umursamadı... 

Araba kalkana kadar, bu kez de kapısının önünde bekledim kazık gibi dikilerek..muavin, gelip gelmeyeceğimi sordu..gözlerimle reddettim..

Son bir umutla,belki dayanamaz, acır da iner gerisin geri diye bekledim..gözlerim onun üzerinde..sadece bir kez daha dönüp baktı bana..o da tiksinti ile..

Motor çalıştı..kapı kapandı..gözlerim, çizikler içindeki camın ardından bile seyretmeye devam ettim yüzünü..

O bakmadı..

Araba hareket etti..

Ve gitti..

Evime döndüm..

Sabaha kadar ağladım yine..bir bardak boşaldı, yenisi doldu önümde..uyumadım..

Bırakıyorum denizciliği…satıyorum teknemi..asıyorum ceketimi..yakıyorum madalyalarımı, ödüllerimi, rütbelerimi…

Bu haftayla beraber, iki hafta var finallere…

Son hafta yoklama alınmazdı pek bizim okulda..konuda işlenmez…sınava hazırlık amaçlı sorular çözülür, genel tekrar yapılır…

Bu hafta gitmeyeceğim okula…ikinci hafta zaten gerek yok gitmeme…

Gidip sınavlarıma gireceğim..

Evde çalışırım ben…nasılsa notlar elimde..

Gider girerim..sınava…geçerim..kalırım…

Ama bitti bu okul..bu yıl benim için…sonra araya tatil girer…stajdı, plajdı derken unuturum…

Her şey geçer…

Daimi olan..

Daima kalan ne var şu dünyada zaten?..

Bana bitmeyen bir şey söyleyin..sonsuz olan ne var?..

Bıraktım denizciliği…

Satıyorum teknemi..

Elveda mavilikler..affedin beni…

iyi geceler panpalar, yorumlarınızı esirgemeyin, görüşmek üzere (:

iyi geceler panpalar, bu gece gelemeyeceğim, yarın gece buradayım kısmetse, sevgiler hepinize

*

vay amk kahvehaneye çevirmişsin la buraları ibneler (:

bu gece görüşürüz panpalar, eğer uzun kalabilirsem 3. yılı bitirmeye çalışacağım, olmadı bir sonraki akşam artık. maksimum iki gecelik mal kaldı elimizde

iyi geceler panpalar hepinize,
bu gece güzel bir kalabalık olacağını umuyorum (:

00.30-01.00 gibi başlarız, elimden geldiğince uzun ve hızlı yazmaya çalışacağım

herkese selamlar,
10-15 dakika içinde başlıyorum panpalar, uzun bir gece olabilir, yerleriniz alın, kendinizi hazırlayın, desteğinize ihtiyacım olacak yine.. (:

..evde oturuyorum..

Nba live 2006 da sezon oynuyorum, çok kral oyundur.. internetten haber okuyorum.. kendime meyve tabağı hazırladım.. tolgaya söyledim, bir süreliğine yemek yapma işini de ben alıyorum.. güzel tarifler buldum bakalım sitenin birinden.. denemek lazım.. farklı lezzetler iyidir..

Divana uzanıp, penceremden sızan canlı gün ışığında kitap okumak da ayrı bir keyif..

Odamı sildim markla..mis gibi oldu..

Dolabımı düzelttim..

…okula gitmeme orucumun ikinci akşamı nilay gene benim odamda bitti..

“moralinin bozuk olduğunu biliyorum tsigalko ama bu şekilde kimi cezalandırıyorsun? Yine kendine yapıyorsun ne yapıyorsan..bak son konular bunlar, önemli.. dişini sık biraz daha, bari derslerini kurtar :/”

“çalışıyorum ben evde?..gerek yok gelmeme.. artık bir an evvel bitsin gitsin istiyorum şu sene.. elimde olsa şu saniye bavulu toplar bursaya dönerim..”

Sıkıntıyla süzdü beni..

“..neden konuşmaya gitmedin öğle arası..”

“artık hiç birinin önemi yok ya..daha fazla konuşmak istemiyorum bu mevzular hakkında.. yeter..”

“pes ediyorsun yani?”

“ya nilay, pes etmesi mi kalmış? Köpek oldum peşinde resmen, seni bile bulaştırdım, araya sokmak zorunda kaldım.. diyorum ki, öğle arası konuşulacak şey değil bu, akşam görüşelim, yok diyor.. sırf inadına, beni ezmek için.. gerçi hakkı yani..bir şey diyemem.. kızamam..bu kadarını bile kabul etmesi mucize.. asıl bendeki aptallık, nasıl oldu da yeniden bana dönebileceğini filan düşündüysem..hah..o da beni bekliyordu zaten.. malın önde gideniyim işte, kendim ettim kendim buluyorum..”

“sahi, nasıl oldu da aniden aklına geliverdi zaten ebru? Ben de şaşırdım başta ..o yüzden sordum ciddi misin diye filan..”

“mallık diyorum ya işte..bir an her şeyi düzeltebilecek insan oymuş gibi geldi..bir zamanlar bana olan sevgisine güvendim de..benim ona attığım kazık yenilir yutulur gibi değildi..az bile yaptı aslına bakarsan.. suratıma bir tane çaksa şaşırmazdım..”

Nilay epey üzgün gözüktü benim bu bıkkın halim karşısında..

Kendimi, birkaç hafta önce buseyle ayrılık aşamasında olduğumuz ve benim bunu düzeltmek için hiçbir şey yapamadığım zamandan bile daha çaresiz hissediyordum…

Ve ebrunun bu resti, aslında beklenen bir son olsa bile, busenin ayrılığından daha bile fazla koymuş gibiydi..

Daha çok üzülmedim elbette, ama..bu, farklı bir şeydi.. yani, son darbe mi dersiniz, filmin sonu mu dersiniz.. perdenin kapanışı, taburenin tekmelenişi mi dersiniz..

Öyle bir şey işte.. belki buseninki kadar can yakıcı değil..ama daha öldürücü bir darbe..

Böğrüme ok saplanmış gibi değil de…sanki direkt kellem uçurulmuş gibi…

Kafasız da yaşamayı öğrenecektim, şu ya da bu şekilde..

Bu yaz tatili benim kurtuluşum olacak…buna yürekten inanıyorum…tatildi, stajdı, arkadaşlardı, aileydi derken, yaralar kapanacak.. kesikler iyileşecek..

Belki yeni bir baş bile çıkar, kopanın yerine.. deniz yıldızı, ahtapot misali..

http://fizy.com/#s/1ahgje 

Kazık atmak demişken..

Geçiştirmeye çalıştığım günlerimin yeni bir gündem maddesi vardı artık..

Elimde bir şey kalmayınca, bunu düşünmeye başlamıştım ister istemez..evet, tahmin ettiniz, Burçin..

Belki de her şeyin sorumlusu olan bu kızdan, bir şekilde intikam almak, ya da en kötü ihtimalle yüzleşip yerin dibine sokmak boynumun borcuydu artık..hem nilay için, hem kendim için..hatta buse için de..

Nilayla konuştuk bunu o gece, önce “bırakalım kendi haline” dese de, sonradan onun da içinde biriken öfke dışarı çıktı,

“bu yaptığı suç bile olabilir biliyor musun? Normal insan işi değil..akıl hastası işi bu yani..böyle delillendirebilsek, hukuki bir şeye dökebilsek, tımarhaneye bile kapatabilirler..”

“hukuki şey filan umurumda değil..bu kız, öyle ya da böyle, bize yaptıklarının cezasını çekmeli..ne yapabiliriz diye düşünüyorum bir süredir..öyle vurmak kırmak çözüm değil..erkek değil ki dövesin..başka bir şekilde cezalandırmak lazım..senin aklına geliyor mu bir şey?”

“ya, yapsan her şeyi yaparsın aslında..yeter ki niyetin kötü olsun yani..bizim çevremiz geniş, adını çıkartabiliriz, iftira atabiliriz, okula bile gelecek yüzü kalmayabilir..ama işte bu kızın olayının sonu yok tsigalko..normal akılda, normal ruhsal durumda olan biri değil..düşünsene sonra intihar mintihar eder, onun vebalini de hiç birimiz taşıyamayız..ne kadar iğrenç bir insan olsa bile…”

“yani yaptığı yanına kar mı kalsın? Ya bizim ruhsal durumumuz ne olacak? Bozulan psikolojilerimiz, biten ilişkilerimiz? Bir biz miyiz Allahın yufka yürekli kulu?”

“ama ne yapabiliriz işte..ancak belki böyle birkaç kişi kıstırıp…….”

Bir an da susmuştu..gözleri parlar gibi oldu…

“ne?”

“bir fikir geldi aklıma ama…”

“söyle söyle?..nasıl bir şey?”

“acaba ağır mı olur?... ”

“ya söyle sen? acıma kızım..acınacak hale düşersin..bak halime..acımayacaksın kimseye..yaptıklarının cezasını çeksin o da…ben yandım, o da yansın…”

Nilay hala kafasında bir şeyleri tartıyor gibiydi..sonunda gözlerini benimkilere sabitledi,

“olay gene sende bitiyor ama..” dedi,

“nasıl yani?”

“senin onunla irtibata geçip güvenini kazanman gerekecek, buluşma ayarlaman gerekecek..”

“olur.. bunlardan sorumlu olanın o olduğunu bildiğimi biliyor mudur?”

“biliyor olabilir.. yani, tahmin ediyor olabilir daha doğrusu.. bizi illa ki izliyordur.. aramızın düzeldiğinin farkına vardıysa, konuşup bazı şeyleri açığa çıkardığımızı da anlayacaktır..”

“şansımı denerim ben yine de..sen biraz anlatsana bana şu planını ya, çatlatacaksın adamı..”
Anlattı..

Evet.. gerçekten de ağır bir tecrübe yaşatacak cinsten bir plandı..ama kimse de bu yüzden kendini öldürecek filan değildi her halde..hem, Burçin gibi ruh hastalarının hayatına kolay kolay kıyabileceğini sanmıyorum.. saplantıları uğruna sonsuza kadar yaşamayı bile arzu ediyor olabilirler..

Asıl soru, bizim yapacağımız bu büyük darbenin ardından, bir misilleme çabasına girip giremeyeceğiydi..

Girse ne olurdu ki gerçi? Ne yapabilirdi?

“saplantılı bir kadın her şeyi yapabilir” dedi nilay, “onu hafife almak doğru olmaz..ama biz onu tükürüğümüzle boğarız.. nasılsa artık ne mal olduğunun farkındayız…hem ne derler bilirsin tsigalko.. birine zarar vermeyi düşünüyorsan bunu tam anlamıyla yapman lazım.. çünkü insanlar az incindiğinde intikam almak için heveslenebilirler..ama tamamen ezilirlerse bunu akıllarına bile getiremezler

Güldüm,

“oo (: bak bu iyiydi.. edebiyat yan dal filan mı yapıyorsun :p”

“Makyavelli , prens i okudun mu?”

“hayır..ama böyle artistik sözlerden çok varsa okuyabilirim, tam msn iletisine yazmalık x)”

“hahaha…pek sayılmaz.. hoş bir kitap ama, bir şey öğreneceğine eminim :p”

“eyvallah..her zaman öğrenilecek bir şeyler vardır…burçinin de öğreneceği şeyler var…planın gayet güzel bence.. hayatının dersi olur orospuya..”

“ben de öyle düşünüyorum..”

Nilayla anlaşıp, bazı birkaç detay üzerinde de konuştuk…

Yakın zamanda, finallerden evvel harekete geçecektik.. şimdi ikimizin de yapması gereken baz işler ve görüşmeler vardı..

“ama yarın okula geleceksin” dedi kız..

“nilay.. bunu tartışmayalım artık..”

“tsigalko.. eğer birazcık değerim varsa senin için, benim için geleceksin.. beni görmeye gel? Beraber otururuz…özledim seni.. zaten sürekli özlüyorum.. yazım kafayı yerim sizin yokluğunuzda her halde..:/”

“görüşürüz ya, benim stajım muhtemelen burada olacak …sahi, necoyla nasıl gidiyor bakalım?”
“aa? Süper olur valla, bir ay buradasın o zaman yazın (: görüşürüz ya, akşamları çıkarız … hmm (: ..çok güzel.. çok güzel duygular be tsigalko.. sevildiğini bilmek güzel.. sevmek güzel…”

“Allah bozmasın canım.. başta yalan değil, yadırgadım.. eski meselelerden dolayı ama.. çok seviniyorum artık ikiniz adına..(:”

“sağ ol..biliyorum..(: ..sizleri tanıdığım için o kadar şanslıyım ki…aranızda olabildiğim için.. yoksa nasıl geçerdi günler, nasıl olurdu üniversite hayatım, düşünemiyorum bile..”

“asıl ben şanslıyım.. senin gibi bir arkadaşım olduğu için.. neco şanslı.. dünyanın en fedakar, en iyi kalpli, en harbi kızını kaptı

“(: deme öyle, sonra havaya giriyorum :p”

“yakışır

“:p..neyse.. yarın geliyorsun yani? Anlaştık her halde?”

“pff…ama moralim bozulacak gene be kızım…bakma böyle rahat takılıp, gülüp konuştuğuma…ama.. bilmiyorum ya..ben artık gergin saniyeler yaşamak istemiyorum.. elimden gelse bir daha o sınıfa adımımı bile atmam hayatım boyunca…ne biçim bir adamım…herkesle kavgalıyım anasını satayım.. serhatı ayrı, ozan ı, ayşen i ayrı…şimdi bir de ebru…rezillik diz boyu…insanların dedikodumu yapmaktan ağzı aşınmıştır her halde…on kişilik malzeme verdim tek başıma…”

“ya hayır öyle düşünme…senin suçun değil ki hiç biri? Ben biliyorum neler yaşadığını…bilen biliyor…gerisinin ne düşündüğü çok mu önemli sanki…yarın, her zamanki sıramızı tutacağım ikimiz için bak…duvar kenarı da senin

“tamam.. tamam (: ..gelicem…gelimce nilay.. sırf senin için..”

“bir de ders dinlemek için tabi

“yaa ya..evet.. (:”

Ertesi gün okula uyuyakaldığım için gidemedim…alarmı kurmayı unutmuşum…mesajları, cevapsız çağrıları da duymamışım…



next--->

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol